‘Netanyahu sahada istediğini elde edemedi ve herkes bir şekilde buradan kurtulmak istiyor’
Musa Özuğurlu’ya göre, İsrail’in Refah sınır kapısını ele geçirmesiyle başlayan hamle daha kapsamlı harekata dönüşebilir. ABD’nin Netanyahu’ya söz geçiremediğini belirten Özuğurlu, ‘Hamas’ın ateşkesi onayladığı’ açıklamalarına karşın Türkiye’nin süreçteki etkisinin sınırlı olduğu görüşünde.
Sitede okuABD’deki Biden yönetiminin de aksi yöndeki telkinlerine zıt bir şekilde İsrail’deki Netanyahu yönetimi Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine yönelik operasyonu başlattı. Ancak operasyon şimdilik Refah sınır kapısı ve İsrail sınırındaki doğu kesimleriyle sınırlı görünürken, hemen öncesinde Hamas’ın kabul ettiği ortaya atılan ateşkese ulaşma çabaları başarısız olmuş görünüyor. Müzakereler sürse bile ‘puslu bir hava’ hakim.
Gazze savaşındaki son gelişmeleri, ateşkes, Refah operasonu ve ABD-İsrail’in yanı sıra Türkiye’nin tutumuyla birlikte Tele1 Televizyonu Ankara Temsilcisi, gazeteci Musa Özuğurlu ile konuştuk.
‘Refah hamlesi ilk etapta korku salmayı hedefliyor, daha kapsamlı harekat da beklenebilir’
Musa Özuğurlu’ya göre İsrail Başbakanı Netanyahu, Refah operasyonu ile İsrail iç kamuoyuna mesaj vermek, başarı kazanmak ve aynı zamanda müzakere masasında Hamas’a diş göstererek elini yükseltmek istiyor. İlk hamlenin sınırlı göründüğü ve Mısır sınırının kapıtılmasıyla bir ‘korku mesajı’ verildiğini belirten Özuğurlu, daha kapsamlı bir operasyonun da gözardı edilmemesi gerektiğinin altını çizdi:
“Bu çok daha geniş, gelecekle ilgili birtakım adımların atılmasını gerektiren bir mesele. Diğer taraftan taktiksel olarak kısa vadeli şöyle bir durum var: İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir şekilde bir başarı göstermek istiyor. Çünkü artık Netanyahu, kendi kamuoyunu tatmin edemiyor. Refah’la ilgili ABD ve Batı ülkelerinden karşıt görüşlere rağmen, operasyonu yapacağına dair ısrarlı bir söylem sürdürdü. Bunu yaptığını gösteren bir mesaj vermek istiyor. Dün gece mesela Tel-Aviv’de Netanyahu karşıtı gösteriler vardı. Bunlar her seferinde biraz daha kararlı yapılan gösteriler. Netanyahu iç kamuoyuna mesaj vermek istiyor.
Öte yandan Netanyahu, pazarlık aşamasında karşı tarafa baskı yapmayı hedefliyor. O yüzden bu harekatla dişini gösterdi gibi. Bir yandan, Refah’a karşı daha kapsamlı bir operasyon beklemek lazım. Fakat diğer taraftan bunun öyle olmadığını görüyoruz. Birkaç atış yapıldığını, tanklarla belli yerlerin boşaltıldığını görüyoruz. Sınır kapısını kapatmış olması ise psikolojik bir korku salmak amacı taşıyor. ‘Sınırı kapattım. Buradan çıkış yok. Bombaladığımda çıkabileceğinizi düşünmeyin. Burası sizin için tamamen kapanmıştır’ mesajını da verdi. Bu biraz daha Hamas’ı zorlamak için atılmış bir adım gibi geliyor bana. Uzun vadeli düşünecek olursak, İsrail devleti açısından da böyle bir şey elzem görülmüş olabilir. Refah’a kendileri için endişeyi giderecek şekilde bir harekat yapılmış olması da mümkün.”
‘Hamas, ateşkesten öte bir garanti istiyor. Netanyahu aleyhine olacak bu anlaşmaya yanaşmak istemiyor olabilir’
Ateşkes konusunda arabulucuların rolüne atıf yapan Özuğurlu, özellikle Arap medyasına yansıyan haberlerden Mısır ve Katar’ın teklifini Hamas’ın kabul ettiği, ABD’nin onayladığı fakat İsrail’in yanaşmadığı sonucunun çıktığını dile getirdi. Yine de Özuğurlu ateşkes meselesinde ‘puslu bir görünüm’ bulunduğunu vurguladı:
“Tablo kesinlikle puslu. Aracılar var. Mısır, Katar ve ABD de aynı şekilde, Hamas’ı ikna etmeye çalışıyorlar. Yani burada sadece Hamas’ın ortaya koyduğu birtakım şartlar var diyemeyiz. Aracıların da verdiği garantiler var. ‘Bir adım atın, devamı gelir’ şeklinde Hamas’ı ikna etmeye çalışıyorlar. Ve Hamas’tan yapılan bazı açıklamalara dayanılarak da bazı kaynaklarda haberler geçildiğini gördüm. Mısır El-Ahram gazetesi şöyle yazdı: ‘Birtakım konularda anlaşma sağlandı ama içeriğini kimse söyleyemiyor.’ Aynısını bir Suud gazetesi de yazdı. İsrail merkezli Jerusalem Post da yazdı. Haaretz daha da ileri gitti, ‘Hamas teklifi kabul etti, İsrail inceliyor ve aynı zamanda saldırıyor’ dedi. Hamas’ın, hatta Haniye’nin ifadesiydi sanırım. ‘Netanyahu bu anlaşmaya engel oluyor’ dedi. El-Mayaaden de arabucuların yani Mısır ve Katar’ın teklifini Hamas’ın kabul ettiğini, ABD’nin onayladığını fakat İsrail’in yanaşmadığını dile getirdi. Evet, Hamas kabul etmiş gibi. Genel olarak bakarsak Hamas’ın isteği şu: İsrail bundan sonra saldırmasın. Yani ateşkesten öte bir garanti istiyorlar ateşkes için. Netanyahu buna yanaşmıyor çünkü bugüne kadar istediği hedeflere ulaşamadığı için bu teklifi kabul ederse günün sonunda başarısız olacak. Netanyahu aleyhine olacak bu anlaşmaya yanaşmak istemiyor olabilir.”
‘Biden, Netanyahu’ya söz geçiremiyor’
ABD’nin Hamas’ın kabul ettiği iddia edilen ateşkes metnini desteklediği haberlerini aktaran Özuğurlu, Netanyahu’nun tıpkı Gazze’ye saldırı konusunda Joe Biden’ı dinlemediği gibi bu konuda da ısrarını sürdürebileceğini ve her türlü ABD baskısına rağmen ateşkesi reddebileceği görüşünde. Özuğurlu’ya göre İsrail devleti saldırıları sürdürmekte kararlı görünüyor:
“ABD, Hamas’ın kabul ettiği iddia edilen ateşkes metnini destekliyorsa dahi Netanyahu bunu reddebilir. Zaten aslında ilk saldırılar başladığı günden bu yana Biden, Netanyahu’yu bir şekilde ikna etmeye çalışıyor. Yani bu meselenin bütün Ortadoğu’yu kapsayacak bir savaş haline gelmemesi için uğraştı. Diğer taraftan Netanyahu saldırıları süldürdü. Utangaç bir şekilde de olsa Amerikan yönetimi eleştirilerini dile getirmeye başladı. Netanyahu yine de devam etti. Artık öyle bir yere geldi ki, Biden söz geçiremiyor. Netanyahu çok kararlı çünkü. İsrail’e dönük böyle tarihi bir saldırının cevabını mutlaka vermesi gerektiğini düşünüyor Netanyahu. İki taraf arasında kalmış durumda Netanyahu. Bir tarafta Gantz var, Ben Gvir var. Onlar da zorluyor Netanyahu’yu. İsrail’de de bu konuya güvenlikçi, ulusalcı veya aşırı ırkçı yaklaşanlar da var. Bir de böyle bir şeyle uğraşıyor Netanyahu. Zaten kendisi de aslında öyle. Dolayısıyla Netanyahu istese de istemese de, ki çoğunlukla kendisi de kararlı, ABD’yi de başkanlarını da dinleyecek durumda değil şu anda. O yüzden evet, ateşkesi reddedebilir. Son olarak ABD’nin bomba vermeyeceğine dair açıklama yapmış olması da bunu gösteriyor. Demek ki istediklerini tam olarak yaptıramıyorlar gerçekten.”
‘Türkiye’de şu yanlış yansıtılıyor, Haniye sadece siyasi büro şefi. Hamas askeri bir örgüt ve asıl liderleri komutanları var’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ateşkesle ilgili açıklamalarını da değerlendiren Musa Özuğurlu, Türk devletinin arabuluculuk niyetleri olsa da asıl arabulucuların Katar ve Mısır olduğunu anımsattı. Özuğurlu’ya göre Hamas’ın asıl liderliği siyasi büro şefi Haniye değil, askeri kanadın komutanları ve bu komutanlarla temasta olan birçok devlet ve silahlı aktör mevcut:
“Türkiye’nin bu konuda çabaları olduğu ortada. Bir taraftan evet İsrail ile ticaret sürüyordu fakat ne olursa olsun Erdoğan’ın kafasında aynı zamanda Filistin halkıyla ilgili bir şeyler yapabilme düşüncesi de var. Doğrudur, yanlıştır, taktik doğru-yanlıştır vs. bu ayrı bir tartışmanın konusu. Bu nedenle Ankara’daki hava şu: ‘Biz elimizden geleni yapmalıyız.’ Neyle yapıyorlar bunu? Hamas nezdinde. Fakat Hamas nezdinde yaparken bunu siyasi büro nezdinde yapıyorlar. Türkiye’de şu yanlış yansıtılıyor: İsmail Haniye’nin Hamas lideri olduğu söyleniyor. Hayır, öyle değil. Haniye sadece siyasi büro şefi. Hamas askeri bir örgüt ve komutanları var. Asıl liderler bunlar. Bir kadro orası. Ben Türkiye’nin bu kadro üzerinde etkili olup olmadığını doğrudan bilmiyorum. İşin içinde İran var, Suriye var, Hizbullah var, başka örgütler var...
Böyle birtakım aktörlerin olduğu bir yerde sadece Türkiye’nin bir sözüyle hareket edilebileceğini düşünmüyorum. Öte yandan sahadaki şartlara bakarsak, yani bu kadar kayıp verildikten ve bu kadar yıkım olduktan ve tüm dünya bu meseleyle ilgileniyorken, sadece Türkiye’nin sözüyle hareket edilebilecek bir durum yok. Oradaki nesnel koşul neyse gereğini yerine getirmeye çalışıyorlar. Hamas dahil herkes can havliyle hareket ediyor. Diğer taraftan bu arabulucular hakkında yapılan yorumlarda ve açıklamalarda Mısır ve Katar’ın adının geçip Türkiye’nin adının geçmemesi şunu gösteriyor: Türkiye bu konuda etkili değil. Tabii gerçekten de Erdoğan, İsmail Haniye’ye niyet belirtmiş olabilir. Ama bu işte belirleyici cümleyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurduğu anlamına gelmez elbette.”
‘Erdoğan’ın şu zamana kadar gerekli olanı yapmadığını ve söylemde kaldığını düşünüyorlar’
Türkiye’nin İsrail aleyhinde attığı adımların Arap basınında yankı bulmadığını aktaran Özuğurlu, Arap basınında Türkiye’nin gerekli olanı yapmadığı yönündeki algının sürdüğünü ifade etti:
“Ben Türkiye’nin davaya müdahalesinin, Arap basınında yankılandığını görmedim. Tabii böyle bir istek oldu fakat zaten en baştan bu yana Türkiye ile ilgili iki kamp var. Bir taraf, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece Filistin meselesinden değil, dünya görüşü olarak Erdoğan’ı lider olarak görüyor. Özellikle Müslüman Kardeşler tandanslı bir matbuattan bahsediyoruz. Bunlar için Erdoğan’ın söylediği her şey olumlu. Ayrıca Erdoğan’ın söylediği her şeyi büyüterek veriyorlar. Karşı tarafa bakarsak, onlar Erdoğan’ın şu zamana kadar gerekli olanı yapmadığını ve söylemde kaldığını düşünüyorlar. Türkiye’nin yaptığı son hamleler ve İsrail aleyhinde müdahil olması yönünde niyet beyanı, yankı uyandırmadı. Bunu rahat bir şekilde söyleyebiliriz.”
‘Netanyahu sahada istediğini elde edemedi ve herkes bir şekilde buradan kurtulmak istiyor’
Türkiye’nin ekonomik tedbirleri ve Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasına dahil olmasının İsrail’i siyaseten köşeye sıkıştırmaya yetmeyeceği görüşündeki Musa Özuğurlu’ya göre, Netanyahu’yu gerçekten terletecek iki ana etmen var: Batı başkentlerinde yükselen İsrail eleştirileri ve sahada askeri başarıya ulaşılamaması:
“Bunlar peki İsrail’i çok zorlayacak şeyler mi? Değil. Bence İsrail’i en çok zorlayacak şey, ABD’nin İsrail’e olan tavrı ve sahada istediklerini yapamamış olmaları. 30-40 bin insan öldü. Bu çok büyük bir şey tabii. Ama İsrail’in hedefinde örgütler vardı ve bunlardan hiçbirinin gerçek anlamda güç kaybettiğini görmüyoruz. Askeri açıdan bir sonuca varılabilmiş değil. Diğer açıysa şu: Bu kadar insan ölmüş olmasına rağmen Filistin meselesi hala ortada, canlı ve dünya gündeminde önemli bir yer tutuyor. Yani İsrail, 7 Ekim Hamas saldırısına rağmen bir haklılık da çıkartamadı kendisine. Batı’da yapılan üniversite eylemlerinde hep gençlerin olduğunu, yeni bir aydınlanma yaşıyormuş gibi sokağa çıkanlar olduğunu görüyoruz. Kendi hükümetlerine etki ettiklerini de görüyoruz. Batı başkentlerinden utangaç eleştiriler ve Filistin’i tanıma yönünde söylemler duyuyoruz. Tüm bunlar aslında bir taraftan çok güçlü lobisi olan İsrail’e ve daima onun yanında olan ABD’ye karşı bir tavır. Dolayısıyla bunlardır Netanyahu’yu ateşkese zorlayacak olan. Ama en önemlisi sahadaki durum. Netanyahu sahada istediğini elde edemedi ve bir şekilde buradan kurtulmak istiyor herkes. Zaten insanlar öldü, şehirler yıkıldı. Artık herkes kendini kurtarma peşinde. O yüzden ateşkese biraz daha yaklaşılmış durumda.”
‘Gelecekle ilgili çok da rahatsız etmeyecek bir Filistin planları yapılıyor’
Arap dünyasının artık Hamas ve benzeri örgütlerin tablonun dışına çıkarıldığı bir Filistin planladığını belirten Özuğurlu, öte yandan Arap basınına yansıyan Mervan Barguti – Mahmud Abbas çekişmesini aktardı:
“Arap dünyası, Gazze’de Hamas’ı idare debilecek durumda değil. Bu meseleyi Hamas olarak değil de Filistin olarak görerek planlama yapmaya çalışıyorlar artık. Hamas gibi örgütler bundan sonra yaramazlık yapmasın diye plan yapıyorlar. Şöyle bir şey okudum Arap basınında: ‘Arap ülkeleri, Filistin’e ortak bir askeri gücün gönderilmesi konusunda fikren mutabık kaldılar.’ Bu meselenin sonrasına da hazırlıyorlar kendilerini. Böyle bir hazırlık şunu gösteriyor: Artık Hamas gibi baş ağrıtacak herhangi bir örgüte veya gelişmeye mahal vermek istemiyorlar.
Öte yandan Arap basınında Filistin otoritesinin, Mervan Barguti ile ilgili bir istekte bulunduğu iddiası yer aldı. Bu esir takası yapılacaksa ve birileri serbest bırakılacaksa, Mervan Barguti’nin bu işe dahil edilmemesi istenmiş. Zira Mahmud Abbas’ın Barguti’yi kendisine rakip gördüğü ifade ediliyor. Mesela Mervan Barguti serbest bırakılırsa hakikaten bu defa Batı Şeria tarafında da radikal adımlara yönelebilecek bir havanın oluşması muhtemel. O yüzden buna bile dikkat ediyorlar bu mühendislik içerisinde. Dolayısıyla gelecekle ilgili ‘çok da rahatsız etmeyecek’ bir Filistin, Gazze ve Batı Şeria planları yapılıyor diye düşünüyorum.”