Gayrisafi yurt içi hasılada görülen yüzde 3.9’luk büyüme sonrası Türkiye yönetiminin enflasyonla mücadele yerine büyümeyi tercih etmesi yeniden tartışmaları beraberinde getirdi. Bir kesim enflasyonla mücadelenin gerekli olduğunu savunurken, karşıt kesim büyümenin önemini vurguluyor. Gündemdeki bu tartışmayı Prof. Dr. Tanju Tosun, Radyo Sputnik’te yayınlanan Meliha Okur’la Anlat Bana programında değerlendirdi.
Tosun, “Büyümeyle seçmenin oy verme davranışı açısından çok yakın bir ilişki var. Özellikle siyaset biliminde ekonomik yaklaşım üzerinden seçmenin farklı tercihini anlamaya çalışan siyaset bilimciler buna çok rağbet ediyorlar. Büyüme önemli çünkü büyüme seçmen nezdinde refah artışı ve kalkınma getiriyor. Türkiye’de 1960’lardan 2018’e yapılan tüm seçimlerde büyümenin doğrudan ya da dolaylı olarak seçmen tercihlerine yansıdığını görüyoruz. İdeolojik oy kullanmayan veya parti sadakati olmayan, pragmatik düşünen ve ekonomik kriz dönemlerinde kararsız olan seçmenler için büyüme oy vereceği partiyi tercih anlamında çok önemli veri oluyor” dedi.
‘Yüzde 1’lik büyüme iktidara 1 puan oy demek’
Politik iktisatçı Ali Akarca’nın 1965 ile 2018 yılları arasında yapılan seçimlerde seçmen davranışlarını incelediği çalışmasından detaylar paylaşan Tosun, “Akarca Hoca’nın hesaplamalarına göre, kişi başına 1 yıl içinde gayri safi yurtiçi hasılada meydana gelen her yüzde 1’lik büyüme iktidar partisine 1.05 puan ilave oy getirirken, enflasyonda yüzde 1’lik artış iktidar partisinden 0.13’lük oy götürüyor. Dolayısıyla büyüme enflasyonla karşılaştırıldığında, iktidar partileri büyümeyi yüksek tuttukları takdirde seçmen tercihinde önemli bir destek alıyorlar. Ancak büyüme düşük kalır bir de enflasyon yüksek olursa o zaman iktidar partisi oy kaybedeceği gibi, iktidar partisinin oy artışı yaşamadığı da Akarca hocanın 1965’ten 2018’e kadar yapmış olduğu çalışmalarda net olarak ortaya konuluyor. Büyümede sorun yaşandığı takdirde bunun işsizliğe yansıması da seçmenin parti tercihinde çok önemli. Burada değişken olarak enflasyonla işsizliğin toplanmasıyla ortaya çıkan sefalet endeksini kullanıyor. Sefalet endeksi yüksekse iktidar partisi oy kaybediyor. Üstelik iktidar partisi ilk seçimde seçim kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu Türkiye’de 1965’ten 2018’e kadar her seçim dönemine tekabül eden sefalet endeksi ile iktidar partisinin oylarını seçmenin parti tercihiyle ilişkilendirdiğimizde görülüyor. Güncel bir veri olarak Adalet ve Kalkınma Partisi 2007, 2011 ve 2015 döneminde sefalet endeksi hep azalıyor ve oy oranları artıyor. Buna karşılık 2018 seçimlerinde sefalet endeksinde 2015’e göre 25.9 puanlık bir artış yaşanmış buna karşılık iktidar partisinin oyları 6.9 düşmüş. Yani büyüme somut olarak refah vadediyor. Büyümeyi somut olarak seçmen göremediği takdirde bu refahı göremeyeceği kaygısıyla iktidar partisinden uzaklaşıyor” dedi.