Radyo Sputnik’te konuşan Enflasyon Araştırma Grubu yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, döviz kurlarında gözlenen artışı, para arzının günlük fiyatlara etkisini ve Merkez Bankası’nın müdahale için kullanabileceği mekanizmaları Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Kura müdahale konusunda araçların kısıtlı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ulusoy, karar vericilerin duruma hangi açıdan baktığını “Temel olarak müdahale etmek için bir aracımız yok, Merkez Bankası’nın rezervlerine ve diğer makro dengesizliklere baktığımızda bunun imkansız olduğunu söylemek yanlış olmaz. Elimizde sadece bir tane araç var o da konuşmak ya da haber etkisi diyebiliriz. Haber etkisine geldiğimizde artık karar vericiler de enflasyonun büyük bir problem olarak karşımıza çıktığını, beklentiler dahilinde bunun daha da yükseklere çıkacağını diğer dengelerin de enflasyonu düşürmeye yardım etmeyeceğini dün belirlediler. Dün Sayın Maliye ve Hazine Bakanı Lütfi Elvan söyledi. Zaten ondan sonra döviz kurunda inanılmaz bir hareket başladı” diye açıkladı.
‘Yabancı para kurunu aşağıya çekecek bir mekanizma yaratamıyoruz’
Prof. Dr. Ulusoy, döviz kurlarına etki etmede mekanizma yaratılamaması konusunda “Bir ekonomide döviz kurunu en fazla destekleyen faktör güvendir. İkinci ise makro dengeleri sağlayacak döviz miktarındaki artıştır. Temel olarak baktığımızda yaklaşık 10-12 yıldan beri sahte de olsa Merkez Bankası döviz rezervleri 130 milyar dolar civarında sallandı durdu. Bunun yanılgısı içinde olmayalım, 130 milyar dolar net bir döviz kuru hiçbir zaman değildi ama örneğin 12 yıl önce bizim SWAP’ten dolayı borcumuz da yoktu. Yani rezervlerimiz eksiye de inmemişti. Şimdi ne kadar yüklenirsek yüklenelim yabancı para kurunu etkileyecek daha doğrusu aşağıya çekecek bir mekanizma yaratamıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Ne hikmetse enflasyon, para arzı kadar artmıyor’
Enflasyonun para arzı ile doğru orantılı artan bir değer olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ulusoy, Türkiye’de göstergelerin bu yönde olmamasını “Şu durumda hiçbir umut, aksiyon ve araç kalmadı. Vergide zaten tavana ulaştık. Yılbaşı da geliyor, vergi zammını ortaya çıkaracak bir yapı göreceğiz. Hükümet harcamalarına baktığınızda bütçenin kısıtlamasından dolayı bunun da çok limitli olduğunu söylemek gerekir. Merkez Bankası’na geldiğinizde elinde sadece para arzı var. Para arzına baktığımızda son bir yılda inanılmaz şekilde arttığını görüyoruz ama ne hikmetse enflasyon, para arzı kadar artmıyor. Kapitalizmin özüne karşı bir şey, Chicago Üniversitesi’nin Friedman’ın teorisine göre para arzı yüzde bir artıyorsa enflasyon da o kadar yükselir. Bakıyorsunuz para arzı yüzde 100’den fazla artmış son bir yılda, enflasyon hala yüzde 1’lerde. Burada bir karışıklık var zaten” diye yorumladı.
‘Kimi ürünlerde günde üç kere etiket değişmesi için program hazırlanıyor’
Prof. Dr. Ulusoy, geçişkenliğin geçmişe kıyasla hızlandığını “Hem döviz kurlarındaki şokların etkisi hem para arzının günlük alanda değişmesi günlük fiyatlara yansıyor. Talebi aniden değiştiriyor. Paraya karşı talep fazla olduğu için Merkez Bankası ve Hazine bu ihtiyacı görerek günlük olarak miktarı değiştiriyor. Biz buna ekonomide geçişkenlik diyoruz. Türkiye’de bu üç güne indi. Geçmişte toplamının sağlaması için bir buçuk yılı buluyordu. Para arzında ise zaten piyasayı otomatikman yaptığı için zaman harcamıyor. Günlük olarak enflasyonu ve rafları etkiliyor. Marketlerde çalışan arkadaşlarla konuştuğumda bazı marketlerde gece yarıları etiket değiştirilirken kimi ürünlerde günde üç kere etiket değişmesi için program hazırlanıyor” diye açıkladı.