FIFA 2022 Dünya Kupası açılışı sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es Sisi’nin el sıkışmasının ardından ‘ılımaya’ başlayan ikili ilişkilere bir yenisi daha eklendi. Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerden sonra girilen diplomasi trafiği ile artan diyalog, son olarak Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı Ahmed Samir Saleh’in, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın daveti üzerine 1 Ağustos’ta Türkiye’ye gelmesi ile devam etti.
Bu görüşme, ticaret bakanları düzeyinde 10 yıl sonra gerçekleşen ilk ziyaret olma özelliğini taşıyor. Kahire ve Ankara arasındaki diplomatik ilişkiler, 2013’te Müslüman Kardeşler yönetiminin askeri darbeyle devrilerek dönemin Genelkurmay Başkanı Sisi’nin iktidara gelmesi ile ‘maslahatgüzar’ seviyesine kadar düşmüştü.
Bolat: Yerel paralarda ticaret imkanlarını araştırmayı kararlaştırdık
Son olarak ticaret bakanlarının gerçekleştirdiği ikili görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulunan Bolat, ekonomik ilişkilerde yeni bir yol haritasının belirlendiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
“Mısır ile karşılıklı ticaretimizi 5 yıl içinde 15 milyar dolara ulaştırmayı, Serbest Ticaret Anlaşmamızı geliştirmek için Ortak Komite Toplantımızı gerçekleştirmeyi, yatırımlar ve müteahhitlik hizmetlerindeki işbirliğimizi geliştirmeyi, yerel paralarda ticaret imkanlarını araştırmayı kararlaştırdık.”
Ayrıca toplantıda, alınan kararların takibi üzerine Yüksek Düzeyli Ticari İstişare Mekanizması oluşturulması ve heyetlerin kısa süre içerisinde Kahire’de de bir araya gelmesinin kararlaştırılması dikkat çekti.
Daha önce de Mart ayında iki ülke arasında Dışişleri Bakanlığı düzeyinde görüşme olmuş, Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, Kahire’de Türk mevkidaşıyla yaptığı görüşmelerde Mısır ile Türkiye’nin ‘karşı karşıya kaldığı meydan okumaların’ ele aldığını vurgulamıştı. Ayrıca bu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısırlı mevkidaşı Sisi ile görüşmek için yakında Kahire’yi ziyaret etmesini de ele alınmıştı.
‘Türkiye, Mısır doğalgazını Avrupa’ya ulaştırmada aracı olabileceğini düşünüyor’
Mısırlı bakanın 10 yıl aradan sonra gelen Türkiye ziyaretini Sputnik’e değerlendiren gazeteci ve yazar Musa Özuğurlu, “Ticari partner olarak baktığımız zaman Mısır ile Türkiye arasında, Ortadoğu ülkeleri içerisinde diğerlerine göre yüksek bir ticaret hacmi olduğunu biliyoruz. Fakat bu iki ülke tarafından da yeterli görülmeyebilir. Yaklaşık 7-8 milyar dolarlık bir ticaret hacmi var. Bunun yanında iki ülke arasında ticaret potansiyeli olabilecek bir takım kalemler de var. Birincisi, Mısır artık gaz üreten bir ülke ve bunu pazarlamaya çalışıyor. Ukrayna kriziyle beraber bunu bir fırsata çevirme arayışında. Diğer taraftan Türkiye'nin de doğalgaz meselesinde bir hub olma çabası var. Türkiye de Mısır'ın gazının Avrupa'ya ulaştırılmasıyla ilgili olarak burada aracı ve geçiş ülkelerinden birisi olabileceğini düşünüyor” dedi ve ekledi:
‘Mısır ve Türkiye’nin genel itibariyle birbirlerine ihtiyaçları var’
“Diğer yandan şunu da biliyoruz; son dönemlerde birçok Türk firması, Türkiye'deki takım şartlar nedeniyle Mısır'da yatırım yaptı. Aynı zamanda ekonomik açıdan baktığımız zaman Mısır’ın da Türkiye ile aynı ekonomik zorluklar içerisinde olduğunu biliyoruz. Mısır da bir yandan kendi ekonomik durumunu düzeltmeye çalışıyor, bunun çıkış yollarından birisi de ticaretini artırması. Dolayısıyla iki ülkenin genel itibariyle birbirlerine ihtiyaçları var.”
‘Küresel çapta konjonktürel değişiklikler olmaya başladı, ülkeler başka alternatiflere yönelebiliyor’
İki ülkenin arasındaki diplomasi trafiğinin sadece ekonomik konularla sınırlı olmadığına vurgu yapan Özuğurlu, “Buna eş güdümlü olarak siyaseten ülkelerin kendilerini daha sağlam konuma alabilmeleri çabası içerisinde de görmek lazım. Dolayısıyla Türkiye’nin Mısır ile olan ilişkisi gerçekten de kendi içinde bir potansiyel barındırıyor. Keza buna Mısır açısından da bakacak olursak aynı durumun Mısır için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Küresel çapta birtakım konjonktürel değişiklikler olmaya başladığını görüyoruz. Daha önce birçok Arap ülkesinin aslında doğrudan ABD ve Batı merkezli hareket ettiğini biliyoruz. Fakat son dönemlerde bu ülkeler açısından Çin ve Rusya'nın yükselmesiyle beraber artık yeni bir alternatif var. Aynı zamanda buna karşılık olarak da ABD’nin ya da Batı’nın zayıflaması gibi bir durum söz konusu. Burada bir terazi dengesi örneği verebiliriz. Böyle baktığımız zaman bu ülkeler başka alternatiflere yönelebiliyor. Dikkat edecek olursak, artık daha önceki gibi İran'ın ya da Türkiye'nin daha zayıf konumda olup da pasif politika yürüten ülkeler olmadığını görüyoruz. Yani bunlar kendi potansiyellerini bir bölgesel güç olarak ortaya koymaya başladılar. Bunun içinde Suudi Arabistan da var diğer Ortadoğu ülkeleri de” ifadelerini kullandı.
‘Ülkeler kendilerini garantiye almaya çalışıyorlar, bölgesel alternatiflerin yükseldiği bir dönemdeyiz’
Körfez ülkeleri için de ayrıca bir değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulayan Özuğurlu, “Birleşik Arap Emirlikleri olsun, Katar olsun, diğer ülkeler de sahip oldukları ekonomik potansiyeli yaymaya çalışıyorlar. Çünkü bu ekonomik zenginliğin diğer ülkelerle paylaşılması, aynı zamanda bu paylaşılan ülkelerle büyük bir güç birliği de oluşturuyor. Yani bu ülkeleri birbirine bağlıyor. Dolayısıyla bu ülkeler bir şekilde kendilerini garantiye almaya çalışıyorlar. Çünkü artık bölgesel alternatiflerin yükseldiği bir dönemdeyiz. O nedenle Suudi Arabistan örneğinde İran ile yakınlaşmaya başladığını görüyoruz. Aynı şekilde Suudi arabistan'ın daha yumuşak bir politika içmgütmeye başladığını, Yemen politikasını değiştirdiğini, Suriye ile ilgili politikasını değiştirdiğini görüyoruz. Çünkü Suudi Arabistan 2030 projesine çalışıyor ve bu çok büyük bir potansiyel. Ama bunun altyapısını ve aynı zamanda bölgesel olarak da bir habitat olarak da kendisine alışının ve verişinin olacağı, insan unsurunun olacağı bir ortama dönüştürmesi lazım. Suudi Arabistan açısından böyle bir şey var. Türkiye ve Mısır'dan bahsederken niye Suudi Arabistan dedik derseniz de; çünkü bölgenin motor ülkelerinden birisi. Mısır da aynı şekilde Suudi Arabistan'la birlikte hareket ediyor. Dolayısıyla Türkiye'nin herhangi bir şekilde Mısır'a, Suudi Arabistan'a ve diğer Körfez ülkeleriyle olan ilişkisi de artık bu entegre içerisinde görülmesi gereken bir ilişki. O açıdan baktığımız Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye, İran ya da diğer bölge ülkeleri için de aynı durum söz konusu” şeklinde konuştu.
‘Ortadoğu ve Körfez ülkeleri, Avrupa'nın Schengen ya da Avrupa Ekonomik Topluluğu ile oluşturduğu potansiyeli oluşturmaya çalışıyor’
Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin son dönemde ilişkilerini güçlendirmeye yönelik attığı adımları anımsatan Özuğurlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu ülkeler Avrupa'nın Schengen ya da Avrupa Ekonomik Topluluğu ile oluşturduğu o potansiyeli ve sinerjiyi oluşturmaya çalışıyorlar. Son dönemde gerçekten de şunu görmeye başladık; bu ülkelerin teknolojileri de gelişti. Bunu Suudi Arabistan için söylemiyorum ama Türkiye'nin gerçekten de çok büyük bir ihracat potansiyeli var. Ama partnerler de dünyada değiştiği ve çeşitlendiği için de bu ülkeler için Türkiye, yakın alternatiflerden bir tanesi. Mısır da keza aynı şekilde, onlar da imalat konusunda, petrol zengini ülkelere göre daha iyi bir konumdalar. Dolayısıyla her birisinin bir diğerine bir kalemle ilgili olarak ihtiyacı var. Böyle olduğu için de bu ülkeler birbirlerinden faydalanabilecek bir ortamı yakalamış durumdalar. Bence son dönemdeki ekonomik ve siyasal olarak Ortadoğu'daki yumuşama ile ülkeler arasındakiler ekonomik ilişkiler bu şekilde değerlendirilebilir.”