Yemeksepeti İşçi Komitesi Sözcüsü Kaan Gündeş, RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali’nde toplu iş sözleşmesi sürecinde işverenin iş kolu değişikliği yapması nedeniyle koronavirüs aşılarının direkt olarak tanımlanmaması durumunu ve sendikalaşma sürecinde neler yaşadıklarını anlattı.
Gündeş, sendikalaşmanın bir hak olmasına rağmen, bu durum haber alındığında işverenlerin Kod29’u kullanarak işçilerin işlerine son verildiği için, Yemeksepeti’nde çalışan depo işçisi ve kuryelerin zorunlu bir şekilde gizli bir şekilde sendikalaşma sürecinde olduğunu belirtti.
‘İş kolu kurye olarak gözükenlere aşının zaten tanımlanmış olması gerekiyordu’
Gündeş, “Bu durumun şirketin kulağına gitmesi üzerine arkadaşlarımızın iş kolu değiştirilerek sendikal üyelikleri e-devlet üzerinden düşürülmüş oldu. Zaten Nevzat Aydın’ın dün kuryelerin aşılanması süreciyle ilgili olarak vermiş olduğu cevap bunun bir bakımdan kabul edilmesi anlamına geliyor. Kendisi Cuma günü bakanlığa bir liste gittiğini söyledi. Halbuki SGK meslek kodu kurye olarak gözükenler açısından böylesine bir listenin verilmesi gerekmiyordu” dedi.
‘1 saatte minimum 4 sipariş teslim edilmesi isteniyor, geçtiğimiz yıl 190 kurye bu baskı nedeniyle hayatını kaybetti’
Kurye ve depo işçilerinin temel bazı sıkıntıları olduğunu ifade eden Gündeş, şu şekilde sıraladı:
“Performans ve hız odaklı bir çalışma sistemi bina edilmiş durumda. Mesela Yemeksepeti’nde kurye arkadaşlarımızın siparişi teslim etme süresi 15 dakika. Bir saat içerisinde minimum 4 paket teslim etmelerini istiyorlar. Bu inanılmaz kazalara sebep oluyor. Sadece 2020 senesinde 190 kurye arkadaşımızın bu hız ve performans baskısı sebebiyle öldüğünü gördük. Kurye arkadaşlarımızın telefonuna ‘Road Runner’ isimli bir uygulama indiriyorlar. Bu uygulamayla kaç paket taşıdıkları, ne zaman devraldıkları, kaç dakikada teslim ettikleri adım adım takip ediliyor. Dolayısıyla şirketin gözleri üzerlerinde. Daha sonrasında dönemlik performans raporları yayınlanıyor. Buna göre işçileri kırmızı ve yeşil kodlarıyla birbirlerinden ayrılıyor. Kırmızı kodu alan arkadaşlarımızın üzerinde bir hız baskısı oluşturuluyor, mobbing uygulanıyor.”
‘Mesai saatleri çok keyfi bir şekilde uzatılıyor, bunlar maaşa yansımıyor’
Mesai saatlerinde de sorunların oluştuğunu anlatan Gündeş “Ancak bununla da kalmıyor. Bu tip çalışma rejimini reddettiği için şubesi ve hatta şehri değiştirilen kurye arkadaşlarımız oldu. Mesai saatleri çok keyfi bir şekilde uzatılıyor. Bazen bölge sorumlusu bu uygulama üzerinde mesai çıkışını 10’da göstermesine rağmen, 12’ye kadar çalıştırabiliyor. Resmi mesai saatini aşmakla kalmıyor, fazla mesai yaptırdığı saatleri maaş bordrolarında göstermiyor ve ödemiyor. Mesela bayramda tüm kurye arkadaşlarımız çalıştırıldı, 4 gün çalışan 2 gün çalışmış gibi gösterildi” diye konuştu.
‘En çok sipariş teslim eden şubeye baklava gönderiliyor’
Gündeş kuryeler ve şubeler arası yarışların ‘teşvik edildiğini’ anlatarak “En çok sipariş teslim etmiş şubeye bir tepsi baklava gönderiliyor, en çok sipariş teslim etmiş kuryeye de bir gün izin veriliyor. Bunlarla hız ve performans artırılmak isteniyor. Bu ise ölümleri ve sakatlanmaları artıyor. Motosikletin lastiklerinde, koruma ekipmanlarında sıkıntılar olabiliyor” dedi ve ekledi:
‘Temel hedefimiz sendika çatısı altında toplu iş sözleşmesi için masaya oturabilmek’
“En önemlisi de sendikal hak gasp ediliyor. Yemeksepeti İşçi Komitesi ve arkadaşlarımızın temel hedefi toplu bir iş sözleşmesi için masaya oturabilmek ve bu kapsamda tüm bu sorunların çözümüne dönük bir sözleşme imzalayabilmek. Bu sözleşmede arkadaşlarımız bir sendika çatısı altında olmak istiyorlar.”
Gündeş “Bu toplu iş sözleşmeleri daima sendikayla şirket arasında olmak zorunda değil. Bazen işçiler kendileri arasında komiteleşip bu şekilde masaya oturabiliyorlar. Dolayısıyla sendikal olanakların tıkandığı noktada biz sektör, iş kolu değişimine karşı dava açımıyla beraber kendimiz de aslında işyerinde sendika komiteleri oluşturmaya devam etmeyi öngörüyoruz” diye bitirdi.