Endonezya’nın 15 ve 16 Kasım arasında ev sahipliğini yaptığı G20 zirvesinin sonuç bildirisinde, Rusya’da dahil olmak üzere katılım gösteren tüm ülke liderlerinden barış ve müzakere sesleri yükselirken, zirvenin devam ettiği saatlerde NATO üyesi Polonya’ya düşen füzeler yeni bir alarm durumu yarattı. İki kişinin ölümüne sebebiyet veren olayın hemen ardından Batı medyasında füzelerin ‘Rusya tarafından atıldığı’ haberleri geçilse de, Moskova’ya yöneltilen suçlamalar hakkında konuşan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ‘hiçbir gerçek veriye dayanmayan başka bir histerik, şiddetli bir Rusofobik tepkiye’ neden olunduğunu belirtti.
Virginia merkezli Politico’nun iddiasına göre, ABD’nin Kiev’i Rusya'yla müzakere şartlarını yumuşatmaya zorlama çabası içinde olmasına rağmen G20 zirvesinde iki ülkeyi barışa götürebilecek bir çözüm olarak bakılan Minsk-3 anlaşmasının olmayacağını söyleyen Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise konuya dair, “NATO toprağına füze saldırısı gerilimi büyük ölçüde artırıyor, cevap gerekli” dedi. Diğer yandan NATO ile herhangi bir bağı bulunmayan Ukrayna’nın Dışişleri Bakanı Dmitry Kuleba da ‘Rus füze terörü’ olarak nitelendirdiği Polonya’da yaşananlara ‘sert karşılık verilmesi’ çağrısında bulundu. Fakat füzenin düşmesinin ardından ilerleyen saatlerinde ön veriler, Ukrayna’nın açıklamalarının aksine bu roketin Rusya topraklarından ateşlenmiş olma olasılığını ortadan kaldırdı.
16 Kasım sabahı ABD Başkanı Joe Biden, kendisi gibi Bali'deki G20 zirvesine katılan G7 ve NATO ülkelerinin liderlerini acil toplantıya çağırdı. Elde edilen sonuçlara göre, roketin Rusya'dan gönderildiğini iddia eden ‘ön bilgilerin’ yalanladığı belirtildi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, Polonya'daki olayın kasıtlı olduğuna dair bir kanıt bulunmadığını belirterek, “Veriler, Polonya'ya ulaşan roketlerin Ukrayna hava savunma füzeleri S-300 olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu. Bugün Varşova'da gerçekleştirilen Ulusal Güvenlik Konseyi'nin acil toplantısında konuşan Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda da bu bilgileri doğruladı. Duda, Polonya topraklarına fırlatılan füzenin Rus ordusu tarafından ateşlendiğine dair ellerinde herhangi bir kanıt olmadığını belirtti. Barış görüşmelerinin gerçekleşmesine en yakın ülke olarak değerlendirilen Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Rusya'nın 'Bizimle alakası yok' demesi ve Biden'ın da 'bu füzelerin Rus yapımı olmadığını' açıklamış olması, herhalde bunun Rusya ile alakası olmadığını göstermektedir. Bu, bir teknik arıza olabilir veya farklı olabilir, onun için inceleme araştırma şart” uyarısında bulundu. Fransız politikacı Florian Filippo gibi bazı Batılı uzmanlar, Zelenskiy'nin ‘Rus karşıtı provokasyon’ nedeniyle cezalandırılmasını talep ederken, İngiltere ve Kanada Başbakanları Rishi Sunak ve Justin Trudeau gibi liderleri eleştiren Kremlin’den de “Gerçekten de bazı ülkelerin üst düzey temsilcileri, tam olarak ne yaşandığı, neyin sebep olduğu hakkında hiçbir fikirleri olmadan söylemlerde bulundular" açıklaması geldi.
Konuyu Spuntik’e değerlendiren Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli’ye göre ise bu tür provokasyonların devam etme riski NATO’nun önündeki en büyük tehlike.
‘Zelenskiy’nin, NATO'yu bu savaşa dahil etme adına sürekli girişimleri oldu’
Ukrayna'nın ‘kendi politikasına’ göre bu krizi kendi lehlerine ancak NATO’nun bitirebileceğini düşündüğünü ifade eden Adıbelli, “Dünden beri yaşananlar aslında Rusya ve Ukrayna arasındaki krizi 3. Dünya Savaşı’na çevirme arayışı. Zelenskiy’nin savaşın başından itibaren NATO'nun bu savaşa dahil olması adına sürekli girişimleri oldu. Bunu resmi olarak başvurdu, sahada bu tip pratik eylemlerle bunu sağlamaya çalıştılar. Ukrayna bu tür fırsatları sürekli değerlendirme arayışı içerisinde oldu. Kendi başlarına dış destekle bunu bitiremeyeceklerinin farkındalar ve nihayetinde Zelenskiy şunu söylüyor, ‘Ben Rusya'yla bir savaşa tutuştuysam NATO adına bu savaşa tutuştum. NATO'nun da beni koruması lazım’ diyor” dedi.
‘ABD, Zelenskiy’e barış masasına oturmasını söylüyor’
NATO’nun, üyesi olmayan bir ülkeyi korumayacağını ve korumadığını da belirten Adıbelli, “Ukrayna hızlandırılmış bir üyeliğe başvurdu. NATO ‘Gündemimizde değil’ dedi. ABD de ‘Yeri ve zamanı değil’ dedi. Son haftalarda Jake Sullivan’ın girişimlerini gördük. ABD Zelenskiy’nin kulağına eğildi, şu şekilde fısıldıyor, ‘Barış masasına otur’. Biz de ABD’ye diyoruz ki madem böyle diyecektiniz bu masayı daha geçtiğimiz aylarda İstanbul'da kurduk. Hem Rusya tarafının Ukrayna tarafı oturdu. Sen o zaman niye bu masaya destek vermedin? Hemen toplantının ardından bizzat bu masanın dağılması için Avrupa'da yeni bir toplantı kurguladı. ABD o gün bu masaya çıkıp giden destek verseydi, hatta eğer Sullivan gibi bir ABD’li gözlemci gönderseydi, bugün şimdi biz bambaşka şeyleri konuşuyor olurduk. ABD maalesef böyle. ABD bir kavgaya girer ve yürütür, ondan sonra birden ceketini alır ve çıkar. Bunu örneklerini gördük. ABD, Afganistan’da 20 yıl ‘terörizmle mücadele ediyorum’ deyip savaşan, Taliban'la da bir gecede barış imzalayan bir ülke” şeklinde konuştu.
‘ABD Rusya ile uygun bir zamanda masaya oturacağı sinyalini verdi, bu Zelenskiy’nin hoşuna gitmedi’
Bali zirvesinde yaşananların da konu ile ilgili bağlantısına dikkat çeken Adıbelli şunları aktardı:
“ABD’nin Çin’le yeniden sahalara dönmesini de görüyorsunuz. Çin ile yeni bir dönem başlıyor. Dolayısıyla bu adımlarla ABD’nin Rusya'yla da uygun bir zamanda masaya oturacağı sinyalini verdiğini görüyoruz. Şimdi bu tabii Zelenskiy’nin hoşuna gitmedi. Böyle bir akıbetin geleceğini onlar da biliyorlardı ama onların kafasında nihayetinde ‘Böyle bir duruma gelene kadar biz bir şekilde ABD’yi bu işe bulaştırırız’ düşüncesi içerisindelerdi. Kasıtlı veya kasıtsız henüz net değil ama Ukrayna’nın kendi s-300 hava savunmalarının füzesinin bir parçası Polonya’ya düştü. Bunu dünden beri biliyoruz.”
‘Dünya liderlerinin sağduyulu davranışı bugün önemli bir süreci engellemiş oldu’
Füzenin düşmesini Litvanya, Letonya, Estonya, Polonya gibi ülkelerle birlikte NATO’ya müracaat bahanesi gibi düşünüldüğünü dile getiren Adıbelli, “Başından beri bu eski Sovyet coğrafyası olan ülkelerin bu Sovyetler Birliği ile ilgili geçmişleri nedeniyle Rusya'yla hesaplaşma arayışı var. Onun için bu hesaplaşmayı da NATO yapsın diyorlar. Böyle bir mantık var. Aslında bu ülkelerin NATO’ya girişleri de bu nedenle. Dolayısıyla bu bundan sonra NATO içinde bu ülkelerin de durumu konumu tartışılabilir. Bunlar daha NATO’ya girerken itirazlar vardı, ‘Acele ediyoruz, Bu Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini henüz almayalım, bekleyelim’ diyenler olmuştu. Fakat o zaman apar topar alındılar. Şimdi burada da görüyorsunuz. NATO’yu bir şeylere yönlendirmeye çalışıyorlar. Ancak gerçekten dünya liderlerinin sağduyulu davranışı bugün önemli bir süreci engellemiş oldu. Bu süreç şuydu; NATO bir şekilde bu işe bulunmasaydı, bu savaş 3. Dünya Savaşı’na ve Avrupa'da sonu gelmeyen bambaşka bir savaşa dönerdi. Bunun bir ucu da Asya-Pasifik'e yansırdı. Ancak eğer savaşın başında böyle bir şey olsaydı ABD buna hemen atlar, hemen bu işe NATO'yu katardı” dedi.
‘Türkiye müzakereler için önemli ve meşru bir yer olarak kabul ediliyor’
ABD’nin ‘ısrarla bu füzelerin Rusya'dan ateşlenmediğini söylemesinin’ iki şey gösterdiğini söyleyen Adıbelli, “Birincisi sahada gerçekten ateşlenmediği durumu. Diğeri de ABD’nin artık çatışmayı değil, uzlaşmayı gündemine almış olmasını. 2023 bence çatışma değil, uzlaşma yılı olacak gibi gözüküyor. Rus istihbarat servisiyle ABD istihbarat servisinin MİT’in ev sahipliğinde Ankara'da bir araya gelmeleri bence çok önemli bir gelişme. Bu da Türkiye'nin barış ve müzakereler için önemli ve meşru bir yer olarak kabul edildiğinin ve somut gerçeklik olarak ortaya çıktığının göstergesi. Önümüzdeki baharda Diplomasisi Forumu var. Burada olası bir görüşme sergilenebilir. Dolayısıyla ben bugünkü bu saldırı, füzenin düşmesi durumunun ilerdeki günlerde daha iyi tetkik edileceğini, belki bir araştırma komisyonunun kurulacağını düşünüyorum. Çünkü bu ne kadar ABD ve NATO Rusya’nın saldırmadığını söylese de tarafların Polonya'yı ve Ukrayna'yı bunları ikna etmesi mümkün değil. Ancak bir komisyon kurulur ve resmi bir tespitte bulunurlarsa herhalde onlar da rahatlayacaktır veya ikna olacaklardır” ifadelerini kullandı.
‘NATO ülkesinde taş düşse dahi bunu bir şekilde bahane edecek ülkelerin hazır beklediğini görüyoruz’
Polonya’ya füze düşmesinin diğer bir önemine dikkat çeken Adıbelli, “Bu olay bize bir tehlikeyi gösterdi. Bundan sonra bu tür provokasyonlar devam edecek. NATO ülkesinde taş düşse dahi bunu bir şekilde bahane edecek ülkelerin hazır beklediğini görüyoruz. Bu da NATO’nun önündeki en büyük tehlike. Özellikle Avrupa'daki ufak ülkelerin NATO’nun kendi istikrarını tehlikeye atıcı birtakım adımlar atma ihtimalleri yüksek ve bunun da NATO’da gündeme geleceğini düşünüyorum. Şimdi NATO izliyor, ABD izliyor ve diyor ki adamlar ‘Radarda Rusya’dan fırlatılan böyle bir füze yok’. Dolayısıyla buna rağmen hâlâ ‘Bu füze fırlatıldı’ reklamı yapılıyor. Umarım barış sürecine etki etmez. Bunu önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz” dedi.