SEYİR HALİ

İYİ Partili Lütfü Türkkan: Yağ kuyrukları çok yakın

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, ayçiçeği yağındaki fiyat artışının altında yatan nedenleri RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı. Türkkan “78’de hatırlarsınız Sana yağ kuyruğu vardı. Sebebi Türkiye’de yağ üretilmemesiydi. İthal edemeyince Sana yağ kuyruğu geldi. Bu kuyruklar yakın mı? Hem de çok yakın” dedi.
Sitede oku

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Türkiye’de fiyatlarındaki artışın altında yatan sebeplerin tarımdan kaynaklı olduğunu, tarımda üretimin sağlanması için sübvansiyon uygulanması gerektiğini söylüyor. Pandemide gıdaya erişimin zorlaştığına dikkan çeken Türkkan’a göre 1978 krizinden hatırlanan yağ kuyrukları yakın gelecekte tekrar görülebilir.

‘Dolardaki artışları düşünürseniz, ayçiçek yağındaki fiyat artışının sebebini öğrenmiş olursunuz’

Türkiye’nin 1978’de yaşanan gıda fiyatı artışlarının güncel fiyat artışlarına benzer sebeplere sahip olduğunu söyleyen Türkkan, Ayçiçek yağının fiyatının neden arttığını anlattı:

“78’de hatırlarsınız Sana yağ kuyruğu vardı. Sebebi yine Türkiye’de yağ üretilmiyordu, ithal geliyordu. Türkiye 5 cente muhtaç olmuştu. İthal edemeyince Sana yağ kuyruğu geldi. Bu kuyruklar yakın mı? Hem de çok yakın. Pandemiyle beraber gıdaya erişim zorlandı. Herkes şunu anladı: Sıkıntılı günde evinize kapandığınızda size ihtiyaç olan ilaç ve yiyecek. Tüm dünya bu konuda kendine ait önlemler aldı, sınırlarını kapattılar. Ayçiçeği bu dönemde dünyada tonu 415 dolardı, bugün 725 dolar. Ayçiçek yağı geçen sene bu dönem 750 dolarken bugün 1300 dolar. Dolardaki artışları düşünürseniz ayçiçek yağındaki fiyat artışının sebebini öğrenmiş olursunuz.”

‘Türkiye’de tarımda bir sübvansiyon verileceği zaman bütün iktidarlar çok cimri davranıyor’

Türkkan, ayçiçeği fiyatının artmasındaki nedenin tarımda sorun olmasından kaynaklandığını ve çözümün sübvansiyon olduğunu “Türkiye’de aslında genel bir olarak tarımda bir sıkıntımız var. Tarımda sübvansiyon yapılırken çiftçiye verilen o sübvansiyon paraları doğru yere verilmemiş paralar olarak değerlendiriliyor. Bütün dünyada, tarımda sübvansiyon çok ileri düzeydedir. Türkiye’de tarımda bir sübvansiyon verileceği zaman bütün iktidarlar çok cimri davranıyor. Oysa ki istediğiniz kadar demir, çelik, araba ve uzay teknolojisi üretin; bütün bunların içerisinde karnınız doymuyorsa o ürettiklerinizi kullanma imkanınız yok. Bütün dünya bunun farkında o yüzden önce doyabilecek ürünleri üretmeye yönelik hamleler yapıyorlar, en önemlisi de çiftçiye verilen sübvansiyon.

‘Çiftçi para kazandığını hissettiği anda daha çok ekmeye çalışacak’

Buğdayı bir liraya mal ediyorsa 1.30 hatta 1.50 verin. Çiftçi para kazandığını hissettiği anda daha çok ekmeye çalışacak. Sizin döviz olarak dışarıya gönderdiğiniz para içeride kalacak çünkü bunu karşılamak için ithalat yapıyorsunuz. İkincisi verdiğiniz 50 kuruşa zaten çiftçi gidip Las Vegas’ta kumar oynamaz. Çocuğunu evlendirirken mobilya alır. Markete para harcar. Verdiğiniz 50 kuruşun zaten yüzde kırkını dolaylı vergi olarak alıyorsunuz. 30 kuruş kalıyor ama ona karşılık döviz harcamanız ciddi oranda azalıyor” diye ifade etti.

‘Trakya’da ekilen ayçiçeği Türkiye’ye yetmiyor’

Türkkan, yurt içinde ayçiçeği üretimini ve seneler içerisindeki değişimi konusunda “Ben Türkiye’de 25 senedir yağ sanayiciliği yapıyorum. İlk yağ fabrikasını herkes Trakya’da kurarken ben Kocaeli Dilovası’nda kurmuştum. Niye Dilovası? Trakya’da ekilen Türkiye’ye yetmiyor ki zaten büyük bir kısmını yağlı tohumların Trakya-Birlik alıyor ve bütün Türkiye’ye dağıtıyor. Size ne kadar düşecek? Çok az, hatta belki ucundan bile yetişemeyeceksiniz. 25 senedir Türkiye’deki fabrikamda tek kilo yerli ayçiçeği işlemedim o yüzden limana yakın yere kurdum.  2010’larda Trakya’da 53 fabrika vardı. Şimdi iki tane var. Hepsi kapandı.

‘Daha pahalı girdileri olan daha pahalı satmak zorunda’

2010 yılında ilk üretime başlamıştık Ukrayna’daki fabrikamızda, Türkiye’deki ayçiçeği üretimi 1 milyon 20 bin tondu. Ukrayna’da kurma sebebimiz zaten ayçiçeğinin orada olmasıydı. Fabrikayı kurduğumuz alanın etrafı ayçiçeği tarlasıydı ve 8 milyon ton üretiliyordu. Aradan birçok yıl geçti. Türkiye geçtiğimiz yıl 1.3 milyon ton ayçiçeği üretti. Ukrayna 16 milyon ton üretti. ‘Dünyadaki fiyatlar bu değil’ deniyor. İyide dünyadaki fiyatla niye kıyaslıyorsun? Amerika’nın çiftçisi mazotu bu fiyata mı kullanıyor? Daha pahalı girdileri olan daha pahalı satmak zorunda, siz onu ancak sübvanse ederek devam edebilirsiniz” dedi.

‘Peynir fiyatları artıyor diye bağırılıyor, aslında artan hububat fiyatlarıdır’

Ayçiçeğinin göz önünde olduğu için tepki çektiğini söyleyen Türkkan, hububat fiyatlarındaki artışın et ve süt ürünlerini etkileyeceğine dikkat çekti:

“İktidar ayçiçeğinde beceriksiz değil, tarımın tamamında beceriksiz. 20 sene bu işleri yapmak için güzel bir zaman, bunları organize edebilirdi. Ondan öncekilerin yapamadığı gibi bu iktidar da yapamadı. Peki, niye sadece ayçiçeği?  Doğrudan markette milletin göz önünde olduğu için. Soyadaki arpadaki aynı fazlalık milletin farkında değil. Geçen sene 90 lira olan besi yemi şu an 150 lira. Süt ürünleri ve et artar. Peynir fiyatları artıyor diye bağırılıyor. Aslında artan hububat fiyatlarıdır. Türkiye 1 milyon 250 bin ton yağ tüketiyor. Bunun için Türkiye’nin 3.5 milyon ton çekirdek üretmesi lazım. Ne kadar üretiyoruz biz? 1 milyon ton. Komşu ülkelere ihracatlara 1 milyon ton gidiyorsa Türkiye 3.5 milyon ton çekirdek ithal etmek zorunda.”

‘Bir fabrikanın üretime geçmesi asgari 4 sene, bugün karar verirseniz seneye ürününüz ambarda olur’

Türkkan, tarıma sübvansiyon çözümünün Türkiye’de şehirlerdeki istihdam eksikliğine de çözüm olacağını “Her tarla bir fabrikadır. Bir fabrikanın üretime geçmesi asgari 4 senedir. Bugün karar verirseniz seneye sizin ürününüz ambarda. Karar vereceksiniz. Ben mazotu ve gübreni sana bu şekilde sübvanse ediyorum, tohumunu veriyorum. Malını da 1’e değil 1.5’e alıyorum. İnsanlar deli gibi köyüne koşar. Türkiye’nin şehirlerde toplumsal bir sorun haline gelen istihdam sorununa da bir çözüm bulunmuş olur. Patates mümessili bir Tarım Bakanı’nın yapacağı bir iş değil. Ciddi anlamda masaya yatırıp yerli ve milli duygularla bu konuda plan yapan bir adam önümüzdeki senelerde tarım sorununu çözer. Tarımı ve ağaçlandırmayı özendirecek bir takım teşvikler getirirseniz Türk insanı çok kolay becerir. Zaten bizim genetik kodlarımızda var, hemen döner yaparız. Yeter ki efendi olmaktan başka para kazandığını görsün” diye anlattı.

Yorum yaz