EKSEN

'Ortadoğu diplomasisine ağırlık veren Ankara, Yunanistan ile sorunları NATO platformuna çekerek soğutmak istiyor'

Zeynep Gürcanlı'ya göre, Türkiye, dış politikasını Biden yönetimine endeksledi, Ortadoğu diplomasisine ağırlık vererek Biden'a önemini hatırlatacak şekilde hazırlık yapılıyor. Ankara'nın herkesle kavga eden izlenimini de kaldırmaya çalıştığını belirten Gürcanlı, S-400'lerin kullanılması için pek niyet bulunmadığı görüşünde.
Sitede oku

ABD'nin, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle devreye soktuğu 'ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası'na (CAATSA) Ankara'dan verilen tepkiler tartışılıyor. Türkiye resmi düzeyde yaptırımların uygulanmasını kınayıp reddederken, atılacak somut adımların ne olduğundan çok, ABD'nin yeni yönetimi ile müzakerelere yoğunlaşılmış durumda. CAATSA'nın içerdiği 12 önlemden devreye sokulan en hafifleri olan beşinin hedefi olan Türk savunma sanayi ve yetkilileri ise yaptırımların sıkıntı yaratmayacağı tezini savunuyor. Diğer yandan Ankara'nın Biden'a hazırlık olarak dış politikasında Ortadoğu'dan Avrupa ile ilişkilere uzanan kimi manevralara hazırlandığı da dile getiriliyor.

Ankara'daki tartışmalardaki durumu, Dünya Gazetesi yazarı Zeynep Gürcanlı ile konuştuk.

'Ankara'daki algı Trump'ın Türkiye'ye kıyak yapmadığı şeklinde'

Zeynep Gürcanlı’ya göre ABD’nin Trump yönetimi zamanında CAATSA yaptırımlarını uygulamaya başlaması Türkiye’yi rahatlattı. Ancak Gürcanlı, Ankara’daki havanın Trump’ın Türkiye’ye ‘kıyak yapmadığı’ şeklinde olduğunu aktardı:

ABD Dışişleri Müsteşarı Cooper: CAATSA yaptırımları, Türkiye ile ABD arasında uzlaşma fırsatı sağlayacak

“Ankara rahatladı, çünkü bu iş Biden’a kalmadı. Biden’a kalsaydı, Ocak ayının 20’sinde göreve gelecek olan başkanın yapacağı ilk birkaç haftada, kongreden geçen yasa nedeniyle, yaptırım koyması gerekecekti. Ankara’nın beklediği Biden’la temiz sayfa açma ihtimalini ortadan kaldıracak bir unsurdu. Trump’ın bunu yapmasından Ankara memnun. Yaptırımların niteliğine gelirsek, Çin’le aynı yaptırımlar uygulandığı için Türkiye’ye ‘bize hafif yaptırım uygulandı’ gibi bir eğilim yok. Ne varsa onu yaptı Amerikalılar, Trump. Yani ‘dostum Trump’ bize ‘kıyak’ geçmedi, öyle söylemek lazım. Öyle bir hava var Ankara’da."

‘Irak’la görüşmenin arka planında Biden yönetimine hazırlık var’

Türkiye’nin dış politikasının Biden yönetimine hazırlandığını vurgulayan Gürcanlı’ya göre Irak Başbakanı Mustafa el Kazımi'nin gelişiyle son yapılan Irak-Türkiye temasının da arka planında bu var. Gürcanlı, El Kazımi'yi ağırlayarak Ankara, bölgedeki önemini ve İran etkisini azaltacak bir unsur olduğunu anımsattı:

"Bunun dışında hakikaten Ankara’nın bütün dış politikası Biden dönemine endekslenmiş durumda. Buna yönelik bir hazırlık var. Pek çok sinyali görebiliyoruz. Şu Irak görüşmesi bile bunun önemli parçalarından bir tanesi. Çünkü Irak bir ABD’ye İran’a meylediyor. Ortayı bulmaya çalışan bir başbakan var, Ankara’ya geldi. Verilen mesajlarda Ankara’yla olan ilişkilerin daha da ilerletileceği söylendi. Ben bunun da Biden dönemine bir hazırlık olduğunu düşünüyorum. Biden’a Türkiye’nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu hatırlatmak amaçlı bir üst düzey temas olduğunu düşünüyorum aynı zamanda. Çünkü hakikaten Türkiye’nin devreye girmesi İran’ın etkisini azaltabilecek bir unsur Irak’ta. Fakat Irak görüşmelerin ne oldu derseniz; Iraklılar büyük bir hevesle Dicle için bir su paylaşım anlaşması yapmak için gelmişlerdi, Ankara buna ayak sürüdü. Görüşmelerin odak noktası ise terörle mücadele oldu. Burada da bir hazırlık görüyorum ben Biden özelinde. Bu biraz Türkiye’nin yaptığı operasyonlarla ilgili ve tabii son dönemde peşmergenin hareketliliğiyle."

'Biden yönetimine karşı Irak merkezi hükümeti ve Kuzey Irak'ın desteği aranıyor'

Irak'ta son dönemde Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı peşmergelerle PKK arasında yeniden çatışma dolu bir iklimin hakim olduğunu anımsatan Gürcanlı, yine sınırın Suriye tarafındaki gelişmelerde ABD'nin olası rolü ve PYD/YPG'ye desteğinin önemli bir başlık olduğunu vurguladı. Ankara'nın Biden döneminde PYD/YPG'ye desteğin artmasını beklediğini belirten Gürcanlı, Ankara'nın da buna karşı Suriye'nin kuzeyindeki durumla paralel olarak Erbil ve Bağdat'ı yanına alma gayretine giriştiğinin altını çizdi:

"Son dönemde hiç olmadığı kadar PKK terör örgütüyle peşmerge arasında çatışmalar çıkmaya başladı. Gün geçmiyor ki Kuzey Irak’ın küçük ya da büyük çaplı çatışmalar duymayalım. Bir de çok yeni bir gelişme daha oldu. Şimdi iş Irak-Suriye sınırına doğru kaydı. Suriye sınırında PYD/YPG ki PKK terör örgütüyle uzantılı olduğunu söylüyor Ankara, koruyor. Masrur Barzani’nin yaptığı son açıklamada PYD’nin adı geçirilerek PKK’yla bağlantısı üzerinde duruldu ve peşmergeye saldırdığının altı çizildi. Tam Ankara’nın istediği ortamı yaratmaya müsait. PYD/YPG’nin en büyük destekçisi ABD. İktidara Biden geldiğinde de bu desteğin sürmesi bekleniyor. Ankara ise buna hazırlık olarak biraz peşmergeyi ve Kuzey Irak yönetimini kendi yanına alma eğiliminde benim gördüğüm kadarıyla. Bu çatışmalar da bunu sağlamaya müsait. Peşmergelere yönelik saldırıların Barzani yönetimin de Türkiye’ye meyletmesinin önünü açacağını düşünüyor Ankara. Bir de tabii Kuzey Irak’ta ekonomik zorluklar var. Sanıyorum Irak başbakanıyla da bu konuşulmuştur. Barzani yönetimi artık maaşları ödeyemiyor. Ciddi bir sıkıntı var. Türkiye’nin sessiz sedasız bir şekilde devreye girerek orayı bir arka bahçe yapma eğilimine doğru hızla gittiğini söylemek mümkün. Böylece hakikaten Biden yönetimine karşı daha güçlü çıkacak orada. Yine PYD/YPG’ye karşı bir başka unsur Ayn İsa’da yani Fırat’ın doğusunda PYD/YPG’nin kontrol ettiği toprakların hemen hemen ortasında artan bir gerginlik var. TSK destekli grupların bu bölgeye saldırıları sürüyor. Ayn İsa hala PYD/YPG kontrolünde. Ruslar devrede, çünkü orada Türkiye’yle ortak devriye geziyorlar. Orada herkes Amerikalılar, Biden yönetime gelmeden bu kargaşada Suriye coğrafyasında neyi nereye koyarız, kim nereyi kapar, sahada ne kadar öne çıkar gibi bir hazırlık var. Burası hakikaten çok sıcak, bundan bahsetmek gerekiyor."

'İran'la ilgili Sincar rahatsızlığı da var'

Gürcanlı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakü ziyaretinde okuduğu şiir nedeniyle İran'la yaşanan gerilimin arkasındaki tartışmaları da aktardı. Erdoğan'ın gaf yaptığı görüşlerine karşılık Bakü'de İran, Gürcistan, Azerbaycan, Rusya ve hatta Ermenistan'ı içeren bölgesel birliktelikten söz ettiğini anımsatan Gürcanlı, diğer yandan İran'ın Sincar/Şengal'de Haşdi güçleriyle oynadığı iddia edilen rolün Ankara'da uyandırdığı rahatsızlığa atıfta bulundu:

'ABD, yaptırımlarıyla Türkiye'nin bağımsızlığını hedef alıyor'

"Bir başka konuşulan konu da İran’la ilişkiler. Irak başbakanının gelmesi çok önemliydi ama bundan önce de zaten İran’la Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü ziyareti sırasında çok önemli bir gerginlik olmuştu. Ankara’da bu hala tartışılıyor. Bu neden oldu? Bu basit bir diplomatik gaf mı o şiiri okumak, yoksa bilinçli bir tercih mi diye. İki tarafın da sağlam argümanları var. Gaf diyenler şunu söylüyor; aynı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan İran’ın da içinde olduğu bölgesel bir birliktelikten bahsetti. İran, Gürcistan, Azerbaycan, Türkiye ve Rusya, hatta Ermenistan da buna girebilir dedi. İran’a böyle bir kapı açarken niye gidip de onun bu hassas noktasına bassın, aynı konuşma içinde bu şiiri okuyarak dendi. Bunun bir gaf olabileceğini söyleyenler var. Ama gaf olmayabileceğini söyleyenler de var. Çünkü Sincar’da yine Irak’la bağlantılı olarak önemli gelişmeler oldu ve İran’ın da bunda başrol oynadığı biliniyor. Sincar’daki PKK yanlısı milis güçler Türk operasyonları oraya doğru ağırlık kazandıkça sıkıştılar. Sıkışınca yardımlarına aslında biraz İran koştu. O silahlı güçleri, belki de teröristleri de demek lazım, kendi etkisindeki Haşdi Şabi’nin saflarına katmaya başladı. Bir Haşdi Şabi tugayı oluşuyor orada ve ona PKK bağlantılı silahlı grupların da katılmasının önü açıldı. Böylece bir nevi o silahlı gruplar meşrulaştırılıyor. Bu Ankara’da çok büyük rahatsızlık yaratmış durumda. Çünkü tam sıkıştırıyorlar, operasyonlar sürüyor, peşmerge hareketli, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları hareketli, tam Sincar temizlenecekken İran’ın küçük bir çelmesinden bahsediliyor. Bu nedenle de İran’a ‘senin de hassas noktaların var ve biz de orada güçlüyüz’ gibi bir mesaj verilmek istenmiş olabileceği konuşuluyor Ankara’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o şiiriyle."

‘AKP hükümeti herkesle kavga eden izlenimini ortadan kaldırmaya çalışıyor’

Avrupa Birliği’nin de Biden’ın yönetime gelmesi ve ABD’nin yeni dış politika eğilimini açıklamasını beklediğini söyleyen Gürcanlı, AB’nin Türkiye’ye yaptırımlarını hafif tutmasının sebebinin de bu olduğunu anımsattı. Gürcanlı’ya göre, herkes Biden’ın ittifakları güçlendirmesi ve aynı zamanda NATO’nun daha güçlü bir yapı haline geleceği mesajını bekliyor. Bu bağlamda Türkiye’nin yaşadığı sorunlar açısından NATO içinde söz sahibi olduğunu hatırlatmaya çabaladığına değinen Gürcanlı, hükümetin herkesle kavga eden izlenimini ortadan kaldırmaya çalıştığını söyledi:

“Herkes Biden’ı bekliyor. Avrupalılar da yaptırımları koyarken Türkiye’ye kişisel ve şirketsel bazda koydular, kurumsala girmediler. Eğer gerekirse kurumsal bazda yaptırım konusu böyle devam ederse bu süreç Mart zirvesinde konulur dendi. Bu bütün başkentlerde zaman kazanma taktiği olarak yorumlandı. Çünkü şöyle bir takvime bakılsa bunu görmek mümkün. 20 Ocak’ta Biden göreve başlayacak, Şubat’ta bir NATO zirvesi var. Orada Biden’ın vereceği mesajlar oldukça önemli. Çünkü ABD’nin yeni yönelimini ortaya koyacak. Herkesin beklentisi de Biden’ın dış politikanın odak noktasına ittifakların güçlendirilmesi ve dolayısıyla NATO’nun da daha güçlü bir yapı haline getirilmesini söylemesini bekliyor. Ankara da NATO zirvesinde çıkacak mesajları bekliyor. Çünkü zaten halihazırda NATO içinde genel sekreterin çabalarıyla başlamış bir Türkiye-Yunanistan görüşme süreci var. Zaten Hulusi Akar’ın bugün bir takım gazetecilere yaptığı açıklamalarda da buna çok büyük atıflar vardı. Biden NATO’ya eğildikçe Türkiye de NATO’daki yerini daha belirginleştirecek. Bir nevi NATO içinde Türkiye’nin de söz sahibi olduğu, bu çok önemli. Çünkü Avrupa Birliği tek başına geldiği zaman Yunanlılar orada söz sahibi, biz değiliz. Ama NATO’da hem Türkiye hem Yunanistan söz sahibi. Bu anlaşmazlığın bir şekilde NATO platformuna çekilmesini ve Türkiye’nin NATO’daki gücü ve etkisi nedeniyle orada yürümesi ve biraz da soğutulmasını istiyor Ankara benim gördüğüm kadarıyla. Bir de Hulusi Akar’ın mesajları çok yumuşaktı, bunu söylemek lazım. Mısır’a da Suriye’ye de hakikaten zeytin dalı diyebileceğim ifadeler vardı. Mesela çok önemli bir gelişme daha; İdlib’te 7 tane daha gözlem noktasında çekilmesi Türkiye’nin. Yani artık oradaki M4 karayoluna geri çekilme başladı. Oradaki gözlem noktalarının bulunduğu alanlar doğrudan Suriye ordusuna bırakılıyor. Zaten büyük ölçüde kuşatma altındaydı. Kuşatma altında olmadığı yerlerden de çekilme görülüyor. Bir nevi Ankara o sınırı kabul etme eğilimine doğru gidiyor. Böylece orayı bir kriz alanından çıkaracak. AKP hükümeti benim anladığım herkesle kavga eden izlenimini ortadan kaldırmaya çalışıyor.”

‘Türkiye için S-400 bir koz halinde, Türkiye’nin S-400 pek kullanma niyeti yok’

Gürcanlı’ya göre, Hulusi Akar’ın ‘S-400’leri kullanmak için aldık’ sözleri Türk hükümetinin duruşuna ve seçmenine yönelik bir açıklama. Gürcanlı, Türkiye’nin S-400’leri bir koz olarak elinde tuttuğunu ve kullanmaya da pek niyetli olmadığı değerlendirmesini aktardı:

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu toplandı: ABD'nin S-400 yaptırımları kınandı

“Siyasi bir takım açıklamaları bir kenarda bırakmak lazım. Hulusi Akar’dan bakarsak savunma bakanı olarak siyasi yanı ‘biz onları kullanmak için aldık’ diyor. Bu kendi seçmenlerine ya da AKP hükümetinin duruşuna yönelik bir açıklama. Ama diğer açıklamaların satır aralarını okuduğumuzda Hulusi Akar'ın şunu da önerdiğini görüyoruz. Diyor ki ‘bizim mühendislerimiz S-400’lerin çalıştırılmasının diğer NATO üyesi ülkelerin uçaklarına, radarlarına ciddi bir sıkıntısı olmayacağını, bilgi aktarımı yapmayacağını söylüyor’. Fakat Amerikalılar bunun tam tersini söylüyorlar. Biz de diyoruz ki ‘teknik adamlar gelsin, konuşun, inceleyin’. Bu bana göre hakikaten önemli bir açılım. Bu Amerikalılara ‘gel sen de bak şu S-400’lere, madem bu kadar çok merak ediyorsun’ demenin diplomatçası olmuş. Ankara sıkışmış. Siyasi olarak ‘biz bunları kullanacağız’ diyor ama niyetinde de pek yok. Amerika’nın izni olmadan pek kullanma niyetinde yok benim görebildiğim kadarıyla, hele ki şu aşamada. Biden yönetimi gelene kadar. Biden gelecek, yönetimde oturacak, ondan sonra bakacaklar temiz sayfa açılıyor mu açılmıyor mu? S-400’ler de bir koz Türkiye açısından bu anlamda. Çünkü ABD’yle sorunumuz bir tek S-400 değil ki. PYD/YPG’si var, Fetullah Gülen’in iadesi var, Halkbank davası var. Bunlara karşı S-400 Ankara’nın bir kozu olabilir, doğru kullanılırsa. Aslında Ankara Biden yönetiminin gelmesini ve atacağı adımları bekliyor.” 

Yorum yaz