EKSEN

‘2023 uluslararası sistemde değişimlerin kaçınılmazlığını gösterdi, 2024 kalıcılığını gösterecek’

Dr. Özdemir’e göre 2023 jeopolitik değişimin hızlandığı yıl oldu. BRICS’in henüz dayanışma platformu işlevini vurgulayan Özdemir, Çin’in teknolojik atılımlarına işaret etti. İsrail’in ilk kez çok zorlandığını belirten Özdemir, Rusya’nın Kolektif Batı’ya karşı başarıları ve Çin ile birlikte etkinliğinin ABD’yi yeni hamlelere sevk edeceği görüşünde.
Sitede oku
2023 yılında dünya gündeminde ABD öncülüğündeki Batı hegemonyasındaki sarsılmalar, ‘çok kutupluluğa’ geçiş tartışmaları, ‘Küresel Güney’ mefhumu ve BRICS yapısının genişlemesi öne çıktı. Bölgesel çatışmalar devam ederken, ABD merkezli ve dolara dayalı sisteme alternatifler sıklıkla tartışıldı.
2023’ün öne çıkan jeopolitik yönelimlerini ve 2024 projeksiyonunu ATASAM Başkanı Dr. Volkan Özdemir ile konuştuk.

‘2023, jeopolitik değişim sürecinin hızlandığı yıl oldu’

Dr. Volkan Özdemir’e göre, 2023 yılında dünyada aslında son iki-üç yıldır devam eden ve pandemi ile simgeleşen süreç hızlandı. Tarih boyunca hegemonyanın değim süreçlerinde birçok savaş ve çatışma yaşandığını hatırlatan Özdemir, günümüzdeki çatışma sahalarında da durumun tezahürlerinin görüldüğünü dile getirdi:

“Bir kere dünyadaki geçiş sürecinin 2023’te başladığı kanısında değilim sistemsel açıdan baktığımızda. Bu aslında iki-üç yıldır devam eden, kovid salgını ile simgeleşen ve ondan sonra başlayan bir süreç. 2023’te bunun hızlandığını gördük hem iktisadi dinamiklere baktığımızda hem de çatışmalara baktığımızda. En nihayetinde jeopolitik etkiler açısından da değerlendirdiğimizde 2023, daha önce başlayan geçiş sürecinin hızlandığı ve bir miras olarak 2024’e bıraktıkları açısından da geçiş sürecinin belki de sonuna geldiğimiz önemli bir yıl oldu.

2023’ü çatışmalar açısından ele alalım... Bu çatışmalar, hegemonya değişim süreçlerinin göstergesi oluyor. Biz Rusya-Ukrayna meselesini, İsrail-Filistin sorununu, dünyadaki hegemonik değişim süreçlerinden bağımsız değerlendiremeyiz. 2022 Ukrayna-Rusya savaşı ve 2023 İsrail-Hamas savaşıyla bir şekilde bu değişim süreci tekrar işaretlenmiş oldu. Fakat geçmişten farklı olarak bu sefer, 30-35 yıllık tek kutuplu düzenin aslında bittiğini ama ateş sönerken çok duman çıkarır misali çatışmaların yayıldığını ve Asya ile alternatif güçlerin çok daha önemli bir konuma gelmekte olduğunu görüyoruz.”

‘Batı merkezli sistem 3-4 yıldır dolar hegemonyası hariç yok gibi’

Özdemir, 2023 yılında küreselleşme ve tek kutuplu dünya sisteminin sona erdiğinin pek çok kişi tarafından teslim edildiğini vurgularken, meselenin askeri ve güvenlik boyutunda son olarak Kızıldeniz’de Husilerin ticaret rotasını kesmesinin önemine atıfta bulundu. Özdemir, bundan sonrasında geçiş sürecinde bloklaşma ve bölgeselleşme gibi gelişmeler görüleceği görüşünde:
“Batı merkezli sistem, tek kutuplu dünya sistemi vs. bence 3-4 yıldır dolar hegemonyası hariç yok gibi. Ve 2023, işin askeri-güvenlik boyutunda da, çatışmalar boyutunda da ve son olarak Kızıldeniz’de Husilerin geçiş trafiğini etkilemesi ile bambaşka bir ticaret rotasının dünya gündemine sokulmasıyla birlikte çok önemli bir yıl oldu. 2023’te bir yıl öncesine nazaran, küreselleşme ve tek kutuplu dünya sisteminin bittiği daha çok kişi tarafından kabul edildi. Bundan sonra geçiş sürecinde bloklaşma, bölgeselleşme gibi olaylar göreceğiz. İktisadi olarak küresel tedarik zincirinin kopması, bölgesel ekonomik gelişmelerin yaşanması ve buna bağlı olarak uluslararası ticaret rotalarının savaşlar neticesinde dünyayı bambaşka yere sürüklemesi gerçeği ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla hem iktisadi hem jeopolitik açıdan geçiş sürecinin bitmekte olduğu bir yılı geride bıraktık ve 2024’te de bu süreç muhtemelen tamamlanacak artık.”

‘BRICS’in fiziki ve kimyevi değişimi belirleyici olacaktır’

BRICS’in günümüzde devletler arası dayanışma platformu olarak işlev gördüğü vurgusunu yapan Özdemir’e göre BRICS henüz IMF’ye alternatif değil. Ancak bu yolda ilerlendiğini belirten Özdemir, bu durumda Batı’nın kurduğu uluslararası kuruluşlara alternatiflerin inşa edilebileceğini dile getirdi:

“Ben BRICS’i biraz farklı değerlendiriyorum. Çok önemli gelişmeler yaşanıyor BRICS üzerinde. BRICS’in fiziki ve kimyevi değişimi burada belirleyici olacaktır. Fakat eskinin kavramları ile ‘Küresel Güney’ vurgusu yapmaya gerek yok. Başka bir çağdayız. Üçüncü dünya, Bağlantısızlar vs. çok sık vurgulanan bir konseptti uluslararası ilişkiler literatüründe. O dönem geçerliydi ama şu an başka bir dönemdeyiz. BRICS’in fiziki genişlemesi önemli mi? Önemli. BRICS, parçalanmış dünyada bir dayanışma platformu derneği şeklinde ortaya çıkıyor aslında. Şu anda başlı başına oturmuş, belirli kuralları olan bir uluslararası örgüt kavramı yerine dediğim ölçekte ilerliyor. Afrika’dan, Asya’dan, Ortadoğu’dan vs. sembolik de olsa o ülkelerin kendi alt bölgelerini temsil etmesi önemli oluyor. Asıl önemli olan BRICS’in somutlaşacak ve alternatif bir sert uluslararası örgüt yapısına dönüşmesi kimyevi bir değişimle mümkün. Henüz o noktada değiliz. Fiziki olarak BRICS genişleyebilir fakat kimyevi olarak içeriği ne olacak? BRICS bünyesinde ayrı bir uluslararası oluşum veya BRICS üyelerini kapsayan tamamen IMF’ye alternatif bir yapı ve uluslararası para birimi olacak mı? Ben henüz o seviyelerde olmadığımızı düşünüyorum. Fakat BRICS öyle bir dayanışma platformuna dönüştü ki...

BRICS ülkeleri arasında dolarsızlaşma, milli paraların kullanılması, G-7 gibi platformlara karşı farklı bir sesin ortaya çıkması gibi durumlar o geçiş süreci dinamiklerinin çok hızlı bir şekilde işlediğini gösteriyor. Fakat şunu da dikkate almamız lazım: Bence bundan sonra temel soru, Batı sisteminin 80 yıldır devam eden uluslararası örgütlerine karşı, aynı ölçüde örgütlerin, bilhassa Çin önderliğinde ne kadar devreye girebileceği sorusu. BRICS’in bünyesindeki Yeni Kalkınma Bankası, IMF’ye tam bir alternatif değil ama o yolda. Biz bunu görebilecek miyiz? Bence bu önemli bir soru.”

‘Herkes Çin’in teknolojik olarak geride olduğunu düşünüyordu. Bir anda sürpriz ortaya çıktı’

Diğer yandan Özdemir 2023 yılının bir özelliğinin de teknoloji ve bilimsel ilerlemeler; yapay zeka ve yarı iletken çip üretimi ile ilgili gelişmeler olduğuna dikkat çekti. Çin’in 5nm yarı iletken çip üretmesi ve devamının da geldiğinin sinyalini vermesinin ABD’i şoke etmiş göründüğünü vurgulayan Özdemir’e göre bu gelişme diğer bütün jeopolitik olayları geride bırakarak bu yılın en önemli hadisesi olabilir:
“İkinci olarak, bu tartışmaları yaparken, teknolojik ve bilimsel ilerlemeden bağımsız düşünemeyiz. 2023 bize şunu gösterdi: Özellikle Çin’in, ABD yaptırımlarından sonra, yüksek teknolojinin en çok konuşulduğu yarı iletken çip üretiminde 5nm çip üretimine geçmesi oldu. Çin’in aslında bu konuda çoktan hazır olduğu, bu teknolojiyi üretebildiği ve birçok alanda da ABD merkezli Fin-Tech yapısının ötesinde kendi başarılarını kanıtladığı bir yıl oldu. Mesela 2022’de herkes Çin’in, Huawei’nin vs. geride olduğunu düşünüyordu. Bir anda bir sürpriz ortaya çıktı. Bu bence, 2023’ün Filistin meselesi kadar ve belki ondan bile daha önemli olan meselesi. Çünkü bütün dünyadaki analizlere baktığınızda doğudan batıya, Çin’in önünde 5 yıl olduğunu ve teknolojik olarak bağımlı olduğunu söylüyorlardı. Fakat durumun öyle olmadığı sürpriz bir şekilde ortaya çıktı. Bu, bir hazırlığın görünen yüzü. Elektrikli araçlar konusunda da devrimsel sayılabilecek ilerlemeler yaşandı. Çin’de de gerçekleşti bunlar.”

‘İsrail’in böyle zorlandığı bir dönemi ben hatırlamıyorum’

Özdemir, yılın son çeyriğinde Ortadoğu’da İsrail-Filistin çatışması ve dünyadaki yankılarına da dikkat çekti:
“Ve en önemlisi 2023’ün son çeyreğinde İsrail’in insanlık suçları işleyerek Filistin’de katliamlara girişmesi oldu. Bakın 1948’den, İsrail’in kurulmasından beri mevcut olan bir sorundan bahsediyoruz. Hiç acaba İsrail’in böyle zorlandığı, İran’ın ve vekil güçlerin bulunduğu, İsrail’i ve ABD’yi dünya ticaret yollarını tıkayacak zorladığı bir dönemi ben hatırlamıyorum. Okumadım. İsrail’in bu kadar zorlandığı bir dönem olmadı. Katliamlarla cevap veriyor ama bu bir acziyetin göstergesi. Bütün bunlar makro ölçekte baktığımızda, 2023’te dünya politik ekseninin artık Batı tarafından da kabul edildiği üzere, tek kutuplu sistemin sona erdiğini bize gösteriyor.”

‘Bu Rusya ile Ukrayna değil ABD ve Kolektif Batı arasında bir savaş ve 2023 kırılma yılı’

Dr. Özdemir, 2023’e Rusya’nın iki yıldır dondurdukları varlıklarına el koyma tartışmasıyla giren ABD’nin bu tehdidini hayata geçireceği görüşünde. Ukrayna çatışmasının gerçekte Rusya ile Ukrayna arasında değil, Rusya ile Kolektif Batı arasında olduğunu belirten Özdemir’e göre 2023 bu çatışmada Rusya’nın sahadaki başarılarıyla kırılma yılı oldu. Rusya’nın aynı zamanda yaptırımları savuşturup dolarsızlaşma sürecinde Çin ile birlikte etkin hale geldiğini anımsatan Özdemir, bu gelişmelerin Kolektif Batı’yı daha ileri adımlar atmaya sevk edeceği değerlendirmesinde bulundu:

“Şimdi bu tekil haberler kendi başlarına tartışılabilir fakat her biri geçiş sürecinin işaretleri. Bunlardan biri de 300 milyar dolarlık Rus malvarlıklarının yaklaşık iki yıldır dondurulması ve şimdi de el konması meselesi. Kısa yoldan anlatayım: Ben bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Bunu yapacaktır Amerikalılar. Avrupa Birliği’nin 2024’te Rusya’ya karşı 13’üncü yaptırım paketini de onaylayıp aynı uygulamayı AB’nin de yapacağını tahmin ediyorum.

Şimdi ‘neden’ sorusu burada önemli. 2023 hegemonya değişiminde kritik bir nokta vardı. Bu 2022’deki Ukrayna savaşı Rusya ve Ukrayna arasında değil. Rusya ile ABD ve Kolektif Batı arasında devam eden bir savaştı ve 2023 yılı, bu savaşta ciddi bir kırılma noktasıydı. Rusya kazanmaya başladı. Rusya kazanmaya başladıkça, kara gücü olarak Ukrayna’nın savaşı ne kadar devam ettirebileceği sorusu ortaya çıktı. Batı basınında, Ukrayna’nın nasıl müzakere edebileceği, nasıl geri adım atabileceği konuşulmaya başlandı. Rusya, 2023’te askeri olarak avantajlı bir pozisyona gelmeye başladıkça ve bununla birlikte, burası kritik, 2023 yılında Rus ekonomisi yaptırımlardan sonra yüzde 2’den fazla büyüdükçe, Rusya yaptırımlara karşı 2022’de tedavüle soktuğu dolarsızlaşma önlemlerini artırdıkça, Çin’le ticaret hacmi iki katına çıktıkça 2023’te ciddi bir kırılma daha yaşandı. Rusya ve Çin arasındaki ticaret hacmi iki katına çıktı. Üç yıl önce Rus-Çin ticaretinde ruble ve yuan kullanımı yüzde 10’du. Şu anda 220 milyar dolarlık bir ticaret hacmi var ve yüzde 90’ı ruble ve yuan ile yapılıyor.

Finansal olarak bu gelişmeler yaşandıkça, Amerikalılar da dolar hegemonyasının da sonunun gelmeye başladığını gördü. Böyle olunca, sahadaki rakiplerinin varlıklarını dondurmakla da yetinmeyip bunlara el koymaya niyetlendiler. Bu da olacak. Son aşamada zaten 2024’ün ben bu anlamda son geçiş yılı olacağı kanaatindeyim. 2024 yılında Rusya’nın askeri açıdan daha da büyük bir avantaj elde ettiği, finansal yaptırımların sertleşeceği ve sonrasında yeni bir sistemin inşa edileceğini göreceğiz. Bence 2023’ün en önemli sonucu bu uluslararası sistemdeki değişimlerin kaçınılmaz olduğunu göstermesiydi. 2024 de bu değişimlerin kalıcı olacağını gösterecek.”

‘Amerikalıların bu hegemonya değişimi öncesinde tekrar dünyanın bir yerinde kışkırtması gündeme gelecek’

Özdemir’e göre hegemonya değişim süreçlerinde yaşanan trendler incelendiğinde, 2024’te dünyanın başka bir bölgesinde yeni bir çatışma daha yaşanması olası. ABD’nin hegemonya yitimi nedeniyle dünyanın başka bir yerinde bir kışkırtmasını bekleyen Özdemir, bunun Türkiye’nin bölgesinde olmaması umudunu dile getirdi.
“Maalesef yılbaşına büyük bir çatışmayla giriyoruz. 2022’ye Rusya-Ukrayna Savaşı damgasını vurdu. 2023’e İsrail-Filistin Savaşı damga vurdu. Ben 2024’te yine farklı bir noktada, çok ciddi bir çatışmanın olacağı kanaatindeyim. Hegemonya değişim süreçlerinde kaçınılmaz olan savaşlara tanıklık edeceğiz. Ama bütün mesele bu hegemonya değişimi birkaç yıl sonra Asya-Pasifik’te yaşanacağı için, asıl mesele ABD-Çin meselesine odaklanacağı için, 2024’te de yine büyük bir çatışmanın bir bölgede patlayacağı kanaatindeyim. Umarım Türkiye ve çevresinde olmaz. Fakat gelişmeler öyle gösteriyor ki, bir şekilde Amerikalıların bu hegemonya değişimi öncesinde tekrar dünyanın bir yerinde kışkırtması gündeme gelecek. Tabii çatışmanın nerede olacağını bilmek kolay değil. Uluslararası hukuka yeni kavramlar ekliyorlar işler değiştikçe. Bu çatışma Arktik’te de çıkabilir, Afrika’da da, Ortadoğu’da da, Uzakdoğu Asya’da da. Bunu bilemiyorum. Ama ben, çatışma dinamiğinin bu şekilde ilerlediği kanaatindeyim.”

‘Dünyanın,ABD’nin seçim sonuçları ile doğrudan ilgilendiği son seçimleri yaşayacağız’

2024’ün aynı zamanda çok kritik yerlerde seçimler yılı olduğunu anımsatan Özdemir, bu seneki Amerikan seçimlerinin tüm dünyanın merakla takip edeceği son ABD seçimleri olacağı öngörüsünde bulundu:

“Biz tabii 2024’ü konuşurken bir şeyi unutuyoruz. 2024 projeksiyonunda son geçiş yılı tahmininde bulunuyorum fakat 2024’ün başka bir özelliği de var: Dünya nüfusunun yarısından fazlasını ilgilendiren seçimler var. Çok kritik seçimler var her yerde. Bu seçimler işte Rusya’da var mart ayında. En kritik olan, 7 Kasım’da ABD’de olacak olan seçim. Dünyanın, ABD’nin seçim sonuçları ile doğrudan ilgilendiği son seçimleri yaşayacağız. Bundan sonraki ABD seçimleri artık çok daha içine dönük seçimler olmak zorunda kalacak.

2025 sonrasında sistem nasıl oturacak? İşte onun son işaretini, ABD’deki seçimlerle birlikte alacağız. Hangi güçler kazanacak? Kimler öne çıkacak ve neyi temsil edecek? Ve bunlar bir Amerikan iç çatışmasını alevlendirecek mi? Bence 2024 projeksiyonu, seçimlerle de ele alınmalı.”

‘Sürekli ertelenen bir kriz döngüsü var ama…’

2024’te Avrupa ekonomilerinin çok zorlanmasını bekleyen Özdemir, 2008’de başlayan iktisadi krizin son halkasının da görülebileceği ve dünya ekonomisi vuracak çok ciddi bir krizin ardından geçiş sürecinin tamamlanabileceğini vurguladı:
“Tabii eğilimler devam edecek. Almanya başta olmak üzere, savaşın olumsuz etkileri sebebiyle Avrupa ekonomileri çok zorlanacak. ABD, Ukrayna üzerinden ‘müttefiki’ Almanya’yı da vurdu. Dolayısıyla biz burada 2024 ile birlikte aslında 2008 yılında başlayan dünya iktisadi krizinin son halkasını da görebiliriz. Sürekli ertelenen bir kriz döngüsü var. 2024’ten önce Biden’ın görmek istediği son şeyler ABD merkezli bir küresel finansal kriz ve Ukrayna’da Rusya’nın kazanması. Biden, 7 Kasım’a kadar bunları ertelemek için çalışacak. Fakat verilere bakarsak dünya ekonomisi, 2024’ü ertelemelerle geçirebilir mi zor görünüyor. Benim 2024 tahminlerimdeki en büyük vurgu, dünya ekonomisini çok ciddi bir krizin vuracağı ve ondan sonra geçiş sürecinin tamamlanacağı yönünde.”
Yorum yaz