Finlandiya’nın da katılmasıyla birlikte 31 üyeye ulaşan NATO ittifakı, 11-12 Temmuz’da, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta liderler zirvesiyle bir araya gelecek.
Rusya’ya yönelik hamlelerin temel gündem maddesi olacağı zirvede Ukrayna’nın ittifaka üye olmaya davet edilip edilmeyeceği ve Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylayıp onaylamayacağı merak konusu.
Geçtiğimiz haftalarda Kiev’e giden NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin Vilnius'ta düzenlenecek NATO Zirvesi'ne katılacağını açıkladı.
Genelkurmay başkanları buluştu
NATO üyesi ülkelerin genelkurmay başkanları ise 10 Mayıs’ta NATO Zirvesi öncesinde bir araya geldi. Bu toplantıda konuşan Stoltenberg, ‘Ukrayna'daki savaşın ardından NATO'nun, hava ve deniz gücüyle desteklenen 40 bin askeri komutası altına aldığını ve ileri savunmasını kuvvetlendirdiğini’ vurgulayarak Vilnius zirvesinin NATO'nun caydırıcılığını ve savunmasını daha da güçlendirme hedefini taşıdığına işaret etti.
Genel Sekreter, yüksek yoğunluklu savaşın Avrupa kıtasına geri döndüğü, küresel rekabetin arttığı, otoriter rejimlerin ortak değerlere, çıkarlara ve güvenliğine meydan okuduğu, iklim değişikliği ve terörizm gibi önemli tehditlerin de bulunduğu mevcut dönemde, yeni savunma planlarının liderlerin göstereceği siyasi irade ile kabul edilmesinden umutlu olduğunu ifade etti.
Liderlerin yatırım ve üretim kapasitelerini artırmak için "yeni NATO savunma üretimi eylem planını" onaylamalarını beklediğini dile getiren Stoltenberg, ülkelerinin gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) asgari yüzde 2'sini savunmaya yatırmaları şeklindeki yeni taahhüt üzerinde de anlaşmaları gerektiğini belirtti.
‘ABD ve İngiltere cephesi savaşı derinleştirmek istiyor’
Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına karşı çıkan Rusya ise bu konuda uyarılarını sürdürüyor. Zira NATO sözleşmesinin 5. maddesi, "Tarafların, Avrupa veya Kuzey Amerika'da bir veya daha fazlasına karşı yapılacak silahlı bir saldırının hepsine karşı yapılmış sayılacağı konusunda mutabıktır" ifadeleriyle sıcak çatışmanın küresel boyuta taşınması riskini taşıyor.
Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan siyaset bilimci Onur Sinan Güzaltan ise “NATO içinde Ukrayna konusunda iki farklı görüş var” diyerek bunları şöyle anlattı:
“Birincisini ABD temsil ediyor. Bu görüş; Ukrayna’yı NATO üye yapma yönünde. ABD’nin Ukrayna’yı NATO’ya üye yaparak ittifakı bir bütün halinde Rusya ile savaşa zorlayan bir yaklaşımı var. Fakat buna Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin itirazları var. Çünkü böyle bir durumda ilk ateşe gidecek ülkeler onlar olacaklar. Zaten halihazırda yaptırımlarla ekonomik anlamda kendi ayaklarına sıktılar bugün de siyasi ve ekonomik krizlerle bunun bedellerini ödüyorlar. Fakat ABD ve İngiltere cephesi savaşı derinleştirmek, Rusya’yı bu savaş üzerinden yormak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu daha ağır silahların, tankların, uçakların, jetlerin verilmesine kadar vardı. Çünkü şunun farkındalar; Ukrayna’yı kaybederlerse Avrupa’yı kaybederler, Avrupa’yı kaybederlerse de ABD hegemonyası, tek kutuplu dünya, yeni dünya düzeni projesi tamamen sonlanacak. Bu yüzden bütün riskleri göze alıyorlar. Fakat özellikle NATO içindeki Avrupa ülkelerinin savaşı derinleştirme stratejisinde ayak direyeceği kanaatindeyim. Bu yönde de önümüzdeki günlerde ABD ve Avrupa arasında çatlakların derinleşmesi var olanların da iyiden iyiye su yüzüne çıkacağı günler bizi bekliyor.”
‘ABD ve İngiltere, Ukrayna’da süren çatışmaları Rus topraklarına taşımaya çalışıyor’
Güzaltan, “Ukrayna’nın NATO’ya üye olması demek Avrupa’nın tam anlamıyla intiharı anlamına gelir. Ekonomik olarak Avrupa’ya Rusya’ya uyguladığı yaptırımların sonuçlarını gördü. Avrupa’nın birçok yerinde siyasi krizler, grevler var. Bir de Ukrayna’nın NATO üyeliği gündeme gelirse bu sıcak çatışmaya dönüşür. Rusya nükleer bir güç. Bu devreye girmesi bile ekonomik ve demografik sorunlar yaşayan Avrupa’nın tamamen çöküşü anlamına gelir. Fransa ve Almanya’da her ne kadar hükümetler ABD ile yakın ilişkilere sahip olsa da artık kendi iktidarlarını korumak için Rusya karşıtı hamlelere katılmaktan yavaş yavaş vazgeçeceklerini düşünüyorum. ABD ve İngiltere, Ukrayna’da süren çatışmaları Rus topraklarına taşımaya çalışıyor” diye de ekledi.
‘İsveç’in NATO üyeliği çok hızlı bir şekilde gerçekleşmez’
Bir diğer önemli konu ise İsveç’in NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanıp onaylanmayacağı olacak. 14 Mayıs’taki seçimlerle TBMM milletvekillerini belirleyen Türkiye, 28 Mayıs’ta ikinci kez sandık başına giderek Cumhurbaşkanını seçecek. İsveç’in NATO üyeliği için ise TBMM’den onay gerekiyor. Peki önümüzdeki günlerde bu konuda neler beklenebilir? Güzaltan’ın yorumları şöyle:
“Eğer anketler doğruyu söylüyorsa var olan koşullarda ikinci turda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devam edecek. Böylesi koşullarda ABD’nin iki farklı stratejisi olabilir. Birincisi Türkiye ile ilişkileri biraz daha yumuşatmak, farklı konularda tavizler vermek gibi fakat dünya şartları ile birlikte değerlendirdiğimizde ben bu yolun mümkün olduğunu görmüyorum. Türkiye’deki hükümet tarafından bu tür bir politikaya kapı açık olabilir fakat dünyanın gidişatı, ABD ve dünyanın geri kalanı arasındaki saflaşma artık o ince çatlaklarda siyaset ve diplomasi yapma şansını daraltıyor. İsveç için NATO üyeliği de bu konuya bağlı. Dolayısıyla İsveç’in NATO üyeliğinin çok hızlı bir şekilde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Finlandiya’nın üyeliği seçimden önce hükümet tarafından Batı’ya verilmiş bir tavizdi. Fakat şimdi seçim sürecini de geride bırakırken özellikle Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerde ABD ve Batı’nın nasıl tavır alacağı Türkiye’nin siyasetlerinde belirleyici olacaktır. Açıkçası ABD’nin Suriye üzerinden Türkiye’yi hedef alan siyasetlerinde bir değişim beklemiyorum. Türkiye’nin de Batı’ya yönelik tavizleri de pek olası görünmüyor.”