İsa’nın çarmıha gerilmesi ve Bask dilinin sanılandan çok daha erken kullandığına dair antik eserler üretmekle suçlanan arkeologEliseo Gil’in davası Vitoria’da görüldü.
Gil’in yanı sıra çalışma arkadaşı Ruben Cerdan’ın da yargılandığı davada, mahkeme iki ismi de ‘dolandırıcılık ve sahte kayıtlar tutmaktan’ suçlu buldu.
Gil toplamda iki yıl üç ay; Cerdan ise 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca kazıları finanse eden Alava bölgesi yetkililerinin zararını karşılamak için 12 bin 500 euro tazminat ödemelerine karar verildi. Ancak İspanya yasalarına göre, her bir atılı suç için iki yıldan fazla ceza almadıkları ve daha önce suç kayıtları bulunmadığı için Gil ve Cerdan’ın hapse girmeyeceği belirtiliyor.
Bir diğer sanık olan jeolog Oscar Escribano ise suçunu kabul etti, ancak her şeyin ‘bir şakadan başka bir şey olmadığını’ öne sürdü. Escribano da bir yıl hapis ve para cezasına çarptırıldı.
Soruşturmayı yürüten Bask bölgesi polisi, dosyayı ‘Roma dünyasındaki arkeolojik kalıntılarla ilgili en büyük sahtekârlık veya manipülasyonlardan biri’ diye niteledi.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Arkeoloji dünyasında gündem olan olay, Haziran 2006’da Eliseo Gil’in Bask şehri Vitoria yakınlarındaki Veleia kasabasında pek çok eser bulmasıyla başladı.
3. yüzyıla ait olduğu belirtilen çömlek parçaları üzerinde İsa’nın çarmıha gerilmesine ait ilk tasvirlerin, Mısır hiyerogliflerinin ve ayrıca Bask diline ait bilinen ilk yazılı örneklerden 600 yıl öncesine ait yeni örneklerin bulunduğu savunuldu.
Eliseo Gil, bulgularının ‘tarih kitaplarını değiştireceğini’ savunsa da sadece iki yıl kadar sonra uzmanlar tarafından yapılan bir araştırma hayallerine gölge düşürdü. Çömlek parçalarının bazılarında modern zamanlarda kullanılan yapıştırıcılara ait izler saptandı, ayrıca yazılarda da hiç var olmamış tanrılara ve 17. Yüzyılda yaşamış ünlü Fransız filozof René Descartes’a atıflar yer alıyordu.
Ayrıca çarmıha gerilme sahnesi sanılan tasvirin de İsa'nın dirilişi ve ilahiliğine dair inancı sorgulayacak şekilde ‘RIP’ (huzur içinde yatsın) gibi bir kısaltma içermesi şüpheleri iyice artırdı.
Dahası Roma tanrılarından Jüpiter’in ilk harfi ‘I’ yerine ‘J’ ile yazılmıştı ki, bu harf de Latin alfabesinde o dönemde bulunmuyordu.
Madrid’de tarih öncesi çağlar konusunda uzman Profesör Martin Almagro, “Bunlar ya şaka ya da sahtekarlık. Böyle bir şey bu kadar uzun süre nasıl ciddiye alındı?” ifadelerini kullandı.