Adana’da 10 yaşında sokak arasında kebap tablası açarak başladığı kebapçılık kariyerinde bir tanesi Dubai’de olmak üzere 15 restoranlık zincire ulaşan Bedri Usta, yeni çıkan, ‘Ustalıkla Pişer Hayat’ isimli otobiyografik romanıyla Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
‘‘Öldüm, bittim, battım’ diye bir şey yok’
Yedi yaşındayken gurbete çıkan, ayakkabılarını yastık yapıp köprü altında uyuyan küçük bir çocuğun bir yandan azimle ve umutla nasıl hayata tutunduğunu bir yandan da dünyaca ünlü bir markaya dönüşen işletmesini nasıl kurduğunu anlatan Bedri Usta olarak bilinen Bedrettin Aydoğdu, “Kitabı gençlere yön vermesi için yazdım. ‘Öldüm, bittim, battım’ diye bir şey yok!” dedi.
‘Kardeşler birbirini en çok hepsi fakir ve bekarken sever’
“Babamın isteği ve doğunun adeti üzerine tüm restoranları en büyük kardeşimiz olan abimin üstüne yaptım” diyen Bedri Usta, şöyle devam etti:
“Restoranların paylaşımı için abimle toplantı yaptığımızda ‘Niye ortalığı karıştırıyorsun?’ dedi. Kardeşler birbirini ne zaman en çok sever? Hepsi fakir ve bekarken… Abim, işine gelen kalır, işine gelmeyen gider dedi. Tüm restoranları (Yüzevler Kebap şubeleri ve Dostlar Kebap) ben yaptım, yine yaparım diye düşünerek ayrıldım ve kendi markamı (Bedri Usta) kurdum.”
‘Kim neyi kafaya takıyor bunları görebiliyorum’
Bedri Usta, “Türkiye’nin ruh halini masalardan okuyorum. Ahalinin ne derdi var, kim neyi kafaya takıyor bunları görebiliyorum. Ekonomik krizi hissediyorum örneğin. Eskiden haftada bir gelen artık ayda bir gelmeye başladı. Eskiden insanlar komşusunu, akrabasını toplar, 15-20 kişi gelirdi şimdi dört kişi, beş kişi getirirsen dünyanın en zengin insanı sen oluyorsun” dedi.