İsrail tarihinin en uzun süre görev yapmış başbakanı Benyamin Netanyahu'nın koltuğa geri dönüp gelmiş geçmiş en aşırı sağcı hükümeti kurmasının ardından hem Filistinlilere saldırılar artarken hem de yargı bağımsızlığının sonu olmakla eleştirilen yargı reformu tasarısının meclisten onay alma sürecinin ilerlemesi karşısında bugüne değinki en büyük protestolar düzenleniyor.
Yargı bağımsızlığına darbeyle İsrail'in varoluşunun tehlikeye girdiğini savunarak sivil itaatsizlik dalgası yaratan protestocular, dünü 'ulusal sekteye uğratma' günü ilan etti. Ellerinde İsrail bayraklarıyla ülke çapında sokaklara dökülen protestocular, Tel Aviv'de yolları kapatıp polis bariyerlerini devirdi.
Tel Aviv savaş alanına döndü
Protestoculara aralarında atlı polislerin de olduğu kolluk kuvvetlerinin çok sert müdahale etmesi, gözyaşartıcı gaz ve ses bombaları kullanması ve ülke çapında en az 52 kişinin gözaltına alınması, liberal çevrelerde infial yaratırken toplumsal gerilimi daha da tırmandırdı.
Ancak yargı reformunun mimarlarından biri olan Adalet Bakanı Yariv Levin, artan tepkiye rağmen hükümetin yasanın mecliste onay sürecini durdurmayacağını söyledi.
Netanyahu da hakkında yolsuzluktan yargılanma süreci devam ederken yargı bağımsızlığına müdahale etmesinin çıkar çatışma yarattığına dair İsrail Başsavcısının itirazını reddetti.
Sara Netanyahu'ya kuaför kuşatması
Dün akşam saatlerinde Başbakan Netanyahu'nun kendisi kadar yolsuzlukla suçlanarak soruşturulan eşi Sara Netanyahu'nun saçını yaptırdığı kuaför de protestocular tarafından kuşatıldı.
Protestocular Sara Netanyahu'nun gittiği kuaför salonu önünde "Utan, utan" diye bağırdı, ancak içeri girmeye çalışmadı. Atlılar dahil yüzlerce polisin gönderildiği kuaför salonundan 3 saat mahsur kaldıktan sonra karanlık çökmüşken güvenlik güçlerinin eşliğinde çıkan başbakan eşi, limuzinine binerek olay yerinden uzaklaştı.
Netanyahu hükümetinin en aşırı sağcı üyelerinden Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Twitter'da polise kuaför salonunu kuşatanların elinden Sara Netanyahu'nun hayatını kurtarma emri verdiğine dair paylaşım yaptı.
Başbakan da Facebook'ta eşini kucaklayıp öptüğü fotoğraf eşliğinde "Anarşi durmak zorunda, yoksa can kaybına yol açabilir" mesajını paylaştı. Eşinin tehdit ve taciz edildiğini öne süren Netanyahu, protestocuları 'kırmızı çizgileri' aşmamaları konusunda uyardı.
Protestocuları hükümet ortaklarıyla birlikte 'anarşistler' diye niteleyen Netanyahu, hızını alamayıp protestocuları Batı Şeria’da Filistin kasabası Huvvara’yı yakıp yıkan ve halkına saldıran Yahudi yerleşimcilerle kıyasladı:
"Kamu görevlilerine ve aile üyelerine yönelik tehditlere müsamaha göstermeyeceğiz - şu anda Tel Aviv'in merkezinde olan budur ... Ne Huvvara'da ne de Tel Aviv'de insanların [yasalara karşı] canlarının istediği gibi davrandığı bir duruma müsamaha göstereceğiz."
Bu benzetme İsrail'deki liberal kesim ve medyada yeni bir öfke dalgası yarattı.
Zira İsrail Ordusu Merkez Komutanlığı Başkanı Tümgeneral Yehuda Fuchs bile “Huvvara'daki olay bir pogromdu” dedi. Buna rağmen Netanyahu hükümetinin en aşırı sağcı üyelerinden Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Yahudi yerleşimcilerin organize saldırılarına hedef olan Huvvara’nın 'yeryüzünden silinmesi gerektiğini' söyledi.
Smotrich'in açıklamasına Amerikalı Yahudi gruplar büyük tepki gösterirken, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Ned Price'dan kınama geldi.