Yaklaşık 8 milyonluk bir nüfusa sahip olan Batı Afrika ülkesi Togo’da üç dönemdir devlet başkanlığı görevini yürüten Faure Gnassingbe, cumartesi günü gerçekleştirilecek seçimlerde, yapılan anayasa değişikliği sayesinde bir kez daha aday oldu.
Bu değişikliğe dair tepkilerin yanı sıra muhalefete yönelik baskılar ve seçimlerin adil olmayan bir ortamda düzenleneceği endişelerinin gölgesinde AFP haber ajansına ve Le Monde gazetesine ortak bir röportaj veren Gnassingbe, oldukça ‘pembe bir tablo’ çizdi.
Bu tarz suçlamaların ‘gerçekten ziyade kazanılan ünden’ kaynaklandığını savunan Gnassingbe, “Bazen bu açıklamalar ve fikirler abartılıyor, her halükarda bir diktatör gibi hissetmiyorum” dedi.
50 yıllık ‘tek aile’ iktidarı
Togo, yaklaşık 50 yıldır tek bir aile tarafından yönetiliyor.
Eski Fransız sömürgesi olan ve bağımsızlığını 1960'ta kazanan ülkede Gnassingbe Eyadema, 1967'de yaptığı darbeyle iktidarı ele geçirdi. Eyadema, tek partili yönetimle muhalefet olmadan uzun süre ülkeyi yönetti.
Batı'dan gelen baskılar sonucu 1992'de anayasa referandumu yapıldı ve çok partili hayata geçildi; devlet başkanının görev süresi de beş yıllık iki dönemle sınırlandırıldı.
Ancak Eyadema'nın görev süresinin dolduğu 2002 yılında, parlamento oybirliğiyle söz konusu maddeyi değiştirerek görev süresi sınırlamasını kaldırdı.
Eyadema'nın 5 Şubat 2005'te kalp krizi geçirerek ölmesinin ardından oğlu Faure Gnassingbe, anayasaya aykırı şekilde ordu tarafından yeni devlet başkanı olarak belirlendi.
Tepkiler ve darbe suçlamaları nedeniyle 20 gün sonra Gnassingbe görevi bıraktı ancak 24 Nisan 2005’te düzenlenen tartışmalı seçimlerde tekrar koltuğa oturdu.
‘Adımı değiştiremem’
Ailesinden kalan ‘yönetim mirasına’ değinen Faure Gnassingbe, “Adımı değiştirmem. Onun oğlu olmam, dışlanmak için bir sebep olmamalı” sözleriyle koltuğunu savundu.
Gnassingbe, sandıktan zaferle ayrılacağı konusunda ‘rahat ve kendinden emin’ olduğunu da söyledi.
2025 yılına kadar görevde kalma şansı veren anayasa değişikline de ‘selam duran’ Gnassingbe, “2025’te aday olup olmayacağımı söyleyemem bu nedenle 2030’da neler olur bilmiyorum. Söyleyebileceğim şu ki, ülkemin anayasasına daima saygı duyacağım” ifadelerini kullandı.
Ülkedeki tek aile iktidarını yıkmak isteyen muhalefet 2017’de oldukça geniş çaplı protestolar düzenledi. Yaklaşık 600 bin kişi Gnassingbe'yi görevi bırakmaya zorlamak için eylem yaptı, iş bıraktı ve açlık grevine gitti.