Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında, iki ülkenin NATO üyelik süreçleri hakkında üçlü memorandum imzalandı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ve İsveç Dışişleri Bakanı Anne Linde imza attığı memorandumda Türkiye; İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka üyeliklerine yeşil ışık yaktı.
10 maddelik mutabakat metni “Türkiye, NATO’nun Açık Kapı politikasına uzun zamandır devam eden desteğini teyit eder ve Madrid Zirvesi’nde Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmak üzere davet edilmelerine desteğini ifade eder” ifadeleriyle son buldu. Anlaşmada, İsveç ve Finlandiya’nın PKK, YPG/PYD ve FETÖ’ye karşı atacağı adımlar yer aldı, iki ülkenin Türkiye’ye yönelik savunma sanayi ambargolarını kaldırdığı teyit edildi.
Biden’dan tebrik
Anlaşmaya ilk tebriklerden biri ABD Başkanı Joe Biden’dan geldi. Biden, paylaşımında, "Üçlü muhtıra imzaladıkları için Finlandiya, İsveç ve Türkiye'yi tebrik ediyorum. Bu, NATO'nun Finlandiya ve İsveç'e davetinde çok kritik bir adımdır ve ittifakımızı güçlendirip kolektif güvenliğimizi arttıracaktır. Zirveye (NATO Zirvesi) başlamak için çok güzel bir yol. Harika bir başlangıç" ifadelerine yer verdi.
Kosaçev: Anlaşmanın arkasında Washington var
Rusya Federasyon Konseyi Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev de Biden'ın Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki mutabakat nedeniyle yaptığı coşkulu tebriklerin anlaşmanın arkasında Washington'un bulunduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. Kosaçev, "NATO zirvesinden bir gün önce ABD ve Türkiye liderleri telefonda görüştü, Associated Press'in ABD yönetimindeki kaynağı da Washington'un üç ülke arasında müzakere sürecinde anahtar rol oynadığını itiraf etti. Hiç şüphemiz yoktu. ABD için birçok şey tehlikedeydi" dedi.
Erdoğan ve Biden yüz yüze görüşecek
Madrid’e hareket etmeden önce Biden ile telefon görüşmesi yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün saat 18.45’te de yüz yüze görüşme yapacak.
Üyelikler parlamentolarda oylanacak
NATO toplantısında bugün İsveç ve Finlandiya'yı NATO'ya katılmaya davet için karar alınıyor. İlerleyen süreçte NATO üyesi ülkelerin parlamentolarında iki ülkenin katılımın onaylanması ile de İsveç ve Finlandiya’nın ittifak üyelikleri resmiyet kazanacak.
‘Veto kozuyla Ege ve Akdeniz'de bazı kazanımlar sağlayabilirdi’
Anlaşmanın imzalanmasının ardından sosyal medyada #TürkiyeKazandı etiketiyle paylaşımlar yapıldı. Peki, uzmanlar bu mutabakatı nasıl değerlendiriyor?
ATA (Asya-Türkiye-Avrupa) Platform Direktörü Dr. Volkan Özdemir, şunları ifade etti:
“Türkiye'ye 70 yıllık NATO üyeliği boyunca hiçbir zaman NATO’nun siyasi kararlarında veto yetkisini kullanmadı. Bunda da kullanmayacağını sarf edilen sözlere rağmen tahmin ediyordum. Nitekim sonuç beni şaşırtmadı. Bunun karşılığında mutabakatla İsveç ve Finlandiya'nın PKK'yla ilişkisine yönelik bazı kazanımlardan bahsediliyor. Fakat ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Mutabakat zaptları uluslararası usul açısından zayıf metinlerdir. Bu ülkeler PKK'yı terör örgütü olarak tanısalar ne olacak? Suriye'de YPG’ye yardım yapmayacağız taahhüdünde bulunsalar ne olacak? Zaten çeşitli NATO üyeleri, başta ABD olmak üzere PKK'yı resmen bir terör örgütü olarak tanıyor. Fakat buna rağmen Ege'de veyahut PKK/YPG’ye karşı tutumlarını biliyoruz, destekliyorlar. Genel bir analizde zaten konu İsveç ve Finlandiya meselesi değil. ABD'nin bir genişleme planı var. Türkiye de iktisadi olarak bu kadar sıkışmış durumdayken ABD'yle siyasi bir tartışmaya girmek istemedi. Türkiye'nin önüne çok güzel bir kazanım geçmişti. Veto kozunu kullanarak hiç olmazsa Ege ve Akdeniz'de bazı kazanımlar sağlayabilirdi. Fakat bunlar gerçekleşmedi.”
‘Rusya-Türkiye ilişkileri etkilenmez’
Özdemir, Türkiye’nin bu kararının ardından Rusya ile olan ilişkilerinde çok büyük bir değişim olacağını düşünmediğini de ekledi:
“Bu elbette ki Rusya ve dünya barışı için olumlu bir gelişme değil. Fakat Türkiye de NATO içerisinde belirleyici bir aktör değil. Dolayısıyla ben ilişkilerin seyrinin değişeceğini düşünmüyorum. Çünkü birincisi Türkiye, Rusya karşı yaptırımlara katılmıyor. İkincisi de Rusya Türkiye'yi böyle bir ortamda daha fazla sıkıştırma yoluna gitmez.”
‘NATO'nun genişlemesi Türkiye’nin milli menfaatlerini tehdit ediyor’
Çalışmalarını Moskova’daki RUDN Üniversitesi'nde sürdüren siyaset bilimci Onur Sinan Güzaltan da NATO'nun genişlemesinin Türkiye’nin milli menfaatlerini tehdit ettiğini belirtti:
“Memorandumda İsveç ve Finlandiya, PKK/PYD ve terör örgütlerine verdiği desteği sonlandıracağını taahhüt ediyor. Türkiye'de hükûmet en baştan beri bu şartları öne sürüyordu. Ve bugün bu şartların kabul edildiğini görüyoruz. Bu anlaşma hükûmetin pragmatik, denge siyasetinin bir sonucudur. Bu bir süreç... Türkiye’nin seçim sürecine girdiğini unutmamak gerekiyor. Hükûmet Batı’dan gelen baskıyı azaltmaya çalışıyor. Diğer yandan Türkiye ve Rusya arasında kuvvetli ilişkiler var. Dolayısıyla Ankara ve Moskova arasında bağların bu anlaşma nedeniyle kopacağını düşünmüyorum. Şahsen NATO'nun genişlemesinin Türkiye’nin milli menfaatlerini tehdit ettiği kanaatindeyim. İsveç, Finlandiya veya başka bir NATO ülkesinin yarın Türkiye’ye karsı terör örgütlerine destek vermeyeceğinin bir garantisi yok. Kaldı ki ABD onlarca yıldır Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerini destekledi ve desteklemeye devam ediyor. Sonuçta, bu memorandum geçici bir çözümdür... Jeopolitik menfaatleri uyuşmayan Türkiye ve NATO bağları er ya da geç kopacaktır.”
Gürdeniz: Atlantik baskılarıyla bu kadarmış
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz de “Küresel arenada asli güç ekonomik, askeri ve demografik gücün yansımasıdır. Ancak hepsinden önemlisi toplumsal ve siyasi irade gücüdür. Biz de eksik olan güç budur. NATO veto hakkımız Ege, Akdeniz ve KKTC için somut sonuçlara tahvil edilemedi. Atlantik baskılarıyla bu kadarmış” değerlendirmesinde bulundu.
‘Türkiye'nin elinde bu tip fırsatlar hep olacak’
Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal ise “Türkiye; Finlandiya ve İsveç'ten istediklerini hepsini almış durumda” diyerek şunları söyledi:
“Burada NATO'ya giriş kriterleri diyebileceğimiz yeni bir durum da oluştu. Artık NATO'ya girişin teröre karşı mücadelede bir ortak kriter oluşturması gerektiği söylenebilir. Burada İsveç ve Finlandiya’nı sözlerinin tutmaması durumunda bir garanti olmamasına yönelik eleştiriler var. Ama bu böyle olmaz. Mesela bu kararlardan yan çizmeye başlarlarsa, Türkiye de önümüzdeki günlerde mesela NATO’nun İsveç veya Finlandiya’ya bir konuşlandırma yapmasına şerh koyar. Dolayısıyla buradan kaçış yok. Çok kutuplu dünyada Batı bloku NATO'yu fonksiyonel bir hale getirip birçok amaçla kullanmak istediği için Türkiye'nin elinde bu tip fırsatlar hep olacak. Dolayısıyla Türkiye'ye yeter ki bunları sürekli kullanabilsin.”