“Yapay zekanın akademik yayıncılıkta yaratabileceği etik sorunlar üzerine çalıştık. Bu yönde bir ihtimal var. Her türlü teknolojinin toplumsal sorun yaratma ihtimali var. Akademi ve bilim önemli alanlar. Buralarda çıkacak sorunlar kısa vadede bizi rahatsız etmeyebilir ama orta ve uzun vadede, akademik ekosisteme zarar verebilir. Tabii bu konularda şüpheci olmaktan yanayım ama şunun da hakkını vermek lazım: Akademik yayıncılıkta yapay zekanın elbette pozitif yanları da var. Bu teknolojileri sorumluluk sahibi bir anlayışla kullandığımız zaman önemli kolaylıklar da sağlıyor. Editöryel süreçte editörlerin sıkıcı görevleri tamamlamasına yardımcı olabilir. Makaleler konusunda editör ve hakemlerin önyargılı kararlar vermelerini engelleyebilir. Dilbilgisi sorunlarını çözebilir. Makale konularının kısır döngülere sıkışmasını engelleyebilir. Araştırma bulgularını indeksleme konusunda yardımcı olabilir. Bilim iletişimi bağlamında akademik metinlerin halkın anlayacağı dilde özetlenebilir olmasını sağlayabilir. İntihal kontrolü yapabilir. Bunların hepsi pozitif olarak yapay zekanın akademide kullanıldığı noktalar. Ama mesela intihal kontrolünden bahsettim. İronik olarak intihalin bizatihi üreticisi de olabilir yapay zeka. Çünkü yapay zekanın çalışma prensibini düşünmek lazım. Bunlar ilk başta sohbet simülatörü gibi ortaya çıktı. Zaman içerisinde enformasyona ulaştığımız, bilgiyi aradığımız araçlara dönüştüler. Bu teknolojiler, web içerisindeki önemli içerikleri, sosyal medya gönderilerini, blog yayınlarını, sözlükleri vs. tarayarak öğreniyor. İnternetin de her zaman doğru bilgi barındırdığını söylememiz güç.”
“Bilimsel çalışma sürecinin en büyük süreçlerinden bir tanesi atıf göstermek. Bu hem belli mevcut literatürün tarandığını hem de yapanın alana hakim olduğunu gösteriyor. Bu araçlardan faydalanıldığı zaman atıfları kime göstereceğiz? Sadece ve sadece bunu araştırmalara fayda sağlasın diye mi kullanıyoruz yoksa araştırmanın bir ortağı olarak mı kullanıyoruz? Bu önemli problemlerden bir tanesi. Bir zaman sonra da sadece internet üzerinde en çok atıf alan, en çok okunan çalışmaları taramaya başlayabilir yapay zeka. Bir Rus yazardan örnek vermiştin. Onun kitaplarını yakalamak güzel demiştin. O Rus yazar sözleri kıymetli biri olabilir ama çok atıf alan bir yazar değilse, yapay zeka bulup önüne getirmeyebilir. Sosyolojide Matthew etkisi vardır. Ekonomik veya sosyal kapital güce sahip olanlar o gücü derinleştirirler. Bu da onun gibi. Daha fazla atıf alan yine daha çok atıf almaya devam edecek. Buradaki atıftan kastımız şu: Benzer düşünceleri, ideolojileri ve bakış açılarını tekrarlayan bir çemberin içine girme tehlikesi var yapay zekanın. Dolayısıyla bilimsel yayıncılıktaki özgünlükle ilgili en önemli noktalardan birisi, çalışılan alandaki tüm kaynaklara ulaşabilmekten gelir. Eğer alana hakim değilseniz, sadece yapay zeka araçlarının bulduğu bilgiye ve atıflara bel bağlıyorsanız, belli düşünce ve bakış açıları dışarıda kalabilir. ”