DÜNYA

Paravan şirket Türkiye dahil 130 ülkeye gizli iletişim cihazı sattı, ABD ve Alman istihbaratı bütün hükümetleri dinledi

CIA ile BND'nin gizli sahibi oldukları İsviçre merkezli Crypto şirketinin sattığı kripto cihazları ve iletişim hatları üzerinden 130'dan fazla ülkenin en gizli sırlarına vakıf olduğu ortaya çıktı. İçlerinde Türkiye gibi NATO müttefikleri de var. Haberde 'On binlerce kişinin katledilmesinden haberdar oldular, ama seslerini çıkarmadılar' denildi
Sitede oku

ABD'nin The Washington Post gazetesi, Almanya'nın kamusal yayın kuruluşu ZDF, İsviçre'nin kamusal radyo televizyonu SRF'nin ortak araştırma haberi, 'yüzyılın istihbarat darbesini' ortaya çıkardı. 

'Darbenin' başında ABD'nin Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA ile Batı Almanya'nın Dış İstihbarat Servisi BND var. 

2. Dünya Savaşı'ndan beri

Üç medya kuruluşunun #Cryptoleaks (Crypto sızıntıları) etiketi altında yayımladığı araştırma, gizli CIA ve BND belgelerine dayanıyor.

2. Dünya Savaşı'ndan beri küresel çapta istihbarat servisleri için kripto cihazları ve iletişim hatları üreten İsviçre merkezli Crypto AG şirketinin gizli sahibinin CIA olduğu, bu operasyonu BND ile birlikte yürüttüğü belirtildi. 

CIA ile BND ajanları, ayaklarını uzatıp Crypto AG'nin kripto sattığı istihbarat servislerinin iletişimlerini takip ediyordu, böylece onların tüm sırlarına vakıf oluyordu.

Yugoslavya'ya bile satmışlar

Crypto AG'nin satış yaptığı ülkelerin sayısı ise 130'u geçiyor. 

Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Umman, Katar, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Libya, Mısır, Cezayir, Fas, Tunus, Etiyopya, Nijerya, Güney Afrika, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Birmanya (Myanmar), Filipinler, Malezya, Tayland, Japonya, Güney Kore, Endonezya, Arjantin, Şili, Brezilya, Kolombiya, Meksika, Peru, Uruguay, Venezüella diye liste her kıtaya uzayıp gidiyor. 

Hiçbir bloğa mensup olmayan ama Sovyetlere yakın duran eski Yugoslavya, din devleti Vatikan, tarafsız İrlanda da listede.

Hatta İspanya, İtalya, Portekiz, Yunanistan, Türkiye gibi NATO müttefiklerine kadar herkes var.

CIA: Kendilerini dinleyelim diye üstüne bize para ödediler

Bir CIA raporunda operasyondan alaycı şekilde şöyle söz ediliyor:

"Yüzyılın istihbarat darbesi... Yabancı hükümetler en gizli iletişimlerinin en az iki (ve muhtemelen beş-altı kadar) yabancı ülke tarafından okunması gibi bir imtiyaz için ABD ile Batı Almanya'ya iyi para ödedi."

Müttefik ülkelerin gizli iletişiminin takibe alınmasından rahatsız olan BND'nin belgelerinde ise Amerikalıların temelde her hükümeti dinlemek istemesinden şikayet edilerek "Müttefiklere Üçüncü Dünya ülkeleriyle aynı muameleyi yapmak istiyorlar" deniliyor.

İşbirlikçileri Siemens

CIA'in 'Minerva', BND'nin 'Rubicon' kod adını verdiği ve on yıllarca sürdürdüğü bu operasyonun Soğuk Savaş'ın en sıkı saklanan sırlarından biri olduğu belirtildi. Bu operasyondan İsviçre istihbarat servisleri de haberdardı.

BND'nin talebiyle Alman sanayi devi Siemens'in Crypto AG ile işbirliği yaptığı, BND'nin 1990'ların başında ifşa olma korkusuyla operasyondan çıktığı, CIA'in ise şirketin hisselerini ancak 2018'de sattığı aktarıldı.

Ama Crypto AG ürünlerinin hala 12'den fazla ülkede kullanıldığı kaydedildi. 

Katliamları da öğrendiler ve sustular

Buna göre CIA ile BND, yabancı hükümetlerin en gizli iletişimlerine vakıf olduklarından ötürü katliamlardan da birinci elden haberdar oldular, ama sustular.

Haberde ABD ve Batı Alman istihbarat servislerinin on binlerce kişinin katledilmesini bilmelerine rağmen seslerini çıkarmadıklarının altı çizildi.

ZDF'nin görüş aldığı Helmut Kohl'un başbakanlığı döneminin Alman gizli servisleri koordinatörü Bernd Schmidbauer, "Rubicon kesinlikle dünyanın bir nebze daha güvenli olmasını sağladı" savunmasını yaptı.

ZDF'nin bu yorumla ilgili görüşünü aldığı İngiliz Warwick Üniversitesi'nin Uluslararası Güvenlik dalı profesörü Richard J. Aldrich, "Orası çok tartışılır, ama muhtemelen tarihin en önemli istihbarat operasyonuydu, gelmiş geçmiş en cüretkar ve skandal operasyonlardan biri" dedi. 

Kripto üçkağıtçılığıyle elde edilen istihbaratla ne yapıldığı ve ne yapılmadığına dair bazı örnekler:​

*Vatikan'a da kripto satılması sayesinde, ABD, Aralık 1989'da işgal ettiği Panama'da eski müttefiği olan diktatör Manuel Noriega'nın Vatikan Büyükelçiliği'nde saklandığını öğrendi ve devrik liderin teslim olması sağlandı. 

* 1970'lerde askeri cuntanın hakim olduğu Arjantin'de 30 binden fazla muhalif öldürüldü, çoğu diri diri helikopterlerden okyanusa atıldı. Belgelere göre ABD kadar Almanya da Arjantin'deki bütün askeri-diplomatik iletişimden haberdardı, ama Sosyal Demokrat Başbakan Helmut Schmidt1978'de Arjantin'de düzenlenen Dünya Kupası'na protesto yerine Alman milli takımını gönderdi. 

*Şili'de Sosyalist  Devlet Başkanı Salvador Allende 11 Eylül 1973'te General Augusto Pinochet'nin CIA destekli kanlı darbesiyle canından olurken, 30 bin muhalifin işkenceden geçirilip hapse atılmasına, en az 3 bin muhalifin öldürülmesine seyirci kalındı. 

* CIA ile BND, Crypto cihazları sayesinde, Nisan 1982'de Arjantin cuntasının Falkland'ı işgaliyle ilgili adaların bağlı olduğu Britanya'ya her adımda istihbarat verdi. Aslında dönemin Britanya Başbakanı Margaret Thatcher, bu istihbarat sayesinde savaşı önleyebilirdi, ama onun yerine istihbaratı askeri amaçlı kullanmayı tercih etti. Kriptolu haberleşmeleri yakalanan General Belgrano isimli Arjantin savaş gemisi, 2 Mayıs 1982'de bir Britanya denizaltısı tarafından batırıldı, Belgrano ile beraber sulara gömülen 323 can, Arjantin ordusunun Falklanda Savaşı'ndaki kayıplarının yarısından fazlasını oluşturdu. 

*Almanya'nın Berlin kentindeki ABD askerlerinin düzenli gittiği La Belle diskoteğinde 5 Nisan 1986'da gerçekleşen patlama, 3 can aldı, 200'ünü yaraladı. Ertesi gün 'bombalı saldırıdan çok kesin kanıtlara dayanarak Libya'yı sorumlu tutan' dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan'ın dayanağı, Libya'nın Doğu Berlin Büyükelçiliği ile Trablus'taki Dışişleri Bakanlığı arasındaki kriptolu iletişimdi. Ama bu şu soruları da beraberinde getirdi: Bombalı saldırı planlama aşamasında biliniyor muydu, önlenebilir miydi, onun yerine Washington Bingazi ve Trablus'a saldırmak için patlamaya izin mi verdi? 

* İran İslam Devrimi'nin 1979'da başlamasının ardından üniversite öğrencileri ABD'nin Tahran Büyükelçiliği'ni basıp 52 kişiyi rehin aldı, talepleri ABD'ye kaçan İran Şahı'nın iadesiydi. Rehinelerin serbest bırakılması için 444 gün uğraşan dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, her gün İranlıların kriptolu iletişiminden gelen son istihbaratı takip ediyordu.  

Yorum yaz