Irak’ın eski Yunanistan Büyükelçisi Faruk El Fityan, Sputnik’e açıklamasında, 20 yıl önce ABD’nin Irak işgalinin başında yaşananları anlattı.
Bağdat'ın dış politikasında durum nasıldı, savaştan kaçınma girişimleri var mıydı?
Irak hükümetinde üstlendiğim son resmi görev, 2003’teki ABD saldırısı öncesinde ve sırasında, Yunanistan Büyükelçisi olarak görev yaptım. Öncesinde de Irak Dışişleri Bakanı Naci Sabri El Hadisi Ofisi’nin direktörlük yaptım. İşgalden önce olan her şeyden haberdardım. ABD saldırısı tehdidini önlemek için büyük çaba sarf ettik. 11 Eylül 2001 olayı ve bu olayı takip eden Irak’a yönelik kitle imha silahı bulundurma ve 11 Eylül operasyonuna olası katılım yönündeki asılsız, gerçeklerden kopuk suçlamaların ardından işgal olacağı yönünde çekincelerimiz vardı. Afganistan işgalinin ardından ABD-Batı saldırısının yönü Irak’a doğru çevrildi.
Afganistan işgal edildikten sonra sıranın Irak’a geleceğini anladınız mı?
ABD ve Batı’nın Irak’a yönelik düşmanca tavrını görünce Bağdat, bu eğilimlere karşı uluslararası kamuoyunu birleştirmeye çalıştı. Dönemin Irak Dışişleri Bakanı Naci Sabri, başta Körfez ülkeleri olmak üzere bazı Arap ülkelerini bu sürece dahil etmeye çalıştı. BAE, Katar ve Bahreyn ziyaretleri gerçekleşti. 2022 Beyrut Zirvesi’nin ardından da Mısır, Suriye ve Cezayir ziyaretleri oldu. Ardından Dışişleri Bakanlığımız, İran ve diğer komşuları da içine alan bölgesel faaliyete başladı. Irak’ın bu manevrası, ABD’nin hazırlığı yaptığı savaş mekanizmasını kırmayı amaçlıyordu. Irak’ın bu silaha sahip olmamasına rağmen ABD Başkanı George Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’in kendine sağlam zemin hazırladıklarını hissettik. Günümüz Arap gerçekliğine göz atarsak Irak’ta test ettikleri senaryoyu sonra Libya, Sudan ve Suriye’de uyguladıklarını görüyoruz. Arap dünyası 20 yıl önce çok ağır durumla karşı karşıya bırakıldı.
Irak Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin olası saldırısına hangi hazırlıklar yaptı?
Körfez Savaşı’nın ardından ABD ve bölgedeki birçok ülke Irak’a abluka uyguladı. O zamanlar Bağdat’taydım ve hepimiz çok büyük acılar çektik, çocuklar için ilaç bulmak çok zordu, gıdayı demiyorum bile. En ağır yıllar 1991 ilâ 1995 arasındaydı. Sonra 1996’da Irak hükümeti, Birleşmiş Milletler’le ‘Gıdaya karşılık petrol’ programı konusunda mutabakata vardı. ABD’nin, Irak’ı yıkma konusunda ciddi olduğunu hissediyorduk, bize karşı uygulanana benzer uluslararası abluka zira o güne kadar görülmemişti.
ABD, Bağdat’a girdikten sonra Irak’ta işlediği en büyük suçlar nelerdir?
En büyük suç, Bağdat’a girmeden önce işlediler. Devam eden abluka ve Irak’ı boğmalarıydı. Bu, 11 yılda bir milyondan fazla çocuğun ölümüne yol açtı. Bağdat’a girdikten sonra ABD ordusunun işlediği suçlar, diğer şehirlerin işgali ve sivillere uyarı yapmadan düzenledikleri operasyonlar oldu. Ardından tüm dünyanın gördüğü Ebu Gureyb Cezaevi’ndeki suçlar geliyor. Burada, on binlerce Iraklı tutuldu. Felluce, gerçek direniş bayrağını taşıdı, bu yüzden tüm kara, deniz ve hava silahları kullanılarak tamamen yerle bir edildi.
ABD’li askerlerin eylemleri savaş suçu mu? Failleri hesap vermeli mi?
ABD ordusunun işlediği suçlarla ilgili hâlâ bilgi toplayan bir dizi hukuk merkezimiz var. Bu suçları teyit etmek için Avrupa’daki Iraklı toplulukların katılımıyla birçok konferans ve forum düzenledik. Fakat Washington’un kolları uzun, özel askeri şirketleri halâ dünya genelinde Iraklılar için tehdit oluşturuyor.