Peki Çavuşoğlu’nun bahsettiği bu açılım hangi alanları kapsayacak? Türkiye, ‘Batı’ya sırtını mı dönüyor yoksa Batı’yla bağlarını koruyarak Asya’ya daha fazla entegre olmayı mı amaçlıyor? Türkiye, siyaset ve ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda hangi somut adımları atmalı? Süreç, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliğine uzanır mı? Sputnik’in bu sorularını, Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Türkolog ve Kültür Bilimleri Akademisi Başkanı Prof. Dr. Kemal Üçüncü yanıtladı.
‘TÜRKİYE’NİN ASYA YÖNELİMİ BİR ZORUNLULUKTUR’
‘TEK TARAFLI POLİTİKALAR, TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK KONUMUNA UYGUN DEĞİL’
Ülkenin Doğu-Batı ticaretinin en kestirme lojistik koridoru üzerinde yer almasına rağmen yanlış ve eksik politikalar izlendiğine işaret eden Prof. Üçüncü “Türkiye’nin bu stratejik konumuna rağmen, demiryolu liman entegrasyonlarımız tamamlanmış değil. Karadeniz koridoru, limanları en kestirme yoldan Hazar üzerinden Asya demiryollarına bağlanmamış. Önleyici, basiretli, proaktif politik planlamalarımız olmalı. Batı ve Doğu ile ilişkileri birbirine mutlak alternatif diye görmek yerine Türkiye’nin Atatürk döneminde olduğu gibi ülkelerin içişleri ve insan haklarına saygı çerçevesinde işbirliklerini bütün taraflarla artırmalıdır. Türkiye’nin jeopolitik konumu zaten tek hatlı bir dış politikada ısrar etmeye uygun değildir” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE VE RUSYA’NIN BATI İLE ÖRTÜŞTÜĞÜ HUSUSLARIN OLDUĞU UNUTULMAMALI’
‘AVRASYACILIK, 4 TEMEL JEOPOLİTİK ALANI KONTROL EDEN ATLANTİK’E KARŞI KALEYİ KORUMAK DEMEKTİR’
Rusya’nın Güney kuşak savunma kaygıları ve savunma doktrini Türkiye ile Rus jeopolitiğini bu alanda örtüştürmektedir. Büyük bir tarihin ve coğrafyanın komşularıyız. Rus devlet geleneğinin oluşmasında, sosyo-kültürel hayatında Türk medeniyetinin etkisi çok belirgindir. Büyük savaşlarımız kadar büyük ve soylu bir tarihimiz ve kültürlerimiz de vardır. Bu yeni tabloda potansiyellerimizi bölge halklarının ve ülkelerimizin refahını artırmak için kullanmanın en gerçekçi politika olduğunu görüyoruz. Bu anlamda Avrasyacılık bir savunma doktrinidir. Dünyanın 4 temel jeopolitik alanını kontrol eden Atlantik’e karşı iç kaleyi koruma ve kültürel olarak yok olmama hamlesidir” diye devam etti.
‘TÜRKİYE ŞİÖ’NÜN DE AB’NİN DE İMTİYAZLI ORTAĞI OLMALI’
Üçüncü “Türkiye Gürcistan ve Azerbaycan ile serbest ticaret anlaşması yapıp, gümrukleri kaldırmalı. Keza BDT ekonomi alanıyla da bu şekilde anlaşmalar yapmalıdır” diyor.
‘ASTANA’DA YER ALARAK DOĞRU BİR ADIM TÜRKİYE, DIŞ POLİTİKADA SAVRULUP, KENDİSİNE TEHDİT OLUŞTURAN ABD İLE MASAYA OTURUYOR’
Türkiye’nin Soğuk Savaş dönemi politikalarının, ülkenin bugün Suriye ve Doğu Akdeniz’de karşı karşıya olduğu Batı kaynaklı tehditleri öngören bir stratejiyi kapsamadığına değinen Prof. Üçüncü “Teorik kuşatıcı bir perspektif yok. Bu yüzden sorunların bütününü kuşatan kısa, orta, uzun vadeli reel çözümler üreten bir pratik üretemiyoruz. Örneğin, Astana sürecinde doğru bir momentumda olan Türkiye, aniden savrularak kendisine yönelik tehdit oluşturan tarafla (ABD) ikinci bir ‘Çekiç Güç’ Harekatı’nın önüne açması olası bir ‘güvenli bölge’ müzakere sürecine giriyor. Hâlbuki Astana kazanımları bizim için daha önemlidir” dedi.
‘NEOLİBERAL POLİTİKALAR TERK EDİLMELİ, KAMU PLANLAYICI KONUMDA OLMALI’
‘TÜRK AVRASYACILIĞINI GELİŞTİRECEK ÜNİVERSİTE ŞART’
Üçüncü “Avrasyacı düşüncenin bütün biçimlerinde Türk kültür ve medeniyeti kıtanın kurucu medeniyeti olarak vurgulanır. Avrasyacı düşünce Batı medeniyetinin egosantrik ve etnosentrik medeniyet ve kültür anlayışına karşı bu birikime yaslanır. Bu birikimin temel metinlerini 1000 cilt olarak Türkçe/İngilizce /Rusça ve Türk lehçelerinde yayınlanması gerekiyor.14. yüzyılda Sorbonne’de 2000 elyazması 15.yüzyılda Vatikan kütüphanesinde 2257 eser vardı. Aynı tarihlerde Türk İslam dünyasının kültür şehirlerinde 80.000 ve 100.000 ciltlik kütüphaneler vardır. Bu yapı Rönesans’tan sonra aleyhimize olmak üzere değişti. Kısacası akademi olmadan, gelişmeden medeniyet iddiası gerçekçi olmaz” diye ekledi.