'Ekonomik kriz siyasi sistemin kaçınılmaz sonucu'

Türkiye’nin önemli markalarından biri olan Simit Sarayı, Ziraat Bankası’nın kontrolüne geçiyor. Devlet bazı şirketleri kurtarırken bazılarına destek vermemeyi tercih ediyor. Peki ama bu süreç nasıl devam edecek? RSFM’de bu haftasonu siyaset ve ekonomi konuşuldu.
Sitede oku

Erdoğan: Bizde kriz mriz yok
Fotoğrafın Tamamı Programında Ahu Özyurt’un sorularını yanıtlayan CHP İzmir Milletvekili ve Ekonomist Selin Sayek Böke, krizin sebebinin asıl sebebinin hükümetin kendisi olduğunu söyledi.

'Kriz yokmuş gibi davranmak da sistemin parçası'

“Farkında değilmiş gibi davranmak da bu yapısal durumun parçası. Simitçi kurtarması bile krize dair emareleri gördüğünün işareti. Ama iktidarı ayakta tutan bu rantçı ve tek adamcı zihniyet. Bu iktidarda krizi çözücü adımları atmayı asla görmeyeceğiz. Yapamayacağı için değil, yapmayı seçmeyeceği için görmeyeceğiz” diyen Böke, şöyle devam etti.

“Bu iktidar kamusal parayı yandaşlarına dağıtırken, kendisini ayakta tutacak basın düzenini, güvenlik düzenini kurmak için kullandı. Bizim paramızı rantçılara aktaran bu anlayışın değiştirilmesini istiyoruz. Değiştirir mi? Değiştirmez, Değiştiremez değil. Değiştirmez çünkü bu onun sonu anlamına gelecektir.”

'Demokrasi İttifakı tabanda oluşuyor'

Kılıçdaroğlu'ndan krize karşı beş maddelik çağrı
Ekonomik krizi aşmanın yolunun artık ekonomiden geçmediğine dikkat çeken Selin Sayek Böke, “Düzeni değiştirme iddiasını iktidara taşımak gerek. Parlamenter demokrasiye dönecek, rantçı değil halkçı bir ekonomiyi yürütecek bir iradeyi gösterecek bir siyaseti iktidara taşımak gerek” dedi. Sayek, seçmenin bunu tabanda gördüğünü ve partiler ötesi bir zeminin de oluşmaya başladığını sözlerine ekledi.

“Toplumsal ortak akıl oluşmuş durumda. Ben bunu sosyal bir sermaye diye tanımlıyorum. İktidar ancak baskıyla ve ortak aklı yok etmek üzere bir siyaset uygulayacak. Biz bunu biliyorsak, referendum, genel seçim ve yerel seçimde kendini gösteren ortak akıl ve birlikte yaşama iradesini hayata geçirmek zorundayız. Aslolan bu birliktelikleri siyasete taşımaktır. Yeni bir siyasete ihtiyaç var. Bu sadece yeni partiler değil, benim gibi temsiliyet yükümlülüğü olanlar, toplumun ihtiyaçlarını onun istediği şekilde bir araya getirmek zorundayız.”

'Londra piyasaları memnun ediliyor'

Ali Babacan: Başkanlık sistemi sonrası ekonomik kriz çıktı
Böke, Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın “dengeleme” diye ifade ettiği durumun aslında ekonominin durması anlamına geldiğini, Türkiye’nin artık üretemediği için ithalat da yapamadığını belirtti ve ekonomi yönetiminin artık sadece Türkiye’ye borç veren Londra’daki finans çevrelerinin içini rahatlatmak için çalıştığını söyledi.

“Disiplin ve dengelenme diye söyledikleri hep ‘dış güçler’ diye itham ettikleri finans çevrelerini memnun etmek için yaptıkları şeyler. İktidar, işlerin hepsini bütçe dışına taşıyor. Paralar hep varlık fonuna taşınıyor. O da şirket kurtarmak için kullanılıyor. Dertleri yine halk değil. Dışarıya hoş görünerek iktidarı sürdürmek istiyorlar bunun için de ülkeyi daha fazla borçlandırıyorlar.” 

Çok sayıda şirket batacak, hangileri kurtarılacak?

Programa katılan Gazeteci Murat Aksoy da önümüzdeki dönemin en kritik konusunun şirket iflasları olacağını söyledi ve şöyle devam etti:

AK Parti Milletvekili: Türkiye'de kriz yok, kimse iş beğenmiyor, buna da şahidiz
“Burada en kritik konu, hangi şirketlerin kurtarılıp hangilerinin batmasına müsaade edileceği olacak. Gördüğümüz kadarıyla, iktidara yakın şirketler kurtarılacak, daha mesafeli şirketlerin batmasına engel olunmayacak. Her ikisinin de maliyeti topluma olacak. Ak Parti tabanını da giderek uzaklaştıran konu mutfaktaki yangının büyümesi olacak. Suriye, Libya hepsi suni gündemler. Aslolan ekonomik kriz ve işsizlik.”

Aksoy, 2020 sonbaharı ya da 2021 ilkbaharında seçimin kaçınılmaz hale geleceğini söylerken, Davutoğlu ve Babacan’ın da bunu görerek parti kurduklarını belirtti. 

Yorum yaz