Prof. Dr. Sabri Demircan, kimi çarpıntıların doğal olarak geliştiğini ve her nabız yükselmesinin ritim bozukluğuna işaret etmediğini belirtti. Öte yandan Prof. Dr. Demircan, bilhassa istirahat halindeyken nükseden çarpıntıların ciddiye alınması gerektiği uyarısında bulundu:
“Çarpıntı ya da kalple ilgili sorunların hepsi ani. Fakat burada çarpıntıda ‘ani’ kavramının üstünde durmamızın sebepleri var. Çarpıntının birçok nedeni var. Bir kısmı duygusal, bir kısmı psikososyal, bir kısmı ilaç-kahve gibi faktörlere bağlıyken bir kısmı da ritim bozukluğu. Özellikle belirleyici bir faktör yokken aniden oluşan çarpıntılar dikkatimizi çeker zira burada altta yatan bir ritim bozukluğu olabileceğinden şüpheleniriz. Mutlu anlarda da çarpıntılar olabilir tabii bunlar normal. Heyecanlanınca, fiziksel aktivite yapınca, sinirlenince, görsel-işitsel bir algıyla vs. yani vücuttaki adrenalin hormonunun oluşturduğu kaba tabirle vites yükseltmesi; nabız artışı ile yaşanan çarpıntılardır. Bunun dışındaki çarpıntılar bizi daha çok ilgilendiriyor. Gençlik çarpıntıları herkesin yaşaması gereken bir duygu ama kötü taraflar da mevcut. Örneğin ortada hiçbir sebep yokken nabzınız birden hızlanabilir ve kendinizi acilde bulabilirsiniz. Veya bir çarpıntıyla beraber düşüp bayılabileceğiniz gibi, bazı çarpıntılar da maalesef ani kalp durmasının habercisi olabilir. Bu noktada çarpıntının aniden başlayıp sonlanması veya aktivite, duygu vs. faktörlerinden bağımsız şekilde durup dururken; hatta uyurken, istirahat halindeyken veya konsantre olunmuşken çarpıntı geliyorsa dikkate almak lazım. Bu, altta yatan bir ritim bozukluğunun belirtisi olabilir.”
Çarpıntıyı takiben gelen belirtilerin de dikkate alınması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Sabri Demircan, şunları söyledi:
“Çarpıntıyla birlikte halsizlik, bitkinlik, mide bulantısı vs. olması, adrenalin hormonunun doğal etkileridir. Fakat çarpıntıyla birlikte gözümüz kararıyor, rengimiz sararıyor, kendimizi zaafiyet içinde hissediyor veya başımız dönüyorsa, bunun altında aşırı adrenalin yükselmesi olabileceği gibi ani gelişim ritim bozukluğu da olabilir. Bunu ciddiye almak lazım. Nabzı düşüren ilaçları kullanınca daha kötü hallere düşebiliriz. Araç kullanırken trafik kazası yapabileceğimiz gibi yolda yürürken düşebiliriz. İleri yaşlarda kalça kemikleri bu düşmeler sonucunda kırılabilir. Ritim bozukluğu varsa ilaçlar veya kaçamak tedaviler yerine kalıcı, ritim bozukluğunun kökenine inen tedavilerle durumu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.”
Çarpıntının faktörlerinin incelenmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Sabri Demircan, şu ifadeleri kullandı:
“Bizim için önemli faktörler var. Bunun durup dururken başlaması. Evet şu anda programdayız, heyecanlanmak ve çarpıntı olabilir. Fakat siz dinlenirken, keyifliyken, uyuyorken vs. birden çarpıntı başlıyorsa, bunu ciddiye almak lazım. İnsanlar neden korkmalı? Ailesinde ani erken ölüm olanlar. Yani erkeklerde kırklı yaşların altında hiç nedeni bilinmeden kalp durması geçirip vefat edenler olabiliyor. Sporcularda da bu sevimsiz olayları gördük. Öte yandan kendisi kalp rahatsızlığı yaşamış olanlar dikkat etmeli ve çarpıntıları dikkate almalı. Özellikle uykudan uyandıran çarpıntılar bizim için önemli zira uykuda adrenalin pasif hale geçiyor. Tabii gençler arasında kaygı sebebiyle bunu yaşayan bir grup da var. Bu yüzden bizim tetkikler gerçekleştirmemiz, incelememiz ve altta bir neden yatıp yatmadığını araştırmamız gerekiyor. Fakat ritim bozukluğunu yakalamak çok zor. Burada çok ince bir çizgi var. Bize görev düşüyor. Hastalar şüphelendiğinde bizlere başvurması gerekiyor. En zorda kaldığımız durumlardan birisi, kaygı sebebiyle gelen, ikna edemediğimiz hastalar oluyor. Burada ayrım çok zor gerçekten.”
Sigara, fazla kilo, yüksek alkol tüketimi vs. durumlarının kalp sağlığını olumsuz etkilediğini hatırlatan Prof. Dr. Sabri Demircan, yine de her durumun öngörülemediği konusunda uyarılarda bulundu:
“Sigara, hareket azlığı, şişmanlık, aşırı alkol, kontrolsüz şeker gibi faktörler kalp rahatsızlığı risklerini artırıyor. Bunları kontrol altına alıp belirli aralıklarla doktora gidilirse, testler yapılırsa, kesinlikle isabetli olur. Tabii maalesef bizim zorlandığımız nokta şu: Sporcuları görüyorsunuz. Çok ayrıntılı testlere maruz kalıyorlar fakat tatsız olaylar yaşıyoruz senede bir defa. Her şeyi maalesef öngöremiyoruz. Bizim yaptığımız şey muayene, hastalarla konuşma, aile risk profilini değerlendirme gibi oluyor. Basit değerlendirmelerin, ekstrem testlere göre dezavantajı yok. Aklıselim bir kalp muayenesi veya hastaların kendilerinden şüphelenip başvurmaları temel bir ihtiyaç arz ediyor.”
Kahve ve çay tüketiminin kalp sağlığı üzerindeki etkisine açıklık getiren Prof. Dr. Sabri Demircan, kişilerin bünyesine bağlı olarak çay ve kahve tüketiminin yerinde olacağını ifade etti:
“Çay ve kahve zararlı değil. Çay ve kahve, kalpte hastalığa yol açmaz ve ritim bozukluğu yaratmaz. Ancak bunların uyarıcı maddeleri yani kahve için kafein ve çay için L-theanine’in oluşturduğu kaba tabirle adrenalin benzeri bir etki vardır. Bireysel olarak herkesin buna toleransı olmayabilir. Az önce panik atak-durumsal çarpıntı ile ritim bozukluğu arasında bir fark ortaya koymaya çalıştık. Yani ritim bozukluğu olmayan kişiler de aşırı çay ve kahve tüketimi sebebiyle nabız artışı yaşayarak hastanelere başvurabiliyor. Bizim çay ve kahve ile ilgili temel önerimiz şu: seviyorsanız, mutluluk duyuyorsanız, herkesin tolere edebileceği bir miktar vardır. Bunun için kupa-çay miktarı söylemek doğru değil. Maalesef yeni trendler, kahve ve çay ile güne başlamama gibi söylemler içeriyor. Bunlar zaten sağlıklı şeyler, mantıksal olarak yeri yok. İnsan çay ve kahve ile mutlu oluyorsa, tolere edebileceği dozu aşmamak kaydıyla tüketebilir ve bu faydalıdır. Fakat dediğimiz gibi kimi insan çok az dozları dahi tolere edemeyebiliyor. İleri yaşlı hastalar mesela akşamları çay-kahve içemiyor çünkü uyuyamıyorlar. Veya çok heyecanlı ve bedenen fit olmayan kişiler, basit bir kahve-çay tüketimi ile bütün günü çarpıntıyla geçirebiliyor. Burada temel önerim şu: Çay-kahve seviyorsanız ve bundan kolay etkilenmek sizi rahatsız ediyorsa, kalbinizi eğitin. Bu da ancak sporla olur. Yürüyüş ve kardiyo sporları; çay, kahve, adrenalin vs. durumlarındaki çarpıntılara karşı direnç sağlar. Kardiyo anlamında spor yapın. Uyaranları tolere edebildiğiniz miktarda, abartmadan kullanın. Kişi için kararında tüketim yerinde olacaktır.”