Radyo Sputnik’te konuşan bilişim uzmanı Füsun Sarp Nebil, Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) Türk Telekom hisselerini alışını ve OTAŞ’ın tasfiyesini Ali Çağatay’la Seyir Hali programından anlattı.
Nebil, OTAŞ’ın tasfiyesini ve Ticari Sicil Gazetesi’ndeki sermaye değişimlerini “8 Mart’ta Ojer Telekomünikasyon A.Ş. yani OTAŞ tasfiye edilmiş. Ticari Sicil Gazetesi’nden görüyoruz. Bu detayı incelerken şunu görüyoruz. Bu şirket çok rahat davranmış. Devamlı olarak sermaye arttırıp azaltmış. Bankadan kredi alacağı dönemde arttırmış fakat aldıktan sonra azaltmış. Azaltırken de bir takım prosedürler var. Yeminli mali müşavirin ‘azaltabilir, alacakları bunun daha altında’ gibi raporlar vermesi lazımdır. Aynı dönemde bankaya dört milyar dolar cinsinden borcu var. Gayet rahat davranmış, kimse kontrol etmemiş mi? Bilmiyoruz, sormadan edemiyoruz” diye yorumladı.
‘Türk Telekom bugün dörtte bir değerine düşmüş’
Nebil, seneler içerisinde Türk Telekom şirketinin hisse fiyatlarının nasıl değiştiğini şu şekilde inceledi:
“Yoksa bu firma emanetçi miydi? Çünkü 2 milyar TL sermayesi varken 11 milyar dolar değeri olan Türk Telekom’un yüzde 55’ini satın alabiliyor. Biz yüzde 55’ini almaya kalksak ‘çevirecek gücün var mı’ diye hesap sorarlar. Halbuki böyle bir şey olmamış. Bu firmanın bu güçte olmadığı çok ortadadır. Olmadığı gibi arada bankalar kredi verirken neye göre vermişler? Türk Telekom hisselerinin rehin verilmesiyle vermişler. Türk Telekom hisselerine sahip olmadan, parasını ödemeden nasıl bu hisseleri rehin verebiliyor? Bu da ayrı bir soru işaretidir. Bu soruları niye soruyoruz? Bugünkü durumu anlamak için. Bankaların 1.65 milyar dolar gibi bir paraya ikna olmaları şaşırtıcı, gerçi başka şansları da yok. Çünkü Türk Telekom değer kaybetti. Eğer 2008’de borsaya açıldığı günkü değerine bakarsanız Türk Telekom bugün dörtte biri değerine düşmüş. Dolayısıyla borsada hisseleri üzerinden Türk Telekom’un ne kadar ettiğini hesaplarsanız 1.65 milyar dolar yüzde 55 için mantıklı ama bankalar 2013’te buraya 4.75 milyar dolar kredi verdi. Üstüne faizini de düşünün bu paranın, o yıllardan bu yıllara ödenmediği için büyük bir paradır. 1.65 milyar dolar bankalar için anlamsız bir para, nasıl ikna ettiklerini sorgulamak lazımdır.”
‘2026 yılında sona eren şey Türk Telekom’un kendisi değildir’
Nebil, 2026 yılında sona erecek Türk Telekom’un imtiyaz hakkını “2026 yılında sona eren şey Türk Telekom’un kendisi değildir. Türk Telekom’u satmışlar ama ikincisi bu haberleşme işleri devletin stratejik işi olduğu ve frekans gibi konularda kıt kaynak olduğu için devlet buna imtiyaz veriyor. 180 yıldan bu yana kurulmuş olan şebekemiz ve altyapımız var, şimdi fiberler eklendi. Bu kabloların kullanım imtiyazını verdi. 2026 yılında devlet ‘artık bu altyapıyı işletme imtiyazı Turkcell’in, Vodafone’un ya da başka şirketin’ diyebilir. Bu da değerlerin belirlenmesinde önemli bir faktördür” diye açıkladı.
‘Manzaraya bakınca çok kıymetli bir şirket görüyoruz’
Türk Telekom ve Turkcell’in kıymetini vurgulayan Nebil, devletin bu şirketleri neden devraldığını “Devlet bunu niye alıyor? Manzaraya bakınca çok kıymetli bir şirket görüyoruz. 81 ilde, Turkcell için de geçerli bu söylediklerim. Biliyorsunuz Turkcell’i de Varlık Fonu’na aktarmaya çalışıyorlar. Bu iki şirketin 81 ilde kurulu bir örgütü var: Hem kendi örgütleri hem de bayi sistemi. Bu şirketlerin yaptığı alımlar dev, büyük bir ekosistemdir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni AKP kaybettiği zaman içindeki çalışanlar nereye gittiler? Biz bunları PTT’de, Ulaştırma Bakanlığı’nda, THY’de ve bir sürü bakanlıkta görüyoruz. Bütün bunlara iş sağlaması gerekiyor, AKP’nin stili bu” diye belirtti. Nebil, hükümetin haberleşmeyi kontrol altına alma çabası olduğunu ifade etti.