SEYİR HALİ

Prof. Dr. Aslanoğlu: Döviz ihtiyacı olan sanayicinin dövizini alıp döviz talebi yaratmak riskli

Prof. Dr. Aslanoğlu, ihracat gelirlerinin yüzde 25’inin Merkez Bankası’na satılmasının zorunlu kılınmasını “Döviz ihtiyacı olan sanayicinin dövizini alıp döviz talebi yaratmak riskli görünüyor. Kur riski istemeyecek ihracatçıdan bunu yüzde 25 olarak kesersiniz karşınıza yüzde 35 talep olarak dönebilir. Sarmal yaratma riski var” yorumunda bulundu.
Sitede oku
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, ihracat gelirlerinin yüzde 25’inin Merkez Bankası’na satılmasının zorunlu kılınmasını, vatandaşlık almada yeni mali şartları Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali’nde yorumladı.
Prof. Dr. Aslanoğlu, “Turizm sektörüne getirdikleri her yolcu başına TL bazlı ödeme yapılarak dövizleri alınıp Merkez Bankası rezervi geliştirilebilir mi” sorusuna “Bence girdisi döviz cinsinden olmayan TL cinsinden olan turizm sektörünün gelirleri açısından bu daha iyi bir öneri, burada turizm sektörünün yıllık gelirinin ne kadarı Merkez Bankası’na gelebiliyor çalışıp formüle etmekte fayda var. Türkiye’nin kendi kazandığı bir gelir ve bence de çok güzel bir öneridir. Türkiye bir vatandaşlık hakkı verecekse ve bunu gayrimenkul almak ya da mevduat karşılığı yapacaksa ülkenin sunduğu bir hizmet olduğuna göre ülkenin Merkez Bankası’na paranın gelmesi son derece doğal, bu güne kadar olmaması iyi olmamış diyebiliriz” yanıtını verdi.

‘İhracatçıdan yüzde 25 olarak keserseniz karşınıza yüzde 35 talep olarak dönebilir’

İhracat gelirlerinin yüzde 25’inin Merkez Bankası’na aktarılmasının riskli olduğu söyleyen Prof. Dr. Aslanoğlu, bu kararın daha yüksek döviz talebi olarak geri dönebileceğini “İhracat meselesine gelince o taraf sıkıntılı gözüküyor. Türkiye’de ciddi biçimde ithal girdi kullanan bir yapı var ve işletme sermayesi ihtiyacı olan bir sanayi var. Kapasite kullanımının sınırlarına gelmiş, yeni taleplere yetişmekte zorlanan ve 5-6 ay sonrasına ancak tarih verebilen bir sanayi var. Ciddi biçimde hele bugünkü dünyada ihtiyatlı bir yaklaşımla hammadde tedariğini fazladan yapmak isteyen bir sanayinin olduğu ortamda döviz ihtiyacı olan bir sanayicinin dövizini alıp tekrar döviz talebi yaratmak daha riskli görünüyor. Zaten kur riski almak istemeyecek olan ihracatçıdan bunu siz yüzde 25 olarak kesersiniz karşınıza yüzde 35 talep olarak dönebilir. İstenmeyen bir sonucu getirebilir. Bu karar bence riskli, iyi bir yöntem olmadığını düşünüyorum” diye aktardı.

‘Bir şey bollaşırsa onun değeri azalır’

“İhracatçıdan alınan dolar karşılığı Merkez Bankası’nın TL basması hiperenflasyona yol açmaz mı” sorusunu Prof. Dr. Aslanoğlu, şöyle cevapladı:
“Bu risk var. Bir şey bollaşırsa onun değeri azalır. İhracatçı için de bollaşan para değer kaybedecek algısı olduğu anda hemen o gelen TL’nin de dövize dönmesi gibi bir sarmalı da arttıracak bir durumdur. Merkez bankası elindeki açık piyasa işlemleri ile vereceği TL likiditesini biraz da buradan vermek isteyecek ama bahsettiğiniz rakam gerçekten çok büyük, 50-55 milyarı doğrudan TL olarak sunmanın şu andaki imkanlarla pek mümkün olmadığını düşünmek gerekiyor. Sarmal yaratma riski var. ‘Hiperenflasyona gider mi’ ayrı bir konu ama mevcut seviyelerin çok çok üstüne çıkabiliriz. Geçmişten farklı bir dinamikteyiz. ‘Daha önce gitmedik, şimdi de gitmeyiz’ demek çok doğru bir yaklaşım değil. Geçen ay Aralık’ta aslında biz bunun bir fragmanını gördük. Günlük fiyat ayarlamaları hiperenflasyonda olan gelişmelerdir. Vatandaş olarak bunu hissettik. Beklenti oluşturma ve enflasyonun gidişatı açısından da riskli bir durum, o açıdan enflasyonu besleyecek her türlü politikadan ve araçtan kaçınmak gerekiyor.”
Yorum yaz