‘En temel iki hedef ekonomik ve siyasi ilişkiler kurmak’
Bu politikanın en temel iki hedefi ekonomik ve siyasi ilişkiler kurmak. Birleşmiş Milletler gibi birçok uluslararası platformda oylamalar ülke başına bir oy şeklinde yapılıyor. Latin Amerika ülkeleri sayıca ve benzer kültürel özelliklere sahip, ortak bir geçmişleri var, ortak bir dili konuşuyorlar. Dinleri ve toplumsal yapıları birbirine benziyor. Dolayısıyla Latin Amerika ülkeleri üzerinde yapılacak çabalar genel anlamda onların ortak özellikleri üzerinden yürütülmek suretiyle siyasi, politik kazanımlar edinilebilir. Ticari açıdan baktığımızda da Latin Amerika ülkeleri çok zengin doğal kaynaklara sahipler. Bunun yanı sıra büyük bir pazarı temsil ediyorlar. Türkiye de artık sanayileşmiş, ihracatı büyük olan ve yükselen bir ülke olması itibarıyla yeni pazarlara açılması son derece mantıklı. Türkiye açısından hammadde temininde alternatif bir pazar olarak öne çıkıyor.
‘Türkiye’nin ihracatını artırmak için önemli bir pazar’
‘Yeni ve şaşırtıcı somut adımların olması beklenebilir’
Halihazırda Latin Amerika’da 17 büyükelçiliğimiz var, 18’incisi El Salvador’da açılacak. Dolayısıyla Türkiye artık ilk evreyi geçti. Bundan sonra somut adımların atılacağı ve neticelerin alınacağını beklemek mantıklı olacaktır. Bunun da en önemli ayaklarından biri imzalanacak anlaşmalarla olacaktır. Bu ülkeler hem ticari hem siyasi ilişkilerin gelişmesi için öncelikle anlaşmaların imzalanması çok büyük önem taşıyor. Bu adım Mart ayındaki Bakan Çavuşoğlu’nun ziyaretinde tamamlanacaktır diye düşünüyorum. Bunun ötesinde de yeni ve şaşırtıcı somut adımların olması da beklenebilir. Bu ülkelerle var olan ilişkilerimizin sağlam birer ortaklığa hatta stratejik bir ortaklığa dönüşmesi gerekiyor. Yeni ülkelerle ilişki kurmaktan ziyade var olan ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi ve var olan ticari hacmimizin iki-üç katına çıkarılmasının öncelikli hedef olabileceğini düşünüyorum.