Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV), KONDA ve SAM işbirliği ile 'Türkiye’de Bir Arada Yaşarız' adlı araştırmasını kamuoyu ile paylaştı. Araştırmaya danışmanlık yapan Sosyolog Prof. Ferhat Kentel, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu. Prof. Kentel, “Karşıt düşüncedeki insanlar bir araya geldikleri zaman birbirlerini anlama potansiyeli çok yüksek. Çünkü sorunlar ortak” dedi.
Prof. Ferhat Kentel’in yorumlarının satırbaşları şu şekilde:
Prof. Ferhat Kentel’in yorumlarının satırbaşları şu şekilde:
‘’Raporu hazırlarken bizi iyimser olmamıza iten önemli konu kutuplaşma ve sosyal adaletsizlik meselelerine rağmen çoğunluk hali bir şekilde gündelik hayatta kendisine bir yol buluyor. Karşıt düşüncedeki insanlar bir araya geldikleri zaman birbirlerini anlama potansiyeli çok yüksek. Dindar kadın ve seküler kadın yan yana geldikleri zaman ikisi de ortaklaşa ataerkil şiddetten dolayı çok rahat bir araya gelebiliyorlar ve bunu konuşup düşüncelerini paylaşabiliyorlar’’
Araştırmadaki sorulardan: Bugünkü huzursuzluğun sebebi nedir?
Toplumun yüzde 71’i ‘geçmişten kalan acılar bugünkü huzursuzluğun en önemli sebebi’ diyorlar ve bu oran Kürtlerde yüzde 79’a çıkıyor. Daha mağdur olanlar, toplumda daha fazla baskı görmüş olanlarda bu oran yüksek çıkıyor. Büyük çoğunluk ‘geçmişten kalan sorunlarımız var’ diyor ama diğer büyük çoğunluk ‘aman bu sorunları tekrar açıp konuşmayalım’ diyor. Düğüm burada. Bu yüzleşmenin, bu konuları açmanın gayet usturuplu bir dille kavga etmeden, kendi kendimizle barışmak üzere bir dil üretebilirsek muhtemelen bu konuları açmayalım diyenler de tatmin olacaklardır çünkü onlar da biliyorlar ki bu toplumun genlerinde çok fazla acı birikmiş. O sorunlarla yüzleşip rahatlayalım ama kimseyi kırmadan. Mağdur olmuş insanlar, ‘sizin yüzünden başımıza bunlar geldi’ derse konuya hakim olanlar daha savunmacı bir mekanizmaya çekilip reddedeceklerdir. Toplum geçmişteki acılarıyla yüzleşmeli mi? sorusuna ‘tekrar aynı konuları açmanın bir faydası yok’ diyenlerin oranı da yüzde 76 çünkü korkuyor. Şuan ki zeminin, altının boşalmasından korkuyor.”
‘Unuttuğumuz sınıf meselesi aslında toplumun hâlâ aklında'
“Türkler ve Kürtler, Aleviler ve Sünniler, Dindarlar ve Laikler sosyal adalet meselesi ve sınıfsal adalet meselesi konusu etrafında buluşabilmenin işaretidir. Aleviler memleketin en önemli sorununu sosyal adalet diyor ve Sünni de aynı şeyi söylüyor. Sosyal adaletin ön plana çıkıyor olması belki de çok unuttuğumuz sınıf meselesi aslında toplumun hala aklında ve bu konuyu öne çıkartıyorlar.”
‘Benim başörtümü yasaklarsanız bütünlüğüm parçalanıyor'
“Sol kesim Türkiye’de sınıf meselesinden bahseden siyasi hareket. Devrimci ve İslamcı gruplar 1980 sonrası bu dili çok fazla kullandılar mesela ‘Türkiye’nin kara çocukları’ gibi dergiler vardı. Belki de sınıf meselesi yerine kültürel kimlik meselesinin konuşuluyor olması belki de yönetmenin de en kolay yolu. Alevi – Sünni ya da Türk – Kürt meselesinde boğuşursak ve azınlık olduğumuz için de dayak yersek diğer taraftan karlarına kar katan insanlar işlerini çok daha rahat yürütürler. Sol kesime vurduğunuz zaman sosyal adaletten bahsedecek kimse kalmazsa kenarda kalmaya devam ederiz. Alevi olarak Cem evinde hakkım var, Kürt olarak Kürtçe bilme hakkım var ya da başörtüsü takma hakkım gibi birçok hakkım var. Devletten şimdiye kadar sürekli birtakım ayrımcılıklar yapılmış kültürel kimlik meselelerinde. Benim başörtümü yasaklarsanız benim bütünlüğüm eksiliyor, bütünlüğüm parçalanıyor. Başörtüm için mücadele ediyorum ama çaresizliğin ürettiği bir kimlik aslında bu. Haksız değil ama çaresizlikten kaynaklı bir durum.”