Ukrayna'da özel askeri harekatı sürdüren Rusya Federasyonu güçlerine karşı Batı'nın Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ne ve aşırılıkçı milislere sağladığı yardımın tutarı 150 milyar doları aştı. Kiev’in sahadaki yenilgisine karşın Batı ülkelerinin silahlanma bütçelerinde artışa gittiğine ilişkin haberler, basın kuruluşlarında yer aldı.
ABD ve NATO’dan silahlanma bütçesi artışı çağrıları
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, 15 Şubat'ta yaptığı açıklamada toplam 18 NATO ülkesinin ittifakın öngördüğü şekilde savunma harcamalarını GSYH'nın yüzde 2'si seviyesine çektiğini, geri kalan üyelerin de kısa sürede bu kritere uyması gerektiğini söyledi.
Öte yandan aynı gün basına demeç veren NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Avrupa'daki NATO üyelerinin bu yıl kolektif olarak silahlanma için 380 milyar dolarlık bir bütçe oluşturduklarını ifade etti.
Avrupa ülkelerinde savunma harcamaları yükseliyor: İngiltere’den rekor
Stoltenberg'in sözleri dikkat çekerken, gözler Avrupa'ya çevrildi. Askeri harcamalarda büyük artış sözü veren ülkelerin başında, Ukrayna'ya silah tedariki sağlayan ülkelerin yer aldığı görüldü. 2022’de Alman Şansölyesi Olaf Scholz, Almanya'nın silahlanması ve ordu ihtiyaçlarının karşılanması için 108 milyar dolarlık ek bütçe ayırdı.
Diğer yandan Alman hükümeti, ABD’nin çağrısı üzerine bu yıl savunma harcamalarının GSYH'nın yüzde 3.5'i seviyesine çekilmesi yönünde çalışmalara başladıklarını duyurdu.
Öne çıkan bir diğer Avrupa ülkesi de Fransa oldu. Politico'nun haberine göre Fransa'nın bu yılki savunma bütçesinin 47,2 milyar Euro'ya erişmesi bekleniyor. Aynı haberde Fransız hükümetinin kısa bir süre içerisinde yıllık savunma bütçesini 70 milyar Euro'ya dayandırmasının öngörüldüğü de aktarılıyor.
Fransız lider Macron, son haftalarda Ukrayna’ya Fransa ordusu personellerinin gönderilmesi yönündeki çıkışları ile gündemde.
Polonya hükümetinin belirlediği 2024 yılı savunma bütçesi, GSYH'nın yüzde 3,1'ine tekabul eden 29 milyar 613 milyon ABD dolar olarak açıklandı. Öte yandan Polonyalı yetkililer, bu rakamın 40 milyar dolara yaklaşabileceğini belirtti.
Polonya son olarak ABD’den 2,5 milyar dolarlık Patriot hava savunma sistemlerinin ve mühimmatlarının alınması için Amerikalı şirketlerle bir sözleşme imzaladı.
Son dönemlerde askeri personel sayısındaki yetersizlik ve bakımsızlıktan NATO tatbikatına katılamayan uçak gemisi ile gündeme gelen İngiltere'de ise resmi verilere göre 2022-2023 yılındaki askeri harcamalar 31,5 milyar dolar ile rekor kırdı. İngiliz hükümetinin 2030'a kadar askeri harcamaları GSYH'nın yüzde 3'üne yükseltme yönündeki vaatleri sürerken, İngiltere Savunma Bakanlığı, özel kuvvetler için 2 milyar sterlin tutarındaki 14 Chinook çift motorlu nakliye helikopteri sözleşmesinde anlaşmaya varıldığını duyurdu.
NATO’nun yeni üyeleri de dahil oldu
Ayrıca NATO'nun yeni iki üyesi Finlandiya ve İsveç de silahlanma bütçelerini artırmakta gecikmedi. Finlandiya, askeri stoklarını artırmak maksadıyla savunma harcamalarında yüzde 5 artışa giderek 2024 bütçesinin 6,6 milyar dolara yükseldiğini açıkladı. İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson ise savunma harcamalarının neredeyse yüzde 30 artacağını, NATO standartlarını karşılamak için 11 milyar dolara yakın bir bütçe ayırdıklarını ifade etti.
Avrupa’da dikkat çeken söylem: ‘Rusya tehdidi’
Savunma harcamalarındaki artışlarla dikkat çeken Avrupa ülkelerinin ortak söylemi ise "Rus tehdidi" oldu.
İsveç Genelkurmay Başkanı Micael Byden, "Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı sadece bir başlangıç. İsveç halkı savaşa hazır olmalı" dedi.
18 Mart'ta Polonya'yı ziyaret eden Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius da benzer bir ifade ile şunları kaydetti: "Avrupa, Rusya'dan gelebilecek muhtemel bir saldırıya hazırlıklı olmalı."
Ukrayna'ya asker gönderme ısrarını sürdüren Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise, "Ukrayna'ya destek vermeyi başaramazsak, Rusya NATO devletlerine saldırabilir" ifadelerini kullandı.
Polonya Devlet Başkanı Andrey Duda, ABD kanalı CNBC'ye verdiği röportajda "Eğer Rusya durdurulmazsa, Amerikan askerlerinin olaya el atması gerekebilir ve bunu kimse istemez” diyerek, Rusya’nın NATO’ya saldırmak isteyebileceği iddiasını yineledi.
NATO'nun Baltık'taki müttefiki Estonya'nın Dış İstihbarat Şefi Kaupo Rosin de şu sözleri dile getirdi: "Rusya, uzun süreli bir yüzleşme yolunu seçti." Polonya Genelkurmay Başkanı Viejlav Kukula, basına verdiği demeçte "Rusya, NATO ile çatışmaya hazırlanıyor" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, birçok konuşmasında Batı ile savaş niyetinde olmadıklarını, Rusya’nın diyalog ve müzakere masası kurulması yönündeki ısrarlarını ve Batı ile tekrar normal ilişkilerin kurulması yönündeki iyi niyetlerini dile getirmişti.
Dr. Mehmet Perinçek: Batı’nın Rusya tehdidi söylemleri, silah harcamalarını kamuoyuna kabul ettirmek
Batı’nın silahlanma bütçesindeki ciddi artışı ve Avrupa kamuoyunu ikna etmek için geliştirilen “Rusya tehdidi” söylemlerini, Dr. Mehmet Perinçek, Sputnik'e değerlendirdi.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mehmet Perinçek, şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi Avrupa ülkelerinin Amerika’daki seçimlere bir hazırlık yaptığını görüyoruz. Trump’ın gelmesi ve ABD’nin bazı bölgelerden çekilmesi ve kendi iç meseleleriyle uğraşıp dışarıdaki ‘etkinliğini’ azaltması durumunda boşalacak alanı, AB ülkeleri; Fransa’sı, Almanya’sı, İngiltere’si doldurma hazırlığı yapıyor. Yani Almanya, Fransa, İngiltere vs. ABD biraz çekilirse Trump ile birlikte, yeni Amerika olma düşüncesindeler. Bunu yapmak için tabii askeri güçlerini fazlasıyla artırmaları lazım çünkü hedefleri ile, planları ile gerçeklik arasında bir uçurum var. Bu uçurumu Macron, Trump’ın ilk döneminde gördü. O da dünya hakimiyetine oynamaya kalktı Trump’ın ilk başkanlığı döneminde. Afrika’da, Güney Kafkasya’da, Doğu Akdeniz’de emperyal isteklerini artırdılar. Etkinliklerini arıtırmak istediler. Fakat çok büyük bir hezimetle karşılaştı Macron. Özellikle Afrika’da birçok yerden kovuldu. Güney Kafkasya’da tamamen başarısızlığa uğradılar. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanmasında Türkiye ve Rusya’nın işbirliği yaparak Fransa’nın ve ABD’nin etkinliğini kırmasıyla başarısız oldular. Ukrayna’da da birçok yerde çuvallamış vaziyetteler. Doğu Akdeniz’de istediklerini alamadılar. Şimdi buna yönelik bir hazırlık içerisinde oldukları gözüküyor.”
Batı’nın yeni bir hegemonya kurma arayışı sırasında kamuoyunu ve dünya halklarını ikna etmek için saldırgan bir görüntü çizmekten kaçındığını vurgulayan Dr. Perinçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dünya hakimiyetini almak, yeni Amerika olmak veya Amerika’nın boşalttığı alanları doldurmak gibi amacı da olduğu gibi ifade etmeleri mümkün değil. Bunu kendi toplumlarına, dünya kamuoyuna anlatmak için saldırgan bir görüntü çizmek yerine, sanki saldırıya uğrayacakmış bir ülke görüntüsüyle ancak yapabilirler. Bir bahane yaratmaları lazım. Nasıl ki Amerika Irak’a saldırırken kitle imha silahları bahanesini öne sürdü, Afganistan’ı işgal ederken 11 Eylül’ü gerekçe göstermişti; Avrupa da şimdi öyle bir yola girmiş durumda. Sadece savunma harcamalarını artırmıyorlar. Almanya’da yeniden zorunlu askerliğin getirilmesi konuşuluyor. Bununla birlikte Ukrayna’ya yönelik desteklerini çok daha fazla artırma girişimleri başladı. Bunu yaparken kendi kamuoylarında ciddi rahatsızlıklar da oluşuyor. Ukrayna’ya giden yardımların sonuç olarak oradaki halkın cebinden çıktığını görüyoruz. Avrupa’daki insanlar da görüyor. Buna tepkiler de doğmaya başladı. Hem Ukrayna’ya yönelik yardımların Avrupa’nın cebinden çıkması, hem de Rusya’ya dönük yaptırımlar sebebiyle enerjinin pahalanması kaynaklı pazar kayıpları etkili oluyor. Üzerine bir de yoğun silahlanma ile desteklediğiniz zaman bu süreci, rahatsızlık artacak. Bunu da engellemek için bir ‘Rusya saldırganlığı’ imal ediyorlar. Kamuoyunda anlatmaya çalışıyorlar. Soğuk Savaş’taki havayı tekrar kendi kabarmış emperyal iştahlarını dindirmek ve bunu dünyada hakimiyet kurarak pekiştirmek amacıyla, bir Rusya karşıtlığı, düşmanlığı veya Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı algısı yaratılıyor. Nasıl ki zamanında bir komünizm tehlikesi yarattılar, şimdi onun yerine de bir Rusya, bir Putin tehlikesi koyuyorlar.”
Perinçek: Batı sadece silah satmıyor, ayrıca o ülkeleri sömürüyor
Silah satışlarından ciddi oranda kâr eden tek ülkenin ABD olmadığını hatırlatan Dr. Mehmet Perinçek, Avrupa’da askeri endüstrisi kuvvetli ülkelerin başını çeken Fransa’nın da bu alanda ikinci sırada yer aldığını belirtti ve Fransa’nın silah satışı gerçekleştirdiği ülkelerin yeraltı kaynaklarını ve insan gücünü kullanmaktan çekinmediğinin altını çizdi:
“Silah satışlarından kâr eden tek Amerika değil. Fransa, dünyada silah satışlarında ikinci sırada. Fransa hiç o yönüyle ön plana çıkmaz, bilinmez fakat Fransız silah sanayisi dünyadaki ikinci büyük silah sanayisi ihracat alanında. Bunu da nasıl yapıyorlar? Belirli yerlerde hegemonyalarını kurarak. Afrika’da vs. hegemonya kuruyorlar, etkinliklerini artırıyorlar, işbirlikçi hükümetler kuruyorlar. Onlarla askeri anlaşmalar yapıp silah satıyorlar. Tabii çok daha fazlasını götürüyorlar. Onların askeri yardımlarını hibe olarak düşünmemek lazım. Ukrayna’ya yapılanı da öyle düşünmemek lazım. Ukrayna’nın yeraltı kaynaklarını ve hatta insanlarını dahi kullanıyorlar. Ukrayna’nın insanlarını adeta bir top mermisi gibi kullanıyorlar. Onların Ukrayna’ya yaptığı silah yardımları büyük şirketlerin cebine gidiyor tabii. Ayrıca bu silah yardımı yapılan ülkeleri sömürüyorlar.”