Gözde Nizamoğlu Mercan, yorgunluk belirtilerinin sabah uyanınca yaşanan halsizlikten çok daha fazlası olabileceğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Halsizlik için ‘Aman geçer’ diyoruz. Herkes yaşıyor. Poliklinikte en sık karşılaştığımız şikayetlerden birisi yorgunluk ve halsizlik. Çok genel bir semptom gibi gözükse de altından pek çok şeyin çıkabildiği bir şikayet. Dolayısıyla araştırmamız gereken bir durum. Yorgunluğu tanımlarsak esas olarak zihinsel ve bedensel enerjimizin düşüklüğü olarak tanımlıyoruz. Kişiden kişiye değişebilir belirtiler. Sadece yorgun uyanma değil bu belirtiler. Sabah uyanmayı istememek, güne düşük enerjiyle başlamaktan da öte günlük aktiviteleri sürdürmede zorlanma, odaklanma güçlüğü, gün içerisinde iştah değişiklikleri, sürekli bağışıklıkta zayıflama, enfeksiyonlara yatkınlık, geçmeyen baş ağrıları gibi değişik semptomlar da gözlemliyoruz.”
Halsizliğin sadece psikolojik sebeplerden kaynaklanmadığını ve yaşam tarzı dahil birçok etmenin rol oynadığını ifade eden Gözde Nizamoğlu Mercan, teknoloji bağımlılığı konusunda uyarıda bulundu. Öte yandan Mercan, yorgunluğun sürdüğü durumlarda check-up uygulamasının yardımcı olabileceğini belirtti:
“Evet, her yorgunluğu ‘psikolojik’ deyip geçiştirmemek gerekir. Bizim için önemli olan konu şu: Birkaç günlük geçici yorgunluklar varsa bunun üzerinde çok durmuyoruz. Örneğin seyahate gidip döndüm, yorgundum, dinlenince geçti diyorsanız, bunun üzerinde çok durmaya gerek yok. Ama daha uzun süreli, ortada hiçbir sebep yokken uzamış, birkaç haftaya yayılmış, ne yapılırsa yapılsın geçmeyen bir yorgunluk varsa bunun altında yatan sebepleri mutlaka araştırmak gerekiyor. Check-up güzel bir başlangıç olabilir. Çünkü burada bütüncül bir yaklaşımımız var ve altta yatan belirtiyle ilgili tanıyı koyduğumuzda buradan bir yölendirmeye başlıyoruz. Ne değerlendiriyoruz burada? Öncelikle tıbbi veya tıp dışı bir sebep var mı? Bunu ayırt etmemiz gerekiyor. Yaşam tarzınızla ilgili sorular soruyoruz. Uyku düzenini, son dönemdeki stres durumunu, iş yaşantınızı, günlük rutinlerinizi, fiziksel aktivitelerinizi, beslenme düzeninizi, spor yapıp yamadığınızı sorabiliyoruz. Bunlar bizim için önemli. Bazı bağımlılıklarınız var mı? Sigara ve alkol en temel bağımlılık olsa da madde bağımlılığı da önemli. Öte yandan gözden kaçan ekran bağımlılığı var. Artık bu dönemde teknolojiyle ilgili bir bağımlılığımız var. Bunu da çok dikkate almamız gerekiyor. Yorgunluk ve halsizliğin altında yatan yaşam tarzlarından birisi bu olabilir. Bununla birlikte biz de üzerimize düşeni yapıp tıbbi bir sebep var mı bunu araştırıyoruz.”
Vitamin eksikliğinin yorgunluk üzerindeki etkisi bulunduğunun altını çizen Gözde Nizamoğlu Mercan, yalnızca D vitaminine odaklanılmaması gerektiğini kaydetti:
“Tıbbi sebepleri biraz detaylandırmak gerekebilir. Tıbbi sebeplerde en sık bilinen, herkesin de aklına ilk gelen vitamin düşüklüğü. Vitaminlerin düşüp düşmediğini soran birçok hastamız oluyor. Tabii ki vitamin ve mineral eksikliğinden kaynaklanan yorgunluk ve halsizlik olabiliyor. En temeli ve en çok bilineni D vitamini. Çünkü D vitamini kas-iskelet sistemi için çok önemli ve bununla birlikte bağışıklık gibi birçok sistemi D vitamini yönetiyor. Kış aylarında güneş temasımızın azalmasıyla birlikte bu anlamda yoksunluğa giriyoruz çünkü D vitamini sentezi esas olarak güneşe bağımlı. O yüzden ilk olarak taradığımız vitaminlerden birisi D vitamini oluyor. Bununla birlikte mutlaka B-12 ve demir düzeylerini, çinko, magnezyum, kalsiyum gibi element-mineral düzeylerine de bakmak gerekiyor. Çünkü bir vitaminden bahsediyorsak sistem hiçbir zaman tek bir vitaminle çalışmıyor. Vücudumuzda birçok kompleks enerji üretim mekanizmaları var. Bu mekanizmaların içine giren birçok vitaminler ve mineraller var. Biz bunlar için eser element-mineral olarak adlandırdığımız değerleri de gözden geçiriyoruz. Esas olarak bunları değerlendirerek başlıyoruz.”
Mercan’a göre doktorlara danışılmadan ve eczane dışındaki kaynaklardan vitamin ve takviye alınmaması gerekiyor:
“Doktora danışılmadan alınan vitaminler üzerinde çok duruyoruz. Önemli bir konu. Bazen şöyle durumlarla karşılaşıyoruz: ‘Ben birçok multivitamin ve takviye kullanıyorum ama yine de yorgunum’ diyerek gelen hastalarımız oluyor. Çünkü doğru olanı seçmemiş olabiliriz burada. Doğru olanı seçmek adına mutlaka bu değerlerin düzeyini görmek istiyoruz. Eksik olanı tamamlamak ve doğru olana yönelebilmek adına bir hekimden destek almak burada çok önemli. Elbette bir eczane ürünü kullanıyor olabilirsiniz. Bu arada bütün vitamin ve takviyelerinizi eczanelerden temin ediyor olmanızı öneriyoruz. Fakat bununla birlikte mutlaka değerlerinizi bilmek gerekiyor. Belki sizin kullandığınız bir ürün sizde eksik olmayan bir ürün ve semptomlarınız geçmiyor. Başkasına iyi gelen size iyi gelmeyebilir.”
Uyku bozuklukları ve uyku apnesi gibi etmenlerin de yorgunluk tanılarında sıklıkla karşılaşıldığını ifade eden Gözde Nizamoğlu Mercan, akıllı saatler ile yapılan uyku sağlığı ölçümlerinin gerçeği yansıtmayabileceğini vurgulayarak mutlaka uzman hekime danışılması gerektiğini belirtti:
“Uyku bozuklukları bizim yorgunlukta karşılaştığımız sebeplerden birisi. Uyku apnesi de en başta gelenlerden birisi. Çoğu zaman bu sorgulanmadığından tanımlanamayabiliyor. Birçok insan uyku apnesi olduğunun farkında olmayabiliyor. Mutlaka bunların kontrol edilmesi gerekiyor. Doğru yönlendirmeler çok kıymetli. Koldaki akıllı saat bize uykumuzla ilgili fikir verebilir ama buraya soru işareti koyuyorum. Tıbbi testlerde biz kalple ilgili fonksiyonları, oksijen satürasyonunuzu vs. bütüncül olarak değerlendiriyoruz. Sadece uyku apnesi değil, aynı zamanda kalp, ciğer, beyin ile ilgili farklı hastalıklar var mı? Buna da yanıt arıyoruz. Bizim için bunlar tek tek tedavi edilmesi gereken tanılar. Siz laboratuvar içinde uyurken biz de vücudun bütün fonksiyonlarını gözden geçirmiş oluyoruz. Bu sebeple uyku apnesi gibi durumlarda akıllı saatler ile tespit yapmak mümkün değil.”