Rusya’nın Donbass operasyonunda Azov ve Aydar taburu gibi Ukraynalı neo-Nazilerin faşist saldırıları sürerken, bu taburlara ‘yardım için’ bölgeye giden ‘Gürcü lejyonlar’, Ruslara yönelik katliam itirafıyla tepki toplamaya devam ediyor.
Şimdilerde Batı medyasının ‘bir grup yabancı asker’ olarak lanse ettiği bu faşizan grup, en son Ukrayna’da elleri bağlanmış biçimde yolda yatan Rus askerlerinin başına ateş ettikleri görüntüler ile gündeme gelmişti. Bunun üzerine Gürcistan lejyonunun komutanı Mamuka Mamulaşvili, bir canlı yayın sırasında, bunu yapanın kendi emrindeki Gürcü askerler olduğunu doğruladı.
Rus askerlerini esir almak yerine bağlayarak öldürüyorlar
Savaş suçu işlediklerini itiraf eden Mamulaşvili ayrıca, Rus askerlerini esir almayacaklarını belirterek, “Onların ellerini ve kollarını bağlıyoruz. Rusya askerlerinden bahsediyorum. Onları esir almayacağız” şeklinde konuştu. Mamulaşvili’nin bu sözleri, Rus askerleri esir almaktansa onları öldürmeyi seçecekleri anlamına geliyor.
Tarihte Gürcü lejyonları nasıl anılmıştı?
Kökenleri, İkinci Dünya savaşında Hitler tarafından üstün ırk olarak kabul edilen ‘aryan sınıfına’ dahil edilmelerine dayanan ana Gürcü lejyonlar, Nazi ırk teorisyeni Alfred Rosenberg'in yardımcıları olan Alexander Nikuradse ve Michael Achmeteli gibi birçok Gürcü bilim adamının da içinde olduğu bir oluşum olarak tarihte yerini almıştı. Aralık 1941'de kurulan ve en az 30 bin askerden oluşan ana Gürcü lejyonu, Batı Ukrayna'da eğitim alarak İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman silahlı kuvvetleri bünyesinde Sovyetler Birliği’ne karşı savaştı.
Peki ‘insan hakları savunuculuğu’ yapan Batı dünyası ve medyası, tüm deliller ile itiraflar ortadayken savaş suçu işlediklerini açıklayan Gürcü lejyonlara neden sessiz? Daha önce de aynı sessizliği korudukları örnekler var mı? Gazeteci M. Birol Güger, Gürcü lejyonunun amaçlarını, Mamulaşvili’nin itirafı çerçevesinde Sputnik’e değerlendirdi.
‘Lejyon, neo-Naziler ile eylem birliği içinde’
Gürcü lejyonların neo-Naziler ile bağlarına dikkat çeken Güger şu ifadeleri kullandı:
“Mamulaşvili’nin röportajlarına baktığımızda, radikal görüşlere sahip veya aşırı sağcı örgütlerle bağları olan üyeleri aralarına almak istemediklerini, aşırılıkçılardan kaçındıklarını söylüyor. Kendisi, Rus-Gürcü savaşında yara almış. Rusya'ya yönelik derin ve tarihsel bir nefrete sahip olduğunu anlıyoruz. Batı basınında kendisine yönelik büyük bir ilgi var. Florida'daki bir cinayete karıştıktan sonra Ukrayna'ya geçen eski ABD'li asker Craig Lang, Norveçli neo-Nazi Joachim Furholm, Avustralyalı neo-Nazi Ethan Tilling ve benzer görüşe sahip lejyonerlerin Mamulaşvili tarafından komuta edilen Gürcü Ulusal Lejyonu'nu (GNL) ziyaret ettiklerine dair görsel kanıtlar mevcut. Bu saydığımız isimler, Ukrayna'daki Nazi grupları ile yakın ilişkilere sahip, ancak GNL ile aralarında organik bir ilişki, ideolojik bir yakınlık vardır diyebilmek ya da bunu reddedebilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Şu anda söyleyebileceğimiz tek şey eylem birliği içinde olduklarıdır.”
‘Batı ana akım basını bu konuda sabit ‘ahlak’ ölçütlerine sahip değil, çıkarlarına uyduğu sürece güzeller’
‘İnsan hakları savunuculuğu’ yapan Batı dünyasının savaş suçunu itiraf eden bir gruba karşı sessizliğini korumasının daha önce de örneklerinin yaşandığına dikkat çeken Güger, “Nusra Cephesi, 2012 yılında Suriye’de ilk ortaya çıktığında, Amerikan basınında haklarında övgü dolu güzellemeler yapılıyordu. Ne de olsa eli kanlı bir diktatöre karşı savaşan kahraman mücahitlerden teşekküldü. Vahşetin boyutları arttıkça ifadeler değişmeye başladı. Şimdi aynı olay sil baştan Ukrayna’da tekerrür ediyor. Gürcü lejyonlarının sözde kumandanı Mamulaşvili; hani şu Rus askerlerini esir almayacağız diyen, elleri bağlı askerlere ateş ederken görüntüleri çıkan, işkence iması yapan Gürcü lejyoner; onun için de bugün aynı güzellemeler yapılıyor. Batı ana akım basını bu anlamda sabit ‘ahlak’ ölçütlerine sahip değil. Çıkarlarına uyduğu sürece güzeller” dedi.
‘Başlıca çıkar, para kazanmak’
Gürcü lejyonlarının Ukrayna’daki başlıca çıkarının diğer pek çok yabancı savaşçı grubu gibi para kazanmak olduğuna dikkat çeken Güger, “Savaşların özelleştirme yoluyla resmi orduların tekelinden çıkarılmasıyla ortaya hacmi milyarlarca dolar ile ölçülen son derece iştah kabartıcı bir ‘özel savaş endüstrisi’ çıktı. Dünyanın hemen her bölgesinde faaliyet gösteren yerel ve uluslararası savaş şirketleri, tüm dünyada varlığını hissettiren ekonomik bunalımla birlikte cephelere adam temin etme konusunda en ufak sorun yaşamıyorlar. Güçlü devletler, paralı askerleri daha çok ekonomik nedenlerle tercih ederken, gelişmekte olan devletler onları üstün deneyimleri ve harp yetenekleri için kullanıyor” şeklinde konuştu.