Diken'den Kemal Göktaş'ın haberine göre, İstanbul'da Hasdal Askeri Kışlası’nda askerlik yapan Y. D., 15 Kasım 2014’te çıktığı çarşı izninde Taksim’de yapılan polis kontrolünde üzerinde tütünle karışık hint keneviriyle yakalandı.
Y. D ve arkadaşları Beşiktaş Askeri İnzibat Bölük Komutanlığı'na teslim edildi. Burada yapılan işlemlerin ardından Y.D ve arkadaşları kışlaya gönderildi. Y.D’nin olaydan iki gün sonraki 04:30-07:30 arasındaki nöbeti tedbir amacıyla nöbetçi amir tarafından iptal edildi ancak aynı gün saat 10:30-13:30 arasındaki nöbete gönderildi.
Nöbet bölgesine gittiği sırada diğer nöbet arkadaşına kendisini iyi hissetmediğini söyleyen Y. D, zimmetli piyade tüfeğini çenesine dayayarak ateş etti ve olay yerinde hayatını kaybetti.
İdare mahkemesi: Komutanlar kusurlu
Olay hakkında soruşturma açan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı, ‘Y. D’nin intihar ettiği, başka birisi tarafından vurulduğu kuşkusunu uyandıracak hiçbir delil bulunmadığı’ gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Yapılan itiraz üzerine Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Mahkemesi, ‘uyuşturucu nedeniyle polis tarafından gözaltına alınan müteveffanın moral bozukluğu içerisinde olduğu, uyuşturucu kullandığının ailesi tarafından öğrenilebileceği endişesine kapıldığı dikkate alındığında, Birliğe getirildikten sonra alınması gereken tedbirlerin tam olarak alınıp alınmadığının ortaya konulması için’ soruşturmanın genişletilmesi gerektiğine karar vererek savcılığın takipsizlik kararını kaldırdı.
Olayla ilgili açılan idari soruşturmada da Y.D’nin ‘farkındalığın azalması sonucunda özellikle ailesine mahcup olacağı duygusu etkisiyle intihar etmiş olabileceği ve olayda kusuru, ihmali, kontrol ve gözetim noksanlığı olan personelin tespit edilememesi gerekçesiyle’ kimseye disiplin cezası verilmedi.
Bu kararların aksine Y.D.nin vazife malulü sayılması için açılan davada ise Ankara 16. İdare Mahkemesi, ‘herhangi doktor gözetim ve muayenesine tabi tutulmaksızın veya hastaneye sevki sağlanmaksızın, sadece kendini iyi hissetiğini beyan etmesi üzerine silahlı nöbete gönderilmesi suretiyle görevine devam ettirilmesinin’ hizmet kusuru olduğuna dikkat çekti ve Y.D’nin vazife malulü sayılmasına karar verdi.
Tazminat davası açtılar, borçlu çıktılar
Y.D’nin anne ve babası biner TL maddi, 10 biner TL manevi, Y.D.nin kardeşi ise beş bin TL manevi tazminat ödenmesi talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde (AYİM) dava açtı. Ancak AYİM, savcılığın takipsizlik kararındaki gerekçelere dayanarak ikiye karşı üç oyla davanın reddine karar verdi. AYİM, bu kararında davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 3 bin 600 TL avukatlık ücretinin davalı idareye (Hazine) ödenmesine karar verdi.
Karara katılmayan iki üyenin karşı oy yazısında ise ‘intihar eden askerin durumunun komutanları tarafından tespit edilip, psikiyatriden hastaneye sevk dahil önlemlerin alınması, personelin yanlış bir davranış içerisine girebileceğinin öngörülmesi gerekirken bu hususun bir an ihmal edildiği, bu suretle davalı idare ajanlarının az da olsa bu olayda ihmallerinin bulunduğu’ savunuldu.
AYM: Yaşam hakkı ihlali yok, avukatlık ücreti makul
Aile, AYİM’in bu kararının ardından Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak AYM 1. Bölümü de Y.D’nin askere alınırken doldurduğu formda herhangi bir pskiyatrik rahatsızlığı olmadığını beyan ettiğine dikkat çekti. Y.D.nin vücudunda dövme ve jilet izleri bulunmasına rağmen psikiyatrik değerlendirmesinin yapılmamasını kusur olarak görmeyen AYM, yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
AYM ayrıca 3 bin 600 TL avukatlık ücretine ilişkin AYİM kararını uygun bulurken avukatlık ücretinin başvuruculara aşırı bir külfet yüklemediğini savundu.