Dünyada kalp hastalıklarından sonra görülen en sık ölüm nedeni kanser. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2020 istatistikleri, dünyada her 5 kişiden 1’nin hayatı boyunca kansere yakalandığını, her 8 erkekten 1’inin ve her 11 kadından 1’nin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor.
Dünyada her yıl yaklaşık 15 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 175 bin kişiye kanser tanısı konulduğu da son verilere yansıdı. Her ne kadar kanser tanısı alan hasta sayısı artsa da, teşhis ile tedavisinde yaşanan gelişmeler ve düzenli yapılan taramalar sayesinde uzun yıllar sağlıklı yaşam sürebilen kanserli hasta sayısı da giderek artıyor.
Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, kanser tedavisinden başarılı sonuç alınmasında erken teşhiste kilit rol oynadığına dikkat çekerek kanserin önemli sinyallerini ve yapılması gerekenleri anlattı.
‘Erken teşhis edilen pek çok kanser türünde artık tam şifa sağlanabiliyor’
Teşhisin erken konulmasının taşıdığı önemden bahseden Yazar, “Düzenli taramalar yaptırarak ve belirtileri dikkate alıp zamanında hekime başvurarak kanserin erken teşhis edilmesini, böylece tedavideki başarı şansını arttırabiliriz. Günümüzde erken teşhis edilen pek çok kanser türünde artık tam şifa sağlanabiliyor veya hastanın uzun yıllar sağlıklı yaşaması mümkün olabiliyor. Yeter ki düzenli taramalar aksatılmasın, kanser belirtilerinde zaman kaybetmeden hekime başvurulsun” açıklamasında bulundu.
Öksürük
Kış aylarında ve pandemide öksürük en sık Kovid-19 enfeksiyonu, nezle ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle geliştiğini vurgulayan Yazar, “Ayrıca reflü, bazı tansiyon ilaçları, astım ve daha pek çok etken öksürüğe yol açabiliyor. Ancak dikkat! Özellikle kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonundan kaynakladığı düşüncesiyle ihmal edilebilen öksürük, akciğer kanserinin önemli bir belirtisi de olabiliyor! Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, özellikle solunum yolu enfeksiyonlarından sonra dört hafta geçmesine rağmen öksürüğün dinmemesi halinde mutlaka hekime başvurmak gerektiği uyarısında bulunarak, “Sigara içme öyküsü olan ve enfeksiyon olmadan öksürük yakınmaları başlayan kişilerde de akciğer kanserini düşünerek tetkik yapılıyor” dedi.
Kanama
Yazar, kanamaların tek nedeninin kanser olmayabileceğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Vücudumuzun değişik yerlerinde kanamalar olabiliyor ve bu sorunun nedeninin mutlaka belirlenmesi yaşamsal önem taşıyor. Çünkü pek çok nedenle oluşabilen kanama kanserin de habercisi olabiliyor. Kusmayla birlikte seyreden kanama mide kanserini düşündürürken, kanlı balgam akciğer ve solunum yolları kanserini akla getiriyor. İdrar yollarında görülen kanama da mesane, üreter ve böbrek kanserinden dolayı gelişebiliyor. Bunların yanı sıra rektal, bir başka deyişle makatta oluşan kanama bağırsak kanseri, vajinal kanama da rahim ağzı ya da rahim kanseri sonucu oluşabiliyor.”
Ses kısıklığı
Kış aylarında ses kısıklığı en sık grip ve faranjit gibi solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklansa da, reflü ile poliplerin yanı sıra sigara tüketimi gibi daha pek çok etkenin de bu soruna neden olabildiğini söyleyen Yazar, ses kısıklığının aynı zamanda gırtlak kanserine de işaret ettiğini belirtti. Yazar, ses kısıklığının 3-4 haftadan uzun sürmesi durumunda mutlaka kulak, burun ve boğaz muayenesi olunması gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle de sigara içen kişilerde başlayan ses kısıklığı gırtlak kanserini daha fazla aklımıza getirmemize neden oluyor” dedi.
Kilo kaybı
Yazar, altta yatan etken böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, kronik bronşit, tiroidin fazla çalışması, diyabet ve bağırsak emilim bozukluğu gibi faktörlerin yanı sıra kilo kaybının kanserin de belirtisi olabileceğini söyleyerek, “Kilo kaybı belli bir kansere özgü olmayıp birçok kanser türünde görülebilen bir belirtidir” dedi.
Ağrı
Yazar, kanserin türüne göre ağrı olan bölgenin değiştiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Ağrı vücudumuzun alarm sistemi gibi çalışıyor ve yolunda gitmeyen bir durum olduğunu gösteriyor. Pek çok hastalığın yanı sıra ağrı kanserin de önemli bir belirtisi olabiliyor. Geçmeyen karın ağrılarına özellikle kilo kaybı da eşlik ediyorsa; mide, kalın bağırsak veya pankreas kanserini düşündürebiliyor. Göğüs duvarındaki ağrı akciğer kanseri veya akciğer zarı kanseri (mezotelyoma) kaynaklı olabiliyor. Geçmeyen baş ağrıları beyin tümörlerine işaret edebiliyor. Son zamanlarda gelişen, geçmeyen ve aynı yerde sabit kalan kemik ağrıları ise kanser yayılımına bağlı oluşabiliyor.”
Deri değişiklikleri
Ciltte özellikle güneş gören yerlerde başlayan kabarık veya tam aksine çöküntü halindeki oluşumlar cilt kanseri açısından değerlendirildiğini söyleyen yazar, “Derinin en sık rastlanan kanserleri olan sküamöz hücreli ve bazal hücreli kanserler, bu türden belirtilerle kendilerini gösteriyor. Derinin en önemli kanseri olan melanom ise çoğunlukla benlerde oluşuyor. Benlerdeki simetrinin bozulması, renk değişikliği (alacalı bir hal alması), ben kenarının düzensizleşmesi, bende sulanma (ülser) ve ben çapının büyümesi durumunda melanomdan şüphelenilmelidir.” açıklamasında bulundu.
Yutma zorluğu
Yutma zorluğunun demir eksikliği anemisi, akalazya, enfeksiyon ve divertikül gibi nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, sorunun kaynağının kanser de olabileceğini belirten uzman, “Yutma zorluğu yapabilen kanserler arasında yemek borusu kanseri, mide kanseri, yutak kanseri ve yemek borusuna dışarıdan bası yapan kanserler (akciğer kanseri, lenfoma, timoma) yer alıyor. Dolayısıyla yeni gelişen yutma zorluğunda mutlaka hekime başvurmak gerekiyor.” dedi.
Şişlikler
Yazar, vücutta fark edilen her türlü şişliğin dikkate alınması ve zaman kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğini belirterek, “Şişlikler kanserin türüne bağlı olarak ağız içinde, kaslarda, kemiklerde, deride, memede veya testislerde gelişebiliyor. Örneğin memede yeni oluştuğu fark edilen kitle meme kanserini düşündürüyor. Erkeklerde testislerdeki şişlikler de testis kanserinin belirtisi olabiliyor. Ağız içinde oluşan şişlikler ağız kanserine işaret ederken, derideki şişlikler deri kanserinin, kaslardaki şişlikler ise sarkomun habercisi olabiliyor” dedi.
İyileşmeyen yaralar
İyileşmesi uzun süren veya iyileşmeyen yaraların mutlaka tetkik ve takip edilmelerinin büyük önem taşıdığını söyleyen uzman, derideki iyileşmeyen yaraların diyabet hastalığının yanı sıra cilt kanserinden de kaynaklanabileceğine dikkat çekti. Ayrıca Yazar, ağız içerisinde aft şeklinde gelişip büyüyen ve iyileşmeyen yaraların da ağız içi kanserine işaret edebileceğinin altını çizdi.
Anemi (Kansızlık)
Aneminin ya da diğer adıyla kansızlığın Türkiye’de çok sık rastlanan bir hastalık olduğunu ifade eden Yazar, “Bu pek çok nedenden kaynaklanıyor ve en sık demir eksikliği sebebiyle oluşuyor. Erkeklerde ve menopoz sonrasında kadınlarda demir eksikliğine bağlı gelişen aneminin mutlaka tetkik edilmesi gerekiyor. Çünkü mide ve kalın bağırsak kanserleri kendilerini ilk olarak demir eksikliği anemisiyle gösterebiliyor” dedi.