Gazeteci Gökhan Biçici’nin Gezi olaylar sırasında haber takip ederken gördüğü polis şiddetiyle ilgili dava süreci tamamlandı.
dokuz8Haber'in aktardığına göre Biçici’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, polislerin Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağını ihlal ettiği” ve Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan “ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği” kararına vardı.
AYM kararının bir örneği, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için soruşturmanın ihlal kararı doğrultusunda etkili bir şekilde yürütülmesi” amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Ne olmuştu?
Gazeteci Biçici, Gezi olaylarını izlediği sırada polislerin şiddetine maruz kalmış, Şişli civarında polisin eylemcilere saldırısını görüntülerken darp edilerek gözaltına alınmıştı.
Biçici’nin polisten şikayetçi olması üzerine açılan soruşturma, “yeterli delil olmadığı” ve “faillerin tespit edilemediği” gerekçesiyle davaya dönüşmemiş; Biçici’nin İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yaptığı itiraz da reddedilmişti. Polisler hakkında açılan disiplin soruşturması da aynı gerekçelerle kadük bırakılmıştı.
Dilekçesinde “kendisini darbeden polisleri teşhis edebileceğini, kendisini en fazla darbeden kolluk görevlilerinin Çevik Kuvvet ekibinin gaz silahı kullanmaktan sorumlu iki kolluk görevlisi olduğunu” belirtmesine karşın dava açılmaması Biçici tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Gökhan Biçici hakkında açılan ceza soruşturmasında ise, “kamu davası açmaya yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Anayasa Mahkemesi kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesindeki “kötü muamele yasağının demokratik toplumların en temel değeri olduğu” ibaresi hatırlatılarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davalara atıfta bulunuldu. Anayasa Mahkemesi, gazeteci Gökhan Biçici’nin “polis memurları tarafından cop ve tekme ile darbedildiğinin anlaşıldığını” belirterek, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele edildiğini” vurguladı. AYM, polisin bu eylemlerine yönelik olarak “sorumluların belirlenmesi ve gerekiyorsa cezalandırılması yönünde etkili bir ceza soruşturması yürütülmediği” sonucuna da vardı. AYM, “soruşturmanın özenli ve süratli yürütülmesi yükümlülüğüne aykırı davranıldığına” da hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, Gökhan Biçici’nin “haberci olarak takip ettiği gösteriler sırasında darbedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği” iddiasını da haklı buldu.
Polisin Gökhan Biçici’nin gazeteci olduğunu bildiğinin anlaşıldığı ifade edilen AYM kararında, “Savcılık tarafından başvurucunun kimliği tespit edilemeyen kolluk görevlileri tarafından darbedildiği tespit edilmiş, ancak başvurucunun gözaltına alınarak görevini yapmasına engel olunmasının makul sebepleri kamu makamları tarafından ortaya konulamamıştır” denildi. Yapılan müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan meşru sebeplerden hiçbirine uymadığı kaydedilen AYM kararında, “Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün ve 28. maddesinde korunan basın özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır” denildi.
Gazeteci Gökhan Biçici’nin “tazminat talebi bulunmadığından ayrıca tazminata hükmedilmesine gerek görmediği” ifade edilen kararda, dava masraflarının başvurucuya ödenmesine hükmetti. Anayasa Mahkemesi, kararın bir örneğinin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için soruşturmanın ihlal kararı doğrultusunda etkili bir şekilde yürütülmesi” amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine de hükmetti.