‘Seçimden sonra dezenflasyonist bir ortam göreceğiz’
“Seçimden sonra AKP de kalsa, başka biri de iktidara gelse ciddi bir dezenflasyonist program gelecek. Faizler artacak, ekonomi yavaşlayacak. Aslında yapılması gereken bu süreçte daha çok kazanmış olan sermaye kesimine yük yükleyerek bundan çıkış aramak. Yani yükü büyük gelirler elde eden kesime yüklemek. Fakat bu sistemde bu çok kolay olmuyor. ‘Kolay olmuyor’u bırakın mümkün de gözükmüyor. Dolayısıyla geniş halk kesimlerine daha fazla yük de yüklenebilir. Muhalefet partilerinin verdiği belli sözler var. O bakımdan bir 6 ay-1 sene bazı kesimlere bir miktar ilave destekler verebilirler. Ama orta vadede Türkiye gerçekten sıkıntılı bir sürece girecek. Çok ciddi bir kamu maliyesi krizine doğru da gidiyoruz. Çok büyük yükler var; kur korumalı mevduat olsun, kamu-özel iş birliği modelleri olsun çok fazla bir yük birikimi var.”
‘Asgari ücret 7000-8000 TL arasında bir yerlerde olabilir’
'Asgari ücretin yaygınlaşmasının nedeni hızlı artış'
“Türkiye’de asgari ücretle çalışanlar toplam ücretlilerin yarısı. Yani Türkiye bir asgari ücretliler ülkesi. Avrupa Birliği’nde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 4’ler seviyesinde. Türkiye’de yüzde 50’den bahsediyoruz. Bu çok yüksek bir oran. Tabii burada bunu asgari ücret ve altı olarak söylediğimi belirtelim. Ya da asgari ücretin hafif üstü. Asgari ücret o kadar yaygınlaştı ki ortalama ücretlere çok yaklaştı. Asgari ücretlilerin bu kadar yüksek bir orana çıkmasının bir nedeni de şu: Son 20 yılda asgari ücret diğer ortalama ücretlerden daha hızlı arttı. Yani milli gelir civarında bir artış gösterdi. Dolayısıyla asgari ücret daha çok özel kesimde ortalama ücret olmaya başladı. Özel sektörde çalışanların yüzde 70’i asgari ücretli veya altında. Kamuda asgari ücret düzeyinde çalışan memur zaten hiç yok. Şunun altını çizelim; Türkiye’de asgari ücreti devlet tespit ederken kamudan ziyade özel sektördeki ücretleri belirlemiş oluyor.”
'İşçi çıkarma uyarısı dikkate alınmalı'
“Bir taraftan seçim yaklaşıyor ve iktidar üzerinde onun dayattığı bir artış baskısı var. Öbür taraftan da özellikle sermaye kesiminin tepkileri var. Yani ‘Asgari ücrette aşırıya kaçılırsa işçi çıkarırız’ diyorlar ve bunu çok açık söylüyorlar. Hafife almayalım. İşin tuhafı asgari ücret belirlenirken ne Ekonomik Sosyal Konsey toplanıyor ne de aslında başka bir mekanizma var. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bir üçlü danışma mekanizması var. Hükümet, işçi, işveren olarak bu mekanizma da çalışmıyor. Yeni bakan bunu hiç toplamadı mesela. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çok daha ilginç bir şey yapıyor; anket yapmaya başlamış. Anket de beklentiye yönelik. ‘Kamuoyunda işçi ve işveren kesimi ne bekliyor?’ şeklinde. Bu iş anketle olmaz. Çünkü Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yönetmeliği var. Bu yönetmelikte bu sınırlar çizilmiş.”