TÜRKİYE

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Yaşadığımız çağın temel küresel sorunu ahlak ve medeniyet krizidir

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bugün insanlık bir tarafta israf, bencillik ve rehavet diğer yanda açlık, yoksulluk, sefalet ve sosyal problemlerin kıskacında sıkışmış durumdadır." dedi.
Sitede oku
Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda düzenlenen 40. İl Müftüleri İstişare Toplantısı açılışında konuştu.
İl müftüleri toplantılarının Diyanetin kuruluşundan bu yana devam eden en köklü, içerik ve katılımcılar açısından en kapsamlı toplantısı olduğunu söyleyen Erbaş, Kovid-19 nedeniyle 38 ve 39'uncu toplantıların çevrim içi yapıldığını anımsattı.

'Yaşadığımız çağın temel küresel sorunu ahlak ve medeniyet krizidir'

Modern dönemin küreselleşme olgusunun dünyayı hızla değişimlere zorladığının altını çizen Erbaş şöyle devam etti:
"İçinde bulunduğumuz çağda insanların gündelik hayatları büyük oranda teknolojinin getirdiği yenilikler ve imkanlar muvacehesinde şekillenmektedir. İlgi ve eğilimler günbegün farklı alanlara yönelmekte, insanların din, toplum ve hayat algıları da pek çok açıdan etkilenmektedir. Yaşadığımız çağın en temel küresel sorunu esasında anlam ve değerleriyle ilgili olarak bir ahlak ve medeniyet krizidir. İnsani ve ahlaki erdemler ekseninde meydana gelen savrulmalarla birlikte maddiyat, menfaat ve bencillik hayatı kuşatmaktadır. Bugün insanlık bir tarafta israf, bencillik ve rehavet diğer yanda açlık, yoksulluk, sefalet ve sosyal problemlerin kıskacında sıkışmış durumdadır. Terör olayları, hastalıklar ve daha da önemlisi bütün dünyayı kuşatan adaletsizlikler sebebiyle insanların kahir ekseriyeti çaresizlik ve umutsuzluk girdabında hayat mücadelesi vermektedir"

'Masum bir insanın canına kastedilmesi bütün insanlığın canına kastetmekle aynıdır'

İnsanlığın maruz kaldığı şiddet, istismar ve cinayetlerin nedenleri üzerinde iyi düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Erbaş şöyle devam etti:
"Taciz, şiddet, ihmal, istismar ve kul hakkına girmek büyük bir suç ve insanlık dışı davranışlar olmanın yanında, toplumu çökerten korkunç bir yozlaşmanın da habercisidir. Elbette bu tür tezahürleri, münferit vaka olarak telakki etmek mümkün değildir. Hiç kimse bu alanda kendini sorumsuz görmemelidir. Sorunlara duyarlı olmak, insanlığa duyarlı olmak demektir. Masum bir insanın canına kastedilmesi, bütün insanlığın canına kastetmekle aynıdır. Bireysel ve toplumsal psikolojiyi de altüst eden böylesine menfur davranışların yaşanmaması için bizler gece gündüz demeden çalışmak zorundayız. Diğer yandan insanlık dışı davranışların ve suçların bütün ayrıntılarıyla magazin konusu yapılması da bireysel ve toplumsal bilinçte ciddi hasarlara yol açmaktadır. Bu bağlamda özellikle medyadaki kardeşlerimize büyük sorumluluklar düşmektedir"
Yorum yaz