Merkez Bankası bu yılın ilk faiz kararını 21 Ocak Perşembe günü açıklayacak.
Yeni Şafak yazarı Kavcıoğlu, bugünkü köşe yazısında Para Politika Kurulu (PPK) toplantısında alınacak faiz kararının önemli olduğuna dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi:
"Bir önceki PPK toplantısında beklentilerin üzerinde bir faiz artırımına giden kurulun, bu hafta yabancı yatırımcıların beklentisi ışığında hareket etmesi halinde, faizi 100 baz puan daha artırması ihtimal dahilindedir. Ancak Cumhurbaşkanımızın Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) üyelerine yaptığı konuşmada yine faiz artırımına yönelik eleştirilerini ifade etmesi, TCMB’nin bu haftayı pas geçme olasılığını da artırıyor.
Bunun yanında yurt dışında yerleşik kişiler 8 Ocak haftasında hisse senedi portföyünü 286 milyon dolar, tahvil portföyünü 491 milyon dolar artırdı. Böylece son 9 haftada yurtiçine portföy girişi 5 milyar doları buldu. Yüksek faizi kaçırmak istemeyen yabancılar tarafından Türkiye’ye 9 haftadır üst üste portföy girişi oluyor.
TCMB’nin enflasyon oranındaki artışa göre sıkılaştırma politikasına devam edeceği yönünde açıklamalarda bulunması, faiz artırımına devam edileceği anlamına gelmektedir. Bir nevi, enflasyondaki artış devam ederse faiz artırımının da devam edeceği yönünde piyasalara garanti verildi. Bunun anlamı 'faiz sebep enflasyon sonuçtur' söyleminin tersi olarak 'enflasyon sebep faiz sonuçtur' söylemini baz alarak enflasyonu indirmek için faiz artırımına devam edileceğidir.
'TCMB, faiz sebep mi sonuç mu ikileminden sıyrılarak elindeki tüm araçları doğru kullanmalı'
Tabi burada iş dünyası dahil faiz artırımı konusunda TCMB’ye destek verenler, bankaların kredi faizlerini %20’lerin üzerine çıkarması ile haklı olarak feryat figana başladılar. Diğer yandan kur oynaklığının da devam ettiği, bu artırımdan sonra 7.80’den 7.30’lara kadar düşmesine rağmen 7.50 seviyelerinde devam ettiği görülüyor. Nereye kadar ineceği veya nerede duracağı da hala net değil.
İlk olarak ihracatçılar bu durumdan ciddi derecede sıkıntı yaşamaktadır. Hem hammadde alımında enflasyon artışından dolayı maliyetleri arttı hem de yurt dışından gelen ihracat bedellerini maliyetlerin altında bozdurmaları gelir kaybına neden oldu. Ayrıca, finansman ihtiyaçlarını karşılamak için yüksek faizle kredi kullanmak zorunda kalmaları da onlar için yine maliyetleri artıran en önemli faktör oldu. Bu da ihracatın hedeflenen rakamlara ulaşılmasını zorlaştıracaktır.
Vatandaş açısından bakıldığında, enflasyonun artmasının bir nedeni de kur ve bankalardaki DTH’ların artmasının da bunu tetikliyor olmasıdır. Ülkemizin daha fazla yatırım sağlaması, istihdamı artırması ve ülkemizin refahı için bankalardaki döviz mevduatlarını TL yatırım araçlarına yöneltmeliler. Gereğinden fazla reel faiz varken TL yatırım araçlarına yönelmenin tam zamanı. Faizlerin yükselmesi her ne kadar bankaların kar marjlarını artırıyor gibi gözükse de günün sonunda yüksek faizlerle sağlıklı kredi vermek pek mümkün olmayacaktır. Kaliteli aktif yönetimi açısından düşük faizlerle yaygın ve sağlıklı kredi verilmesi hem bankalar için hem firmalar için hem de istihdamın artırılması açısından önemli. Son olarak TCMB, faiz sebep mi sonuç mu ikileminden sıyrılarak elindeki tüm araçları doğru kullanmalı ve bankaların ucuz finansman sağlamalarına yardımcı olmalıdır."