In defence of communism (idcommunism) sitesine göre İsveç Komünist Partisi'nden (Sveriges Kommunistiska Parti/SKP) yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Bahar başında Seçim Komisyonu'ndan partimize gönderilen mesajda son 40 yıldır seçimlerde bizi temsil eden tanımın - İsveç Komünist Partisi- artık kullanılamayacağı söylendi. Tüm bu zaman boyunca şartlarda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen, Seçim Komisyonu bunun için bir diğer partinin kayıtlı tanımına benzemesini mazeret olarak gösterdi ki, o parti genel seçimlere katılmıyor bile."
'Sabotaj ve saldırı anlamına gelir'
Seçim Komisyonuna kararını gözden geçirmesi için derhal başvuruda bulunduğunu aktaran SKP, önceki seçimlere aynı isimle kayıtlı şekilde katılmasına rağmen, komisyondan yine benzer isimde başka partinin varlığı gerekçesiyle olumsuz yanıt aldığını belirterek şu vurguyu yaptı:
“Böylece partimizin seçimlere kendi adıyla katılma hakkı engellendi. Bunu, seçimlere katılma hakkımıza yönelik sabotaj ve saldırıdan başka bir şey olarak göremeyiz."
Oy pusulasında SKP kısaltması ve orak-çekiç amblemiyle yer alacak
Siteye göre aylarca süren bürokratik kafa karışıklığından sonra, yetkililer, partiye baş harflerinden oluşan SKP kısaltması altında seçimlerde yarışabileceğini bildirdi. 11 Eylül 2022'de komünistlere oy vermek isteyen İsveçlilerin tercihlerini SKP kısaltması ile orak-çekiç ambleminden yana yapabileceği belirtilen haberde, "Karl Marx ve Friedrich Engels'in Komünist Manifesto'yu yayımlamasının üzerinden 170 yılı aşkın süre geçtikten sonra, 'komünizm hayaleti' hâlâ burjuva sınıfına musallat olmaya devam ediyor" yorumu ihmal edilmedi.
'Sosyal Demokratların kendi ilkelerine ihaneti'
SKP, geçen ay NATO'ya katılma kararıyla ilgili Sosyal Demokrat Parti hükümetine tepki gösteren açıklama yayımlamıştı. Başbakanı Magdalena Andersson'un liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti'nin askeri tarafsızlıkla ilgili kendi kongre kararlarını ihlal ettiği belirtilen açıklamada, şu değerlendirmeye yer verilmişti:
"200 yıllık tarafsızlığı sona erdiren çarpıcı politika değişikliği, İsveç sermayesinin etki alanını güvence altına alma ve yurtdışındaki yatırımlarını savunma hedefleriyle bağlantılıdır. Kapitalist-emperyalist sistemin doğasındaki çelişkiler gereği sermayenin büyümesi için en kârlı yatırım ve koşulları araması kaçınılmazdır."