Bölünmüş Kıbrıs'ta Güney'in tek taraflı enerji faaliyetleri Ankara açısından gerilim kaynağı oluştururken, ABD'de Pasifik odaklı, çevre gündemli Joe Biden yönetiminin Doğu Akdeniz Boru Hattı (EastMed) projesinden desteğini çektiğini İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a iletmesi sonrası yeni soru işaretleri doğdu.
Son olarak Ankara'nın siyasi, ekonomik, askeri ortağı Katar'ın devlet şirketiyle Güney Kıbrıs'ın tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge'de (MEB) petrol ile gaz aramak ve üretimi paylaşmak için anlaşma imzalamasıyla gündem olan ExxonMobil'in Güney Kıbrıs CEO'su Varnavas Theodossiou, Associated Press'in (AP) bu minvaldeki sorularını yanıtladı.
'Doğalgaz en az 2050 yılına kadar önemli bir enerji kaynağı olmaya devam edecek'
ABD merkezli enerji devinin Güney Kıbrıs sorumlusu, "Dünya sıfır emisyon hedefine ulaşmak için daha temiz yakıtlara geçerken, iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması kapsamında belirlenen bir dizi senaryoda gelecek 30 yıl boyunca tüm enerji kaynakları önemini korumaya devam edecek" dedi. Theodossiou, 'doğalgazın en az 2050 yılına kadar önemli bir enerji kaynağı olmaya devam edeceğini ve ada çevresinden çıkarılacak gazın boru hattı vasıtasıyla veya sıvılaştırılmak suretiyle gemiyle taşınarak yahut her ikisinin kombinasyonuyla piyasalara ulaştırılabileceğini' söyledi.
İlk parselde veri tahlili, ikinci parselde sismik araştırma
ExxonMobil ile ortağı Katar Enerji'nin Güney Kıbrıs MEB'indeki 13 parselden 2'sinde sondaj izni alması sonrası, Theodossiou, 10. parseldeki Glafkos-1 gaz yatağına atıfla, ExxonMobil'in bir parselde 270 milyar metreküpe varabilecek gaz yatağı keşfettiğini ve hidrokarbonun miktarıyla kalitesi hakkında daha doğru tahmin elde etmek için bir değerlendirme kuyusu açmakla meşgul olduğunu duyurdu.
ExxonMobil'in Güney Kıbrıs CEO'su, Glafkos-1 kuyusundaki değerlendirme ve testlerin mart ayında tamamlanmasının beklendiğini, ama toplanan verilerin daha iyi idrak sağlaması ve sonraki adımları yönlendirmesi için değerlendirilmesinin birkaç ay alacağını belirtti.
Katar'la ortak oldukları ikinci parselde bu yılın ilerleyen tarihlerinde sismik veri elde etmek için planlamaya başladıklarını aktaran Theodossiou, bugüne dek çok az sondaj faaliyeti yürütülen Kıbrıs'ın 'deniz tabanının altındaki ceplerde ne kadar gaz bulunduğuna dair önemli jeolojik belirsizlik içindeki sınır keşif bölgesi olarak değerlendirildiğini' dile getirdi.
'Kısa mesafede bile jeoloji değişiyor'
CEO, Mısır'ın 850 milyar metre küplük Zohr gaz sahası dahil Doğu Akdeniz ve çevresinde son dönemde yapılan keşiflerin, şuna işaret ettiğini söyledi: "Jeoloji kısa mesafelerde hızla değişebilir ve ancak dikkatlice planlanıp yürütülen bir sismik ve sondaj programıyla orada ne olduğunu gerçekten bilebiliriz.''
2011'den beri elle tutulur bir şey ortada yok
Güney Kıbrıs hükümetinin 7 parsel için sondaj ruhsatı verdiği Fransız Total ve İtalyan Eni'den oluşan konsorsiyum, 2018'de 'umut verici bir gaz keşfini' duyurmuş, ama ek analizler tamamlanana kadar herhangi bir ayrıntı açıklamayacağını söylemişti. 2011 yılında ABD'li şirket Noble Energy tarafından Kıbrıs açıklarında bulunan ve Afrodit adı verilen ilk gaz yatağı daha sonra yine ABD'li Chevron tarafından satın alınmıştı.
Ekonomi, çevre ve Türkiye
Doğu Akdeniz’den çıkarılacak gazın Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a, oradan da İtalya’ya ulaştırılmasını hedefleyen EastMed projesine ilişkin anlaşma, Ocak 2020’de Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs arasında imzalanmıştı. 2 yıl sonra projeden desteğini çeken Washington'ın taraflara ilettiği çekinceler arasında projenin ekonomik açıdan sürdürülebilir olmaması, çevresel hassasiyetlere uzak olması ve Türkiye ile gerginliğe neden olmasının yer aldığı belirtildi.