Türkiye’de yaşanan iki büyük depremin ardından, ciddi bir yıkımın meydana geldiği afet bölgesinde inşaatların ne zaman başlanması gerektiği ve bu süreçte nasıl bir yol izleneceği gündemde. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, bu inşaatların bakanlık tarafından yürüteceğini belirterek, "En geç 3-4 ay içerisinde bütün deprem bölgelerinde inşaat faaliyetleri başlayacak” dese de, aynı gün açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Deprem bölgelerinde yeni konut inşaatları Mart ayında başlıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca Erdoğan, ilk etapta Hatay'da 40 bin 426, Kahramanmaraş'ta 45 bin 67, Adıyaman'da 25 bin 882, Gaziantep'te 18 bin 544 konutun inşasına da başlanacağı duyurdu. Tüm konut alanlarını yeni bir şehir planı çerçevesinde, zemin kalitesine, fay hattına olan mesafesine bakarak, kültürel dokusuna uygun şekilde tasarlanacağının altı çizilirken; yapılacak konutlarında 1 yıl içerisinde teslim edileceği ifade ediliyor.
Diğer yandan AFAD'dan yapılan son açıklamaya göre, toplam 11 bin 20 artçı sarsıntı meydana gelen bölgede bu sarsıntıların yaklaşık 2 yıl devam edeceği uyarıları yapılıyor. Uzmanlar ise bu sarsıntılar devam ederken ‘beton dökülmemesi’ taraftarı.
‘İnşaat yapılacak olan bölgelerin zemin özelliklerini belirleyecek çalışmaların yapılması elzem’
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası eski başkanı Cemal Gökçe, doğru bir planlamadan sonra, artçıların bitmesiyle de birlikte harekete geçilmesi gerektiği görüşünde:
“Bu kadar acele edilmesinin nedeni ne? Gerek yok. Henüz enkazlar kaldırılmadı. Zaten çok ciddi bir afet yaşadık, gelecekte bir kez daha afetin yaşanacağı durumlar oluşturmamak gerekir. Öncelikli olarak doğru bir planlama yapılması lazım. Nasıl bir kent istiyoruz, eski kent ile yeni kent arasındaki ilişki nasıl olacak, yeni yapılarımızı nereye yapacağız? Bu çerçevede mikro bölgeleme süreçlerinin yapılması gerekiyor. İnşaat yapılacak olan bölgelerin zemin özelliklerini belirleyecek çalışmaların yapılması elzem. Ondan sonra da yapılan çalışmalar masaya yatırılıp bir plan oluşturulması gerek.”
‘İnsanları rahatlatmak açısından böyle bir karar almak yeni bir afete çağrı yapmak demektir’
Yapılara hemen başlanması konusunda da fikirlerini belirten Gökçe, “Artçılar devam ediyor. Yıllardır bu işin içindeyiz, biliyoruz ki beton ve demir birlikte çalışarak birlikte bir kuvvet oluştururlar. Hem o yapı kendi ağırlığını taşır hem de gelecek olan deprem kuvvetlerine karşı direnir. Yapıları da böyle oluşturmak gerekir. Ama depremin artçıları devam ediyor ve ne zaman biteceği belli değil. İnsanlar sokakta diye acele edip yeniden insanların sokaklara döküleceği bir durum yaratmanın anlamı yok. Çünkü siz betonu dökersiniz, bir deprem olduğunda betonun içerisinde bulunan çelik ve beton ayrışır. O zaman da ilgili yapılar gerekli olan taşıma gücünü kaybeder. Bu nedenle bir defa ortalığın sakinlemesi ve artçı depremlerin durması gerekiyor. İnşaata hemen başlamak yanlış. İnsanları rahatlatmak açısından böyle bir karar almak yeni bir afete çağrı yapmak demektir. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Bu koşullarda beton dökmemek gerekir. Sokakta bulunan insanlara da çözüm olarak başka şeyler bulmak lazım. En azından 1-2 yıllık geçici çözümler üretilmeli. Çünkü yapacağınız inşaatlar kalıcı olacak, mühendislik tekniklerine uygun yapılar oluşturmak lazım” dedi.
‘Doğru bir planlama yapılırsa binaların illa 4 katlı olmasına gerek kalmaz, 7-8 de olabilir’
Afet bölgesinde oluşturulacak yeni yapılar için de bir planlama gerektiğini belirten Gökçe, “TOKİ başkanı açıklama yapıyor, ‘Kireç olan yerlere, yamaçlara, fay hatlarına 500 metre uzaklıkta inşaatlar ve 4 katlı yapılar yapacağız’ diyor. Faylardan 500 metre uzakta olmasını neye göre hesapladın? Neden 300 değil 700 değil de 500 metre uzağa yapıyorsun? Yamaçlara, kireç kayalığı olan yerlere yapacağız demenin mantığı ne? Nasıl bir çalışma yaptın da bu sonuca vardın? İşte bütün bu açıklamaların bir çalışmasının ve planlamasının olması gerekir. Kaç katlı yapılar yapılacağına da o planlama sonucunda karar verilmeli. Eğer siz doğru bir iş yaparsanız yapılarınızın ille de 4 katlı olmasına ihtiyaç yok, 7-8 katlı da olabilir” ifadelerini kullandı.
‘İnsanları var olan kentlerin dışına atmak doğru değil, tarihi ve doğal dokunun muhafaza edilmesi gerek’
Gökçe, eski kentle yeni yapılacak yapılar arasında doğru bir ilişkinin kurulması konusunun da çok önemli olduğuna dikkat çekerek şunları aktardı:
“Çünkü tarihi ve doğal dokunun muhafaza edilmesi, kentle ilişki kurulması lazım, bunun koparılması doğru değil. Tümüyle insanları var olan kentlerin dışına atmak, ‘Böyle yapacağız’ demek de doğru değil. Kent plancılarının, mimarların, mühendislerin, sosyologların, hekimlerin, kentte bulunan diğer aktörlerin birlikte sesli olarak bir çalışma yapmaları lazım. Doğru bir kentleşme planının ortaya çıkarılması gerek. Ancak ve ancak yapılan bu plan sonucunda nerelere hangi yapıların yapılacağı karar verilebilir. Yoksa TOKİ başkanının çıkıp da ‘Şöyle yapılar yapacağız’ demesi doğru değil.”