23 Mart'ta TBMM Dış Politika Komisyonu’nun, Finlandiya'nın NATO üyeliğine ilişkin protokolü görüşüp kabul etmesinin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu da Helsinki’nin ittifakta yer almasına onay veren kanun teklifini onayladı. Böylelikle Türkiye bu konuda ittifakın 30 üye ülkesinin sonuncusu olarak oy kullandı. 18 Mayıs 2022'de NATO’ya katılmak için İsveç ile başvuruda bulunan Finlandiya’nın üyeliği, 27 Mart’ta Macaristan parlamentosu tarafından desteklenmişti. Ukrayna krizinden sonra NATO’nun kapısını çalan Finlandiya, ilk başta Türkiye’nin başvuruların değerlendirilme sürecini engellemesi ile NATO’ya katılamamış, ancak 29 Haziran 2022'de Stockholm ve Helsinki’nin Türkiye’nin tüm endişelerini dikkate alan bir güvenlik muhtırasını Ankara ile imzalaması sonrası süreç hızlanmıştı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, TBMM’nin bu kararını, “Tüm NATO ailesini daha güçlü ve daha güvenli hale getirecek" şeklinde yorumlarken diğer yandan da hedefinin, Mayıs ayında Türkiye’de yapılacak olan seçimlerinden sonra ve ittifakın 11 Temmuz'daki zirvesinden önce İsveç'in NATO üyeliğini onaylamak olduğunu söyledi. Ayrıca Stoltenberg, Finlandiya’nın NATO’ya tam üyeliğinin de bir kaç gün içinde gerçekleşeceğini duyurdu. Peki, Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği bölgedeki güç dengesine nasıl etkileyebilir, bundan sonraki süreçte neler olacak? Sputnik konuyu, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay’a sordu.
‘Sadece İsveç ve Finlandiya'da değil, NATO’nun bütün üye ülkelerinde PKK ve FETÖ faaliyet içerisinde’
Ukrayna krizinin Finlandiya ve İsveç üzerinde bir korku ya da baskı yaratmış olabileceğini söyleyen Atabay, “ABD başta olmak üzere bunu bir fırsat bilip görüp, İsveç ve Finlandiya’nın NATO'ya üye olmasını da istemiş olabilirler. Dolayısıyla Finlandiya ve İsveç'e ‘Bakın sıra zire geliyor, gelebilir. Savaş bölgeye yayılabilir’ gibi bir korku ve baskı ile Finlandiya'nın ve İsveç'in o bağımsızlık düşüncesini kafasında silip almış olabilir. Bu nedenle Finlandiya ve İsveç’in NATO'ya dahil olma arzuları böyle belirmiş olabilir. Süreç bir şekilde ilerledi ve Türkiye ile Macaristan onayına kaldı. Macaristan da onayladı, şimdi Türkiye de Finlandiya’yı onayladı. İsveç ise sırada bekliyor. Finlandiya Rusya'yla daha büyük bir sınır hattında komşu. Türkiye ile olan münasebetleri terör örgütü meselesi üzerinden İsveç’e göre biraz daha yakın ve ılımlı. Dolayısıyla Türkiye öncelikle bunu kabul etti. Ama iki ülke de kabul edildikten sonra Finlandiya'da ve İsveç'te PKK ve FETÖ terör örgütleri barınmaya devam edecek mi etmeyecek mi bu önemli. Bunu önümüzdeki süreç içerisinde göreceğiz ama esas sorun, sadece İsveç ve Finlandiya'da değil, NATO’nun bütün üye ülkelerinde PKK ve FETÖ faaliyet içerisinde olması. Avrupa Birliği üyelerinin birçok ülkesinde faaliyet halindeler” dedi ve ekledi:
‘Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO'ya girmesine engel olsaydı da NATO bu iki ülkeyi üyesiymiş gibi desteklerdi’
“Bizim Finlandiya ve İsveç kartını belki de NATO nezdinde kullanmamız gerekiyordu. Yani iki ülkeyle karşı karşıya kullandık, NATO ülkeleri üzerinde bir etki üretmediğini düşünüyorum. Hatta şöyle, Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO'ya girmesine engel olsaydı da gelecekte bir çatışmada NATO bir şekilde bu iki ülkeye de NATO üyesiymiş gibi muamele edip bunları destekleyeceğinden beni şüphem yok. NATO bir koalisyon oluşturuyor bir şekilde destekliyor. Şu anda Ukrayna NATO üyesi bir ülke değil ama NATO üyesi ülkeler bütün silah sistemleriyle, danışmanlık hizmetleriyle, her şeyiyle çok rahatlıkla destekliyorlar. İsveç'e ve Finlandiya’yı da gerçek bir savaş durumunda her yönüyle destekleyebilirlerdi. NATO'ya girmek ve Türkiye'nin elindeki kartlar NATO’nun çok umurunda değil.”
‘Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımıyla gelecekte Arktik Okyanusu bölgesi, bir mücadele alanı olacak’
Finlandiya’nın üyeliğinin Rusya’nın NATO'ya karşı oluşturduğu var olan cephe hattını genişleteceğine dikkat çeken Atabay, “Rusya bunun önünü alabilmek adına Finlandiya bölgesinde Rus ordusunda yeni teşkilatlanmaya ve yeni bazı birlikleri kurmaya karar verdi. Yani Rusya’yı etkiliyor çünkü daha büyük bir cephe ile karşılaşmış oluyor. Ama öte yandan NATO açısından baktığımızda her ne kadar Finlandiya ve İsveç’in Arktik Denizi’ne sınırı yoksa da Kuzey Denizi üzerinden çıkışı var. Yani Arktik bölgesinde etkili olma açısından coğrafi olarak NATO, Arktik’e daha yakın bir konuşlanma oluşturmuş olacak. Gelecekte Arktik Okyanusu bölgesi, bir mücadele alanı olacak. Oradaki enerji kaynakları ve diğer kaynaklar açısından, Çin-Rusya işbirliğinin bu bölgede biraz daha görünür hale gelmesi bakımından, bu bölge bugün ABD başta olmak üzere NATO’nun ilgi alanı içerisinde. Bu bölgede daha da etkili olmak adına Finlandiya ve İsveç'in NATO’da varlığı, Rusya ile Arktik’teki mücadeleyi daha da kolaylaştırır. Bu açıdan İsveç ve Finlandiya’nın NATO'ya üye olmasına sıcak baktıklarını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.