Pabst, Neue Zürcher Zeitung gazetesi için kaleme aldığı yazısında, AB ve genel olarak Batı’nın Balkanlar’da güven ve hareket özgürlüğü konusunda gözle görülür biçimde gerilediğini kaydederek, “Yugoslavya Savaşı bittikten beri Brüksel ve bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler, ekonomik ve hukuki reformların, bütünleşme alanındaki ilerlemeyle ödüllendirileceği vaadine dayanıyor” dedi.
Bölge halkının da bu güçlü liderlere büyük bir saygı duyduğu ifade edilirken, bunun özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Sırbistan ziyaretinde göze çarptığı kaydedildi.
Rusya’nın öncelikle Ortodoks Slav ülkelerinde popüler olduğuna dikkat çeken İsviçreli gazeteci, Rusya’nın bu bölgede 'çürüyen Batı'ya' alternatif olarak kendi muhafazakar değerler modelini sunduğunu yazdı.
Türkiye’nin daha ziyade bölgedeki Müslümanlara eğilim gösterdiğini ama önemli 'yumuşak gücü' sayesinde tüm bölgeye yayıldığını yazan Pabst, THY’nin diğer ülkelerin havayolu şirketlerine göre Balkanlar’da daha aktif olduğunu, örneğin Osmanlı Devleti ile ilgili televizyon programlarının da bölgede son derece popüler olduğunu kaydetti. Türkiye’nin özellikle Sırbistan ile yoğun ekonomik ilişkilere sahip olduğu ifade edildiği yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Belgrad ziyaretine işaret edildi.
Tüm Balkan ülkelerin, altyapısını modernize edebilmek için dış yatırımlara ihtiyaç duyduğunu yazan Pabst, AB fonlarından para gelmeyince bölge ülkelerinin Çin ve Türkiye’den gelen yatırımları büyük bir memnuniyetle karşıladığını yazdı.
Diğer yandan Moskova ve Ankara’nın Balkan ülkeleri için yeni çekim merkezleri haline geleceğine şüpheyle bakan İsviçreli gazeteci, Rusya ve Türkiye’nin bölgeyle ticarette çok küçük paya sahip olduğunu, Balkan ülkelerinin güvenlik konusunda Batı’ya güvendiğini ve halkının da Batı yaşam tarzını seçtiğini savundu.