EKSEN

‘Almanya’nın inisiyatifiyle çok büyük olmasa da Türkiye’ye yaptırımlar muhakkak gelecek’

İbrahim Varlı'ya göre, AB'nin aralıktaki zirvesinden Türkiye'ye yaptırım kararı çıkacak. Ama Avrupalıların Türkiye'deki olası krizin kendilerine olumsuz etkilerini dikkate alacağını söyleyen Varlı, Almanya'nın yaptırımları hafifleteceği görüşünde. Varlı, Biden'ın ABD-AB ilişkilerini düzeltmesiyle Ankara'nın manevra alanının daralmasını öngörüyor.
Sitede oku

Avrupa Birliği'nin 10-11 Aralık'taki zirvesi öncesinde Avrupa'nın Türkiye ile ilişkileri yeniden sıkıntılı bir görünüm kazandı. Türkiye'ye sert yaptırımların bugüne kadar önünü kesmiş olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, özellikle Doğu Akdeniz'deki Türkiye politikalarını kast ederek olayların umdukları gibi gelişmediğini söylerken, Dışişleri Bakanı Haiko Maas aralık zirvesinde yaptırım sinyali verdi. AB Dış Politika şefi Joseph Borrell, Türkiye ile dönüm noktasına gelindiğini dile getirdi.

Bu tartışmalarla eşzamanlı olarak Dağlık Karabağ krizinde Avrupa'da 'Bozkurtlar' diye de anılan Ülkücü hareketin derneklerine yönelik yasaklama kararları art arda geliyor. Kasım başındaki Fransa'nın aldığı kararın ardından Almanya'da da bu yönde adımlar atıldı.

Hal böyleyken, Ankara'dan aniden AB'ye yönelik üyelik stratejisinin altını çizen açıklamaların art arda gelmesi dikkat çekti.

Türkiye-AB ilişkilerindeki gerilimi BirGün gazetesi yazarı İbrahim Varlı ile konuştuk.

‘Türkiye de bir yaptırım geleceğini hissediyordu’

İbrahim Varlı'ya göre, Avrupa içinde Fransa'nın başını çektiği ülkelerin Türkiye'ye yaptırım için bastırırken, bugüne karşı AB içinde diğerlerini ikna eden Almanya da artık 'yaptırımları devreye sokmak zorunda kalacağız' mesajı verdi. Ancak Almanya'nın inisiyatifiyle yaptırımların çok geniş olmasını beklemeyen Varlı, AB'nin Türkiye’deki olası kriz durumunun Avrupa’ya olumsuz yansıyacaklarını bildiği için dışlama, ötekileştirme ve kenarda bırakmayı göze alamadığı görüşünde:

Kalın: Türkiye'ye yaptırım diliyle konuşulursa onlar kaybeder
“Ankara'nın söylemlerin artmasının arka planında şu var. Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’ne daha birkaç hafta var. Türkiye'ye bir şekilde bu açıklamalarla bir son mesaj verilmiş oldu. Bakın yaptırımlar geliyor ki büyük ihtimalle gelecek. Ama bu yaptırımların derecesi ne olacak, o bir anlaşmazlık. Avrupa içerisindeki bazı ülkeler Fransa’nın başını çektiği ülkeler daha sert yaptırımların hayata geçirilmesini istiyor Türkiye’ye karşı. Ama Almanya bu konuda düne kadar arabulucuydu, iyi polisi oynuyordu, bu krizin aşılması için devreye girmişti, onların da sabrı tükenmiş durumda. Hem Dışişleri Bakanı Heiko Maas hem de Merkel benzer açıklamalar yaptılar. Yaptırımları devreye sokmak zorunda kalacağız, Türkiye çünkü taviz vermiyor, gerekli adımları atmış değil. Yine Almanya’nın inisiyatifiyle Türkiye’ye çok büyük yaptırımlar geleceğini düşünmüyorum. Ama yaptırımlar muhakkak gelecek. Çünkü AB’nin de Türkiye’ye bir şekilde her anlamda ihtiyacı var. Türkiye’deki olası bir kriz durumunun Avrupa’ya olumsuz yansıyacaklarını bildikleri için dışlama, ötekileştirme, kenarda bırakmayı göze alabilmiş değil. Türkiye’deki herhangi bir kötü gidiş otomatikman Avrupa’yı da etkiliyor. Nüfusu, potansiyeli var. Avrupa’da yaşayan Türk nüfusun pozisyonu söz konusu. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde bir yaptırım kararı çıkacaktır. 9 Aralık gecesine kadar ta ki liderler toplanana kadar bu tarz açıklama yapacaklardır. Kapalı devre diplomasi sürdüreceklerdir. Kapalı kapılar ardında görüşmeler, pazarlıklar devam ediyordur. Türkiye de bunu hissediyordu bir yaptırım geleceğini. Çok kayıtsız kaldıklarını düşünmüyorum. Daha hafif yaptırımlarla geçiştirilmesi için konuşuyorlardı, birtakım sözler verilmiştir, muhtemeldir."

'AB ile kapalı devre bir trafik yürütülüyordur'

Varlı'ya göre Avrupa'nın bu tutumu karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın günlerdir ekonomik, siyasi ve yargı alanında reformlardan bahsetmeye başlamasına dikkat ekti. Türkiye'nin içinden geçtiği ekonomik krizde dikkat çeken Varlı, muhtemelen AB ile kapalı devre bir trafik yürütüldüğünü, Ankara'nın pozisyon değiştirmesine sebep olan son gelişmelerde ABD'deki başkanlık seçimi ve Biden'ın başa gelecek olmasının da etkili olduğunu dile getirdi

"Erdoğan’ın 10 gündür ekonomik, siyasi, yargı alanlarda reformlar yapacağız. Bu tek başına Türkiye’nin kendi başına yapacaklarını kastetmiyordu. Avrupa ile yargı reformu, AİHM vs. batı dünyasıyla ilişkileri yeniden revize etme yoluna gittiğini gösteriyor. Şayet böyle bir yönelime gireceklerse AB ile de ilişkileri 3 ay öncesinden daha iyi bir konuma getirebilecek birtakım arayışlar içerisine girmişlerdir. Tek başına Türkiye’nin kendi içerisinde yapacağı bir ekonomik reform, iktidar zaten böyle bir şey içinde değil de teknik olarak bir faydası da olmayacaktır. Çünkü Erdoğan’ın açıklamaları net. Uluslararası yatırımcıların gelmesi için güvenceler vereceğiz, şu adımları atacağız. Türkiye’yi tekrardan yatırım yapabilecek ülke pozisyonuna getireceğiz diyor. Bir taraftan bu açıklama yapılırken diğer tarafta eğer AB ile köprüler atılmak isteniyorsa bu baştan bu adımın iflas ettiği anlamına gelecektir. Muhtemelen AB ile kapalı devre bir trafik sürdürülüyordur. Geçenlerde yandaş yazarlardan biri yazmıştı. Salgın ABD’de 3 Kasım ve salgın sonrasında yeni bir küresel dizaynda yer almak istediğine dair içeride dışarıda kendimizi buna göre şekillendirmeliyiz mahiyetine gelen bir yazıydı.

'ABD-AB çatlağının düzelmesiyle Türkiye'nin elindeki koz alınmış olacak'

Türkiye'nin uzun süredir Trump sayesinde AB ile ABD arasındaki ciddi kırılmaları kullanarak hareket ettiğini anımsatan Varlı, Biden ile birlikte emperyalist ülkelerin çıkar çatışmalarının düzenlenecek ve Transatlantik ilişkilerinin düzelecek olmasının Ankara'nın manevra alanını daraltacağını dile getirdi:

Uzman görüşü: ‘Önümüzdeki Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nde, Türkiye’ye yaptırımlar olası görünüyor’

"Daha önce Türkiye rahattı. Avrupa Birliği ve ABD arasında çok ciddi bir kırılma vardı. Trump yok. Yeni dönemde Biden Trans Atlantik ilişkileri öyle ya da böyle yeniden düzeltecek. Bütün hasarları gideremeyecek olsa da. Ama Trump’tan daha farklı bir politika izleyecektir. Türkiye daha önce ABD ve AB arasındaki krizden bu şekilde faydalanmıştı. Ama şimdi AB, Washington ile ilişkileri yeniden rayına soktuğu zaman Türkiye’nin elindeki bu koz da alınmış olacak. Büyük bir yalnızlığın içerisinde kendisini göreceğinin farkında. Bir anlamda şark kurnazlığı işlemeyecektir. Biden öyle ya da böyle AB ile ilişkileri düzeltecek. Bunlar zaten batı ittifakı ülkesi, birlikte hareket ediyorlar birçok noktada, bazen ayrıştıkları noktalar olsa da. Samir Amin’in ifadesiyle politik emperyalizm belli noktalarda birlikte hareket etmek zorunda ve birlikte de hareket ediyorlar. O yüzden Japonya, Avrupa Birliği, ABD kolektif emperyalizm olarak nitelendiriliyor. Kendi aralarındaki çıkar çatışmaları olsa da dünyanın geri kalanına karşı bir ortak dürtüyle hareket ediyorlar. Bunda da öyle olacaktır. Trump buradaki makası atmıştı ama artık Trump yok.”

‘Sadece Bozkurtlara değil Avrupa’da tüm aşırı sağcılara operasyon var’

Türkiye ile bağlantılı ülkücü harekete karşı Avrupa'da girişilen son yasaklama hamlelerini de değerlendiren Varlı, bunun Avrupa’da aşırı sağcılara duyulan rahatsızlığın parçası olduğu görüşünde:

“Salgın sonrası yeni bir dünya düzeninin, ABD’deki başkanlık sonrası yeni düzen çerçevesinde. Daha önce sol yapılar hedefe alınıyordu, yasaklanıyordu. Bir şekilde baskı altına alınıyordu. Sadece Bozkurtların yasaklanmasıyla başlamadı. Bir süredir özellikle Avusturya’da, Almanya’da yetersiz de olsa bir operasyon vardı, sistematik bir politika vardı. Sadece Almanya’nın kendi aşırı sağcıları değil Danimarkalı, İsveçli bütün Avrupa. Almanya Dışişleri Bakanı Maas’ın açıklamaları da var. Avrupa’daki sağ hareketlilik kendi aralarındaki organizasyonu, birlikte hareketinin önüne geçmek için harekete geçilmesi çağrısı yapıyordu. Danimarkalı, aşırı sağcı bir partinin lideri gelip Hamburg’da kuran yakmak eylemi düzenleyebiliyor. Bu iki-üç hafta önce düzenlenen bir olaydı. Bu Almanya içerisinde hem toplumsal bir rahatsızlık hem de bir güvenlik sorunuydu. Aynı Danimarkalı, aşırı sağcı bir partinin lideri öncesinde de İsveç’te Malmö’de yine Kuran yakmıştı. Tam da Muhammed karikatür krizine denk gelmişti. Bu aşırı sağcı sadece Bozkurtlar değil bir bütün olarak ciddi operasyonlar vardı. Türkiye birdenbire ülkücü hareket Bozkurtlar, Fransa ve Almanya’da, Hollanda’da da bir yasa tasarısı meclisten geçti, onlar da yasaklayacak. Avusturya zaten geçen yıl böyle bir karar alarak Bozkurt ifadelerin, sembollerin kullanılması yasaklamıştı. Ciddi bir Avrupa genelinde aşırı sağcı bir parçası da Türk aşırı sağı. Çünkü Avrupa’da ciddi bir rahatsızlık nedeni. Karabağ savaşında gördük, öncesinde Fransa-Türkiye arasında yaşanan krizde de gördük. Bir bütün olarak organize hareket edebiliyorlar. Ermenilere, Kürtlere yönelik, Türkiyeli muhalifler yada Alevilere yönelik ya da kendilerinden olmayan kim varsa, aktüel politikalar ışığında kim hedefse onlara yönelik eylemlik içerisine giriyorlardı. Avrupa’daki toplumsal gündelik yaşamı tehlikeye atıyordu. Bunun farkına vardılar.”

‘Türkiye ile yaşanan dış politik sürtüşmenin de tezahürü’

Varlı’ya göre ülkücü harekete karşı peş peşe ülkelerden gelen yasaklama kararı Türkiye ile dış politikada yaşanan sürtüşmenin de tezahürü. Fransa'da Dağlık Karabağ savaşı boyunca Ermeni nüfusu hedef alan kiliselere tehditlerde bulunan ülkücüler bulunduğunu belirten Varlı, Avrupa'nın Türkiye'de iç siyasette yaşanan gelişmelerin yansıdığı bir arena haline geldiğini anımsattı. Varlı sadece Fransa, Almanya ve Avusturya değil Hollanda ve Belçika'dan da adımların geleceğini kaydetti:

“Peş peşe bu üç ülkenin bu kararı almasının en büyük nedenlerinden bir tanesi Macron’un burada çağrısı. Fransa’da bu karar alınmadan önce Macron, Merkel’e bu konuda bizi yalnız bırakmayın, destek verin. Türkiye ile yaşanan dış politik sürtüşmenin de tezahürü oldu bir anlamda. Zaten başlı başına sıkıntıydı. Fransa’daki Ermeni nüfusa, kiliselere yönelik tehditler söz konusuydu. Macron’un çağrısıyla birlikte ülkeler bir şekilde yasakladı. Almanya da destek verdi. Zaten böyle bir gündemleri vardı. Alman sol partinin neredeyse her yıl belli aralıklar ülkücü hareket yasaklansın diye çağrıları var. Avrupa’da artık aşırı sağ hem kendi içlerindeki hem de Türkiye’deki milliyetçi hareketin uzantısı ciddi tehdit oluşturuyor. Aşırı sağın bir şekilde her türlü unsuruyla harekete geçmek zorunda hissediyor. İş çığırından çıkmak üzere. Türkiye’deki iç politik gelişmelerin yansıması olarak Almanya’da bunun toplumsal yansımasını görüyorsunuz. Kavgalar, saldırılar. Avusturya’da Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan, aylardır polis koruması altında evde yaşıyor. Almanya’da Cem Özdemir yine sol parti milletvekili Sevim Dağdelen hepsi polis koruması yaşıyorlar ve çok ciddi bir altındalar. Bu tehdit de ülkücü Bozkurtlardan kaynaklanıyor. Kendi milletvekilleri kendi ülkelerinde polis korumasında, ev hapsinde yaşamak zorunda kalıyorlarsa, oradaki güvenlik tehdidini düşünün. Bütün bunlar birikince haliyle harekete geçmek zorunda kaldılar, peş peşe bu tarz kararlar alındı. Avusturya ile birlikte 4. Ülke oldu. Muhtemelen Belçika da benzer adım atacak. Birkaç ülke daha gelecekte bu furyaya katılacaktır.”

Yorum yaz