The New York Times gazetesinde yayınlanan Peter Beinart imzalı makalede, ABD'nin dış politikaya yaklaşımının her zaman etki alanı ilkelerine dayandığını, ancak Washington’un kendi güvenlikleri için aynı ilkeleri izleyen diğer ülkeleri kınamayı tercih ettiği belirtildi.
Beinart, Amerikalı politikacıları ikiyüzlülükle suçlayarak, ABD’nin güvenlik garantileri konusunda Moskova ile müzakerelerde hâlâ ‘Monroe Doktrini'ne bağlı kaldığını kaydetti.
Yazar, “ABD, Başkan James Monroe'nun yedinci yıllık Kongre konuşmasında, yabancı güçlerin bu yarımkürenin herhangi bir bölümünde nüfuzlarını genişletmeye yönelik tüm girişimlerinin ‘dünyamıza ve güvenliğimize tehlikeli bir saldırı olarak görülmesi gerektiğini’ belirtmesinden bu yana neredeyse 200 yıldır yarımkürede ‘etki alanları’ politikası izliyor” ifadelerini kullandı.
Beinart, önceki Beyaz Saray yönetiminin, ‘Monroe Doktrini'ne sık sık atıfta bulunarak, bunun günümüz için de geçerli olduğunu savunduklarını, Joe Biden'ın ekibinin ise, ABD'nin çıkarları alanındaki ülkeler üzerinde ekonomik baskıyı sona erdirme niyetinde olmadığını vurguladı.
Beinart “Washington'un Küba'ya karşı onlarca yıldır uyguladığı ambargoyu hatırlayalım. ABD yetkilileri ambargonun amacının demokrasiyi teşvik etmek olduğunu iddia edebilirler, ancak demokratik olanlar da dahil olmak üzere dünyadaki hemen hemen her ikinci hükümet bunu politik bir sindirme eylemi olarak görüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Makalenin yazarı, Moskova ile güvenlik garantileri müzakereleri ile Ukrayna krizinin çözümü bağlamında Ukrayna'nın Rusya'ya olan yakınlığını ABD-Meksika ilişkisiyle karşılaştırdı.