Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 17 Kasım tarihlerinde Almanya’ya gidecek. Erdoğan resmi ziyaretleri kapsamında Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ile görüşecek sonrasında Başbakan Olaf Scholz ile bir araya gelecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesinde TBMM Dışişleri Komisyonu gündemine İsveç’in NATO üyeliği sürecini alındı. Komisyon 16 Kasım tarihinde gerçekleştireceği toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından TBMM’ye gönderilen İsveç’in NATO üyeliği protokolünü görüşecek.
‘Diplomatik taktik’
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyareti öncesinde bu adımın gerçekleştirilmesini Sputnik’e değerlendiren Moskova Devlet Dil Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Yurtdışı Bölgesel Araştırmalar Bölümü’nde Doç. Dr. İkbal Dürre şunları ifade etti.
“NATO üyeliği süreci protokolü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından TBMM'ye gönderildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ziyareti ile İsveç’in NATO üyeliğinin Dışişleri Komisyonu’nda görüşülmesinin aynı günlere denk gelmesinin altında diplomatik bir yaklaşım olabilir. Erdoğan ile Scholz’un görüştüğü sırada bu konun meclise gelmesi çok da tesadüf olmayabilir. Diplomatik yönden bir sinyal yönü olması olayın özü ile doğrudan bağlantılandırılmamalı. Görüşmede olumsuz bir durum olur ise Meclis bunu onaylamaz, onaylama Erdoğan-Scholz görüşmesine bağlı demek biraz abest olur. Ama tarihlerin denk getirilmesi diplomatik bir taktik olarak görülebilir. Olayın gündeme getirilme şeklinin daha da etkileyici hale getirilmesi açısından önemli. Ama bu durum olayın özünü etkilemez. Sonuçta Cumhurbaşkanı’nın imzası ile meclise gelmiş bir konun onaylanmaması Meclisteki sandalye sayısına da bakıldığında bu düşünülemez.”
‘Karşılıklı saat ayarlaması yapılacak’
Almanya Türkiye ilişkilerinin her zaman özel bir öneme sahip olduğunu belirten Dürre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin sonuçlarına ilişkin de “Avrupa demek Almaya demektir. Hem Ukrayna savaşı hem de Ortadoğu'daki gelişmeler hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni dönemde Batı ile ilişkileri daha da olumlu bir noktaya getirme çabaları dikkate aldığımızda bunlar birbirleri ile örtüşen süreçler. İsrail Filistin savaşıyla ilgili Türkiye ve Almanya’nın tutumları söylem bazında birbirlerinden çok farklı. Tamamen zıt düşünceler. Türkiye'nin şu anda politikası Avrupa ile ilişkileri düzeltmek yönünde. Karşılıklı bir saat ayarı yapılması için gerekli bir görüşme ve zamanlama olarak da bu gereklilik daha da fazla önem arz ediyor. Çelişkiler var ama diğer taraftan da Türkiye'nin batı ile ilişkilerini yeniden iyileştirme gibi bir hassasiyeti var yeni dönemde. Gelişmeler sürecin Türkiye’nin istediği gibi ilerlemesine engel oluyor. Türkiye bu süreçte istediği sonuçları alamıyor. Bu açıdan Almanya’nın oynayabileceği olumlu rol Türkiye açısından önemli. Bu yüzden bir saat ayarına ihtiyaç olduğunu söyleyebilirim. Dışarıdan bakıldığında Türkiye ile Almanya hem Filistin hem Ukrayna konusunda farklı cephelerde. Diğer taraftan ise bu aradaki çelişkilerin biraz yumuşatılması lazım. Her ne kadar Türkiye İsrail'i eleştiren açıklamalar yapsa da İsrail ile ilişkileri devam ediyor. Türkiye, Ukrayna savaşında ise dengeli bir politika yürütüyor. Bu iki olayda da Almanya'nın tavrı Türkiye’ninkinden farklı. Bu olaylardaki tutumlarını birbirine anlatabilmek, Türkiye’nin bu konulardaki tutumunun batı ile yakınlaşmasına engel olmamasını sağlamak için bu seyahate, görüşmeye gerek duyulduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.