YAŞAM

Gümüş ile suyu bakterilerden arındırıyor: ‘Çözüm aslında doğanın içinde’

TEKNOFEST’te Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması’nda yarışan ‘Zerre’ takımı gümüşü bitkilerle sentezleyerek bakterilerden arındıran bir matara geliştirdi. Projeyi geliştiren Pamukkale Üniversitesi öğrencisi İskender Miran “Çözüm aslında doğanın içinde saklı, gümüş eski uygarlıklarda da temizleyici özelliğiyle kullanılıyordu” dedi.
Sitede oku
Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST) 2021’de Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması’nda yarışan, Pamukkale Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Makine ve İmalat Mühendisliği öğrencisi İskender Miran, gümüş madeni ile Denizli bitkilerini sentezleyerek oluşturduğu nanopartiküller ile suyu bakterilerden arındıran bir matara geliştirdi.
Danışmanlarının Dr. Öğretim Üyesi Mine Sulak, Doç. Dr. Arzum Işıtan ve Dr. Öğretim Üyesi Volkan Onar’ın oluşturduğu ‘Zerre’ takımının projesi TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı ile desteklendi.
Miran, projeyi ilk başta askeri amaçlı kullanılabilecek bir mata üzerinden gerçekleştirdiklerini anlatarak “Su kıtlığı, ülkemizin de içinde bulunduğu birçok ülkenin çok sık yaşayacağı bir sorun bu. Bu yüzden bu konuyu ilişkin bir proje hazırlamak istedik. İlk önce askeri amaçlı kullanılacak bir matara tasarlamaktı amacımız. Türkiye’nin coğrafi koşulları çok zor, dağlık ve engebeli. Personellerimiz de çok zorlu koşullarda çalışıyorlar. En azından su içerken zorluk yaşamamaları için bu projeye atıldık” dedi.

‘Gümüşün temizleyici özelliği eski Mısır uygarlıklarında da kullanılıyordu’

Gümüşün temizleyici özelliğinin uzun zamandır kullanıldığını aktaran Miran “Yaptığımız projede öne çıkan materyalimiz, gümüş. Gümüşün temizleyici özelliği aslında yeni keşfedilmedi. Özellikle eski Mısır uygarlığında süt, şarap gibi içecekleri gümüş kaselerde saklıyorlar. Sebebi aslında, o dönemde bilinmemesi rağmen, çok açık; bozulmasını önlemek. Hatta kadınlar gümüş takılar takıyorlar. Günümüzdeki su arıtma sistemleri çok büyük ve pahalı. Araştırırken de karşımızı nanoteknoloji çıktı. Daha önce tekstil ve tıp alanlarında kullanılan bu teknolojiyi kendimize uyarladık. İnsan ve doğa için zararlı olan kısımları engellemek için yeşil sentez yöntemini kullandık” ifadelerini kullandı.

‘Ulaşımı kolay olsun diye, ülkemizde bulunan bitkileri tercih ettik’

Miran “Çözüm aslında doğanın içinde saklı. İnsan doğaya ne kadar iyi davranırsa doğa da ona iyi davranır, diye bir tabir vardır. Gümüşü nano boyutta elde ettik ve bunu bitkilerle sentezledik. Seçtiğimiz bitkiler ise ekinezya ve kara kekik. Bunları seçmemizdeki etken mevsim ve ülkemizde olan bitkileri kullanmak istedik. Yerli olsun, ulaşımı ve yetiştirmesi kolay olsun diye. Bitkilerden gümüş nanopartikülleri sentezledik. 20 nanometre gibi başarılı bir boyut elde ettik. Tüm bunları kullanarak bir matara tasarladık” diye konuştu.

‘Yaptığımız bakteri difüzyon testlerinde antibakteriyel özelliğimizi kanıtladık’

Günümüzde kullanılan su arıtma sistemlerinin tat, koku ve renk alanında ayrıştırma yaptığını söyleyen Miran “Bakteri alanında çalışma yok, varsa bile makro ve mikro boyutta. Bizimki ise mikronun da daha küçüğü nano boyutta. Sorunu merkezinde çözüyorsunuz aslında. Bu çalışmamızın geleceğe ışık tutacağına inanıyoruz. Yaptığımız bakteri difüzyon testlerinde antibakteriyel özelliğimizi kanıtladık. Projemizin geleceğinde aslında su kıtlığı yaşayan ülkelere yardımcı olmak için daha büyük bir sisteme geçmek istiyoruz” diye ekledi.
Yorum yaz