Kentteki bir ithalat ve ihracat firmasının sahipleri, 2 işçinin kefaletiyle kullandıkları 2 milyon 500 bin liralık banka kredisini 'işlerinin bozulduğu' gerekçesiyle ödeyemedi.
Banka, şirket yetkilileri ile kefil olan 2 işçiden borcu tahsil etmek için mahkemeye başvurdu.
1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada, yapılan yargılamanın ardından karar verildi. 'Eş izninin tamamlayıcı unsur değil, geçerlilik unsuru olduğu' ifade edilen kararda, "Yani kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eşin rızası mutlaka gereklidir. Aksi halde kefalet sözleşmesi geçersiz olacaktır. Zira rıza eşin kefil olma ehliyetini sınırlar ve rızanın yokluğunun yaptırımı kesin hükümsüzdür. Bu nedenle geçeri bir kefaletin bulunmaması sebebiyle işçiler yönünden davanın reddine karar verilmiştir" değerlendirmesi yer aldı.
Mahkeme, firma yetkileri hakkında ise banka talebinin kısmen kabulüne ve kredinin faiziyle ödenmesine karar verdi.
İşçilerin avukatı Abdulkadir Akıllar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 işçinin işverenlerin baskısıyla şirketin banka kredisine kefil olduklarını öne sürdü. Akıllar, şirket krediyi ödeyemeyince işçiler hakkında haciz işlemi başlatıldığını söyledi.
Kefalet sözleşmesinin eş rızası alınmadan yapıldığına dikkati çeken Akıllar, şöyle devam etti:
"Zamanında işveren baskısıyla almış oldukları kefalet sözleşmeleri işçilerin ailesini, yuvasını dağıtacak hale getirmişti. Kararla bu problemlerden kurtulmuş oldular. Bu karar mahkemelerin de kanunların da Türk toplumunun temel yapısı olan aile birlikteliğine ne kadar önem verdiğini, eşlerin birbirinden habersiz bu tarz büyük borç-kefalet işlerine girmemesi gerektiğinin önemini ortaya koydu."