Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Macaristan’da LGBT hakkında okullarda eğitim verilmesini engelleyen yasanın kabul edilmesini eleştiren Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tutumunu değerlendirdi.
Telegram kanalından paylaşımda bulunan Zaharova, “Görünüşe göre, AB değerleri açısından dünyaya Niccolo Machiavelli, Immanuel Kant ve Soren Kierkegaard'ı kazandıran kıta için, ilkokul çağındaki çocukların, bazı yetişkinlerin cinsel tercihlerinin tüm inceliklerini anlamaları, henüz etraflarındaki dünya hakkında temel bilgileri edinmeden, onları kendi bedenleri ve ruhları üzerinde tatbik etmeleri önemlidir. Sanki büyük Avrupa değerleri hümanizm, çoğulculuk ve dayanışma değil de bunlarmış gibi. Öyle olsun, bu Batının kendi bileceği bir iş. Ancak, AB belgelerinde şöyle yazar: Herkesin kendisi olmasına izin verin, birlik çeşitliliktedir, in varietate concordia!” diye yazdı.
'Geçmişteki diktatörlükler yetmedi mi?'
Paylaşımında ayrıca, 'Batı demokrasisinin merkezinde liberal bir diktatörlüğün yeşerdiğine' vurgu yapan Zaharova, “Onları, ilerici olmamakla suçluyorlar, ancak ilerleme daha iyiye doğru evrimdir. Peki ya milyonlarca insan açısından yol yanlış yere çıkarsa? Geçmişte yeterince farklı diktatörlük türünün ortaya çıkması yetmedi mi, hiç kimse Batı demokrasisinin merkezinde liberal bir diktatörlüğün beslendiğini fark etmiyor mu?” ifadelerine yer verdi.
Macaristan'da, 15 Haziran'da kabul edilen ve tartışmalara neden olan yasaya göre, okullarda 18 yaş altındaki kişilere, eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine 'teşvik eden' herhangi bir içeriğin gösterimi yasaklanmıştı.
Belçika, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, İspanya, İsveç ve Letonya tarafından 22 Haziran'da imzalanan ortak bildiride, Macaristan Parlamentosu tarafından geçen hafta kabul edilen ve eşcinsellik karşıtı olduğu belirtilen yasaya tepki gösterilmişti.
Macaristan'da çocukları korumak adına kabul edilen yasanın, eşcinsellere karşı ayrımcılık içerdiği ve fikir özgürlüğünü ihlal ettiği savunulan bildiride, farklılıkları kabul etmenin ve eşit tutmanın, AB'nin temel değerleri olduğu ve bundan taviz verilemeyeceği kaydedilmişti.