TÜBİTAK koordinasyonunda oluşturulan Türkiye Deprem Platformu'nun çalışmaları kapsamında Ege Denizi'nde araştırmalar yapan TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi, ilk seferini tamamladı.
Deprem alanında tümüyle milli imkanlarla gerçekleştirilen ilk deniz araştırma projesi olan 'Kuşadası Körfezi İçindeki Fayların Depremselliğinin ve Aktif Tektonik Özelliklerinin Yüksek Çözünürlüklü Deniz Tabanı Ölçümleri ile Belirlenmesi Projesi' çerçevesinde, 31 Mayıs'ta denize açılan gemi, İzmir Limanı'na döndü.
Karşılama törenine katılan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, yaptığı açıklamada, geminin yaklaşık 2 hafta boyunca bölgedeki fayların depremselliği ve aktif tektonik özelliklerinin çıkartılmasına yönelik yoğun araştırmalar yaptığını, çalışma kapsamında batimetrik analizler ve akustik ölçümler yapıldığını anlattı.
"Bu bölgenin haritasının çıkartılması için gerekli olan ön bilgilerin tümü elde edildi" diyen Mandal, projenin ilk seferinde kıymetli bilgilere ulaşıldığına dikkati çekti.
Mandal, şu bilgileri verdi: "İlk kez elde edilen bilgiler var. Uluslararası sularda yapılan ilk çalışmaydı. Elde edilen bilgilerle biz bu bölgeyi şu an çok daha yakından tanıyoruz. Hızlı bir çalışma yapılacak 2-3 aylık zaman diliminde. Haritalandırma çalışmaları yapıldıktan sonra ikinci bir sefere çıkılacak. İkinci seferde karotlarla numuneler alınacak. Yaşlandırma yöntemiyle de, geçmişte hangi deprem aralıkları gerçekleşmiş bu bölgede ve geleceğe doğru nasıl bize yol haritasını çıkaracağını görmüş olacağız. Bunların tümü kamuoyuyla paylaşılacak."
1300 kilometrelik akustik veri sağlandı
Ekipte yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Gülsen Uçarkuş da denizde deprem araştırmalarının daha zahmetli olduğunu ve yüksek teknoloji gerektirdiğini dile getirdi. Özellikle bölgedeki aktif fay sistemlerinin denizdeki kısmıyla ilgili çalışmalarında önce deniz tabanının bir haritasını ortaya çıkarabilmeyi istediklerini kaydeden Uçarkuş, denizin içindeki katmanları kesen fayları analiz etmeye yönelik sistem kullandıklarını aktardı. Uçarkuş, ekibin yoğun ve özverili çalıştığını belirterek, "1300 kilometrelik akustik veri topladık" dedi.
'Müsilaj göl şeklinde yayılım gösteriyor, bu yüzden tehlike boyutu yüksek'
Öte yandan Mandal, geminin seferde olduğu süreçte müsilaj konusunun da gündeme geldiğini, bu yüzden fay hatlarının yanı sıra müsilaja ilişkin incelemelerin de yapıldığını söyledi.
Marmara Denizi'ni tehdit eden deniz salyası hakkında, TUBİTAK MAM Gemisi tarafından değişik numuneler alındığını ve çalışmaların önemli kısmının tamamlandığını belirten Prof. Dr. Mandal, "Sefere çıkarken tek gündemimiz buradaki deprem ile ilgili aktif fay hatlarının incelenmesiydi ancak Marmara Denizi'ndeki müsilaj konusu gündeme geldi. Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız TUBİTAK'a bu konuda görev verildiğini söyledi. Bu kapsamda bölgeden değişik numuneler alındı. Biz bu çalışmaların önemli kısmını tamamladık. Hafta ortasında tamamını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na teslim edeceğiz. Numunelerde toksik madde ve metal oranları araştırıldı. Şu an elimizde verilerimiz var ancak bunları açıklayacak olan kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız'dır" dedi.
Öte yandan müsilajın gübre olarak kullanılıp kullanılmayacağına ilişkin de çalışmaların sürdüğünü aktaran Prof. Dr. Mandal, "Diğer kurumlarımızla de iş birliği içindeyiz. Müsilajın ötesinde farklı tehditlere de hazırlıklı olma noktasında üzerimize düşeni yapacağız. Biz sadece müsilajı yüzeyden kaldırmanın ötesinde, denizdeki ekosistemi bozan her bileşen hakkında çalışmalar yürüteceğiz. Çözümde mutlaka bilim temelli yaklaşım olması lazım. Müsilaj göl şeklinde yayılım gösteriyor. Bu yüzden tehlike boyutu yüksek. Buna sebep veren gerekçeler Ege Denizi'nin kıyılarında olduğu için bu bölge de risk altında" diye konuştu.