Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programına konuk olan Kadir Has Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, David Harvey’in “Küresel kapitalizm 1980’lerden bu yana bir değişik çalışıyor” tespitinden örnek ile 24 Ocak kararlarının uygulanma sebeplerini ve sonuçlarını açıkladı. Erinç Yeldan, ‘Fabrikaların Kuzey Avrupa’dan Asya’ya doğru ucuz emek iş bölgelerine kayması uluslararası piyasanın iş bölümü dağıtmasına sebep oldu. Türkiye çok uluslu şirketler tarafından idare edilen, hizaya getirilen ülkeler arasına girdi.’ dedi
‘24 Ocak kararları muazzam bir rant yetkisi veriyor’
Prof. Dr. Erinç Yeldan Türkiye’nin 24 Ocak kararları öncesinde ithalat kotalarına sahip olduğunu belirterek ekonomide ‘devletçi’ bir politikanın hâkim olduğunu belirtti. Erinç Yeldan, ’24 Ocak kararları sonrasında adım adım ithalat kotaları kaldırıldı ve yetki tek kişinin eline verildi. Turgut Özal ‘köşeyi dönme ekonomisi’ mantığı ile Türkiye’yi ucuz emek iş gücüne dayalı bir pazar haline getirdi.’ ifadelerini kullandı.
‘24 Ocak kararları öncesi sürdürülebilir miydi’
Türkiye’nin 1976’dan itibaren siyasi ve iktisadi krizler ile boğuştuğunu söyleyen Yeldan, oluşan terör ortamı ile Türkiye’nin koymuş olduğu iktisadi hedeflerin de yıpranmış olduğunu belirtti. Prof. Erinç Yeldan, sözlerine şöyle devam etti:
‘Türkiye 1963’de planlı kalkınma stratejisi dönemine girmiştir. 1960’lı yıllar bu stratejinin ilk aşamasıydı ve dokuma fabrikaları, gıda tesisleri, şeker fabrikaları ile maliyetleri düşük üretim metotları izledi. 1970’ler ile birlikte bu strateji ikinci aşamaya geçti ve yüksek teknolojili makineleşme amaçlandı. Türkiye bu aşamada bocaladı çünkü bu tarz bir üretim için döviz girdisi gerekliydi fakat böyle bir gelir Türkiye’de yoktu.’
Erinç Yeldan 1980 darbesini işaret ederek Türkiye’nin bu ekonomik dönüşümü demokratik yollar ile gerçekleştiremediğini söyledi. Yeldan, ‘Türkiye planlı kalkınma stratejisini aşama aşama uygulayarak yurtdışında rekabete dönüştürebilseydi, toplumsal barış sağlanmış, işveren ve işçi arasında uzlaşmış bir ilişki olabilir miydi bunu bilemeyiz, sadece hayal edebiliriz.’ şeklinde konuştu.
‘Türkiye 12 Eylül 1980 sonrası ucuz emek cenneti oldu’
Türkiye’nin yaşanan 1980 darbesi öncesinde sendikalaşma oranları ve grev hakları bakımından çok iyi bir konumda olduğunu beliren Yeldan, ‘Türkiye’de ödenen ücretlerin milli gelir içerisinde payı zirve yapmıştı ve sendikalaşma oranı yüzde 60’ın üzerindeydi.’ dedi. Yeldan 1980 darbesinden sonra anayasada işçi haklarının azaltıldığını belirterek, Türkiye’nin o zamandan başlayarak günümüze kadar ucuz emek sermayesine dönüştüğünü belirtti.
‘Denetimsiz liberal politikalar Türkiye’yi finansal kapitalizmin parçası haline getirdi’
Türkiye’nin 1980 sonrasında yüksek faiz ile tanıştığını ifade eden Yeldan, insanların erken emekli olma hayaliyle mal ve mülklerini nakit paraya çevirerek bankalara ve tefecilere yatırdığını söyledi. Yeldan, ‘O zamanın rant hırsı, yapılan faiz reklamları sanayileşmenin önünde büyük bir engeldi. Turgut Özal’ın siyasi hırsları Türkiye pazarını denetimsiz bir biçimde uluslararası ekonomiye teslim etti. Türkiye’nin 1994’te verdiği büyük cari açıklar sonrasında 2001 krizine kadar devam etti. 2001 sonrası AKP’nin SWAP operasyonları, özelleştirme hareketleri, dalgalı kur rejimi altında sabit kur uygulamaları ve kara para aklama yöntemleri ile Türkiye neoliberal politikalarına devam etmiştir. 24 Ocak kararları ise bu uzun öykünün başlangıç hikayesidir.’ açıklamalarında bulundu.