PKK, PYD/YPG ve FETÖ terör örgütlerine verdiği destek dolayısıyla İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularını veto edeceğini açıklayan Türkiye, Madrid’de gerçekleştirilen NATO zirvesinde iki ülke ile birtakım taahhütlerin bulunduğu bir anlaşma imzalayarak kararını değiştirdi.
İmzalanan 10 maddelik mutabakat metni “Türkiye, NATO’nun Açık Kapı politikasına uzun zamandır devam eden desteğini teyit eder ve Madrid Zirvesi’nde Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmak üzere davet edilmelerine desteğini ifade eder” ifadeleriyle son buldu. Anlaşmada, İsveç ve Finlandiya’nın PKK, YPG/PYD ve FETÖ’ye karşı atacağı adımlar yer aldı, iki ülkenin Türkiye’ye yönelik savunma sanayi ambargolarını kaldırdığı teyit edildi.
‘ABD ve NATO bugüne kadar terör örgütleri ile ilgili verdiği hiçbir taahhüdünü yerine getirmedi’
Milat gazetesi köşe yazarı Ufuk Coşkun, Türkiye’nin bu kararını Sputnik’e değerlendirdi. “Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine vetosunu verilen taahhütler üzerinden geri çekmesini olumlu değerlendirmiyorum” diyen Coşkun, şunları söyledi:
“Mutabakatta yer alan maddelere bir itirazım yok onlar bir kazanım olarak köşede durabilir. Ancak Türkiye NATO’nun tüm terör örgütlerini çekip çeviren kurum olduğu gerçeğini ıskalıyor. Özellikle ABD ve NATO bugüne kadar terör örgütleri ile ilgili verdiği hiçbir taahhüdünü yerine getirmedi. Bunun örneğini Rusya’da da gördük. Mesela Minsk anlaşmalarını hiçe sayan bir NATO var. Adım adım Rusya’nın ulusal bağımsızlığını tehlikeye sokan sürecin baş aktörü de NATO’dur. Bu gerçekleri Türkiye iyi değerlendirmelidir. Türkiye’nin özellikle Rusya’ya karşı bir cephe olarak açılmak istenen İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik sürecine izin vermesini de manidar buluyorum. Biz neden Rusya’ya karşı açılan cephenin bir aktörü oluyoruz?”
‘Türkiye artık tarafını net bir şekilde belirlemelidir’
“ABD’nin binlerce TIR silahı PYD/YPG’ye gözlerimizin önünde sevkiyat yaptığını göz ardı etmeyelim” diye devam eden Coşkun, şunları ekledi:
“ABD ve NATO’nun bölgemizdeki üslerine baktığımızda bu sürece Türkiye’nin nasıl onay verdiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Türkiye artık tarafını net bir şekilde belirlemelidir. Türkiye halen bocalıyor. Avrasya ve Atlantik arasında daha henüz net bir karar verememiş bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Atlantik ittifakı kanlı kaos sisteminin bir parçasıdır. Bütün bölgemizde, İslam coğrafyasında ve dünyanın birçok farklı bölgesinde yol açtığı tahribat ortada duruyor. Milyonlarca sivil insanı katleden, sömüren bir Atlantik ittifakı söz konusu. Diğer taraftan Rusya ve Çin’le yeni bir dünya kuruluyor. Türkiye duruşunu ve tavrını artık net bir şekilde belirlemelidir. Kendini Atlantik karşıtı sistemde konumlandırarak yönünü Avrasya’ya çevirmelidir. Emin olun Atlantik ittifakı çöküşün eşiğinde ve bu ittifakın Türkiye’ye sağlayacağı hiçbir yarar yoktur. Buna rağmen biz halen NATO’nun önünü açan birtakım adımların atılmasına öncülük ediyoruz.”