Radyo Sputnik’te Meliha Okur’la Anlat Bana programına konuk olan Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifter, tartışmaların faiz ve kur sarmalında döndüğü ekonomi politikalarını değerlendirdi.
Çifter, “Faizleri indirdik ama krediye yansımadı. Çünkü faizin belirleyici risk primi de var. Bizim mevcut kendi risk primimiz düşmeden kredi faizlerini aşağı indirdiğimiz için şu anda Türkiye’nin CDS’leri 770-780 bandında. Hatta 900’e çıktığı da oldu. Yani ekonomi politikası araçları kullanılırken zamanlama diye bir kavram var. Bir şeyi doğru zamanda yapmadığınızda bu politikanın sonuçları da yanlış oluyor. Türkiye aslında faiz indirimlerine çok erken başladı. Eylül 2021’de dolar kuru 8 lira civarındaydı. Bugün ise 18 lira 50 kuruş düzeyinde. Bunun dışında; bireysel kredi faizlerine baktığınızda bir yükselme söz konusu. Ticari kredi faizleri aşağı gelse de birçok firma finansmana ulaşmada zorluk yaşıyor. Aslında likidite krizine doğru gittiğimizi söyleyebiliriz. Hükümet göründüğü kadarıyla mevcut durumu Kredi Garanti Fonu ile aşmaya çalışıyor. KGF üzerinden bir nevi düşük faizli ve uzun vadeli kredi verme amacı güdülüyor. Bu kredi garanti fonunun diğer kredilerden farkı; kredi değerlendirme sürecinin çok hızlı olması ve kriterlerin daha gevşek olması. Eğer faizi doğru zamanda indirebilseydik belki de şu anda bu tür sorunlarla karşılaşmayacaktık” ifadelerini kullandı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın iş dünyası ile bir araya geldiği Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye sanayisinin çıkış yolunun katma değerli üretim ve kapasite kullanım oranından geçtiği ifadesini de yorumlayan Çifter, “Katma değerli üretim için mevcut yatırımlarımızı teknolojiye ve teknoloji üretebilecek alanlara yönlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir yatırım yapmadan bu hedeflere ulaşamayız” dedi.