Gülümseyen'in yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
"‘Sözün bittiği yerdeyiz’ dersek yeridir. Her şey ayan beyan ortadayken, gerçekleri inkâr değil kabul etmek durumundayız. Sahi, nedir bu gelenek ve gerçek! Sormakta yarar görüyorum; ‘Var mı bizim geçmişimizde kadını yarıştırmak veya güreştirmek. Kadına mayo, erkeğe tayt giydirmek. Olmadı devşirme adı altında, dövmeli sporcuyu piste çıkıp yarıştırmak. En anlamlı şampiyonluğun ‘doymak bilmeyen nefsi yenmek’ düsturunu unutma veya görmemezlikten gelip, dünya hevesi için dini inanç ve tarihi gelenekleri hiçe saymak da neyin nesi oluyor!
Anlamak istesek bile, işimize/menfaatimize gelmediğine, her defasında sağır ve kör olmak niye? Tüm bu gerçekler ışığında, tarihsel sürecin spor faaliyetleri adı altında, gerçekleştirme sıklığı yılda bir kez dahi olsa, Etnospor’un bu faaliyetini önemsememek imkânsız. Çünkü spor tarihimizden kopmamak için, sporun benzer organizasyonun sürdürülme gerekliliği var..."